Istediğim bu değil translate Portuguese
827 parallel translation
Tek istediğin bu mu? Benim tek istediğim bu değil!
Isso é tudo que queres?
Hayır, demek istediğim bu değil.
Não foi isso o que eu disse.
Demek istediğim bu değil.
Não é o que eu quis dizer.
Demek istediğim bu değil.
- Não foi isso que eu quis dizer.
Demek istediğim bu değil!
Não é disso que estou a falar!
Senden istediğim bu değil.
- Não é isso que lhe peço.
Benim istediğim bu değil. Sanırım bunu o istiyor.
Não importa o que eu quero, mas sim o que ela quer.
Demek istediğim bu değil!
Não era a isso que eu me referia!
Hayır, demek istediğim bu değil.
Não queria dizer isso. Vamos.
- Demek istediğim bu değil.
- Não é isso que eu me referia.
Benim istediğim bu değil.
Não era isto que eu queria, Toecutter!
Hayır, söylemek istediğim bu değil. Oh, tabi.
- Não foi o que eu quis dizer.
Benim istediğim bu değil!
Não quero isso!
Benim istediğim bu değil.
Esse não é o meu desejo.
Hayır, demek istediğim bu değil.
Não, não é isso.
Demek istediğim bu değil mi?
Vês o que eu estava a dizer?
Demek istediğim bu değil.
Não foi o que quis dizer.
Duymak istediğim bu değil.
Não é o que ouvi dizer.
Yüzbaşı Harris, duymak istediğim bu değil.
Não é isso que quero ouvir, Capitão Harris.
Benim istediğim yol bu değil.
Não é assim que quero as coisas.
İstediğim bu değil.
Não é isso que eu quero.
Benim istediğim McCanles'ların Bu ülkeye birşey vermesi ülkeden sadece alması değil.
Gostaria que algum dos McCanles desse algo a esta propriedade... e não se limitasse a tirar dela.
Bu olduğum ben değil, olmak istediğim ben.
Não sou eu, tal como sou. Mas é como eu gostava de ser.
- İstediğim bu değil. - Ne istiyorsun?
- Não era assim que queria.
Demek istediğim, sıradan bir mekik değil. Bu kurbağalar için.
Não é uma nave espacial normal, é para rãs.
Benim istediğim de bu değil mi?
Não é isso que estou a pedir-lhe?
İstediğim bu değil.Ben seni severken sen gidip öleceksin
Não precisas te matares para que eu te continue a amar. Não serei morto.
Sensiz, Antony bu dünya yaşamak istediğim hele fethetmek istediğim bir dünya değil.
Sem ti, António este não é um mundo onde eu queira viver e muito menos conquistar.
İstediğim bu değil, sakın öyle düşünme.
Näo é isso que quero e näo pense que é.
İstediğim bu değil.
Não é o que eu quero.
Hayır Victor, istediğim bu değil.
Não, não ê isso.
İstediğim şeyler bu kasabada değil.
E não está nesta cidade.
Bayanlar ve baylar, Oja'nın dedesini... bu hikayeyi gözünüzde canlandırmak için kullandık. Ama "canlandırmak" demek doğru mu? Demek istediğim, böyle bir hikayeyi... canlandırmak kolay iş değil.
Senhoras e senhores, usámos o avô de Oja para ajudar a dar verossimilhança à reencenação desta história, mas com uma história isto é difícil de acreditar, não é fácil!
Bu istediğim her şey değil.
Isto não é tudo o que eu quero.
"Yalnızca bu akşam" değil, dostlarımla çıkmak istediğim her akşam... kim olursa olsun, insan ırkının herhangi bir üyesiyle.
- Não é só hoje, é sempre que quero sair com os meus amigos ou com qualquer outro ser humano.
Tam değil ama hissetmek istediğim bu.
Não completamente, mas é isso que quero sentir.
Demek istediğim, bu iş biraz tehlikeli değil mi?
Não é isso, mas não acha um pouco perigoso?
- İstediğim bu değil miydi?
- Era isto que querias, não era?
İstediğim Hindistan bu değil.
Isto não é a Índia com a qual sonhei.
Demek istediğim, bu onların işi, senin değil.
Esse é o trabalho deles, não é o seu.
Duymak istediğim cevap bu değil.
Isso não está em questão.
Demek istediğim, bu Uzay İstilacıları değil ki!
Isto não é'Invasão do Espaço'
- Demek istediğim bu değil. - Tabii ki vermez!
- Obviamente que não.
Tek istediğim bu. Başka hiçbir şey umurumda değil.
Uma conversa de pai para filho é tudo o que quero.
Söylemek istediğim tam olarak bu değil, ama sen soru sormaya devam edeceksin.
Bem, não quero dizer exactamente isso, mas você continua a fazer perguntas.
Tüm istediğim bu, biz tatildeyiz, öyle değil mi.
É tudo o que quero, estamos de férias, não estamos?
Bu sevmeyecek demek değil, ama... Demek istediğim şey bunun gerçekleşmesini sağlayamazsın.
Também não quer dizer que não, mas não é coisa que se faça acontecer.
Rehberlik işi düşündüğümden daha zor, ama bu benim yapmak istediğim şey değil.
Este negócio de conselheiro é mais difícil do que pensava,... mas é o que quero fazer.
Duymayı istediğim cevap bu değil Loudon.
Não era isso que queria ouvir, Loudon.
Bingo! Sen aksileşiyorsun. İstediğim bu değil, tatlı olmanı istiyorum.
Tornas-te uma chata e eu não quero isso, quero achar-te simpática.
Yapmak istediğim şey bu, sadece orada değil, başka ülkelerde de.
É o que quero fazer, não apenas lá, mas também noutros países.
istediğim bu 49
bu değil 117
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
bu değil 117
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66