Iyi durumda translate Portuguese
2,416 parallel translation
Blair o Fransız çocukla daha iyi durumda.
- Ela está melhor com o francês.
Nerede? Gayet iyi durumda.
- Ela está bem.
Şimdi ablan daha iyi durumda mı sanki?
- Como se a tua irmã também não fosse.
Pierce Homes sallanmaya başladığında parası olsaydı ondan alırdım ve Pierce Homes da elimizde olurdu. Veda da daha iyi durumda olurdu, değil mi?
Se ela tivesse dinheiro quando a Pierce Homes começou a ficar tremida e eu tivesse ficado com ele, a Pierce Homes agora era nossa e ela estaria bem melhor, não?
Benden daha iyi durumda.
Bem... Melhor que eu.
- Abby, iyi durumda.
Não consigo contactar a Abby. Não, mas ela está bem.
Guy Martin iyi durumda piti biraz hızlı terkediyor
Guy Martin arranca também, e Guy é rápido na velocidade das boxes, e por uma unha negra.
Orada hâlâ olan birileri varsa pek iyi durumda değildir.
Quem ainda está lá não está muito bem.
Kılıç yarasına göre gayet iyi durumda ama ok yarası asla iyileşmez.
Nada mal para um ferimento de espada, mas uma flechada nunca iria sarar.
Evet, en iyi durumda.
Sim, e isso no melhor dos cenários.
Evet, herkes iyi durumda.
Sim, estão todos bem.
Bay Lagosto, anladığımız kadarıyla, oğlunuz ruh sağlığı açısından pek de iyi durumda değil.
Sr. Lagosto, sabemos que o seu filho tem um histórico, de doença mental.
Şu anda Misano'dan çok daha iyi durumda.
E agora já está muito melhor do que em Misano.
Her şey iyi durumda.
Está tudo a correr bem.
Sopalar iyi durumda mı?
Os tacos são bons?
- Matt iyi durumda, ancak yeni silahlar istiyor. Olmaz.
O Matt está bem mas pediu armas novas.
- Ağzına silah sokarak mı? Sıçrayanımızın nefes alışı ve kalbi iyi durumda.
A respiração e o coração do nosso Skitter parecem bem.
Sizler iyi durumda olacaksınız.
E vocês vão ficar bem.
Yetişmem gereken bir uçuş var, ancak geri döndüğümde burasının Dr. Lee'nin denetlemesi için en iyi durumda olmasını istiyorum.
Tenho de apanhar um avião, mas quando voltar quero este lugar limpinho para a inspecção da Dra. Lee.
Evet, bu koşullar altında gayet iyi durumda.
Está bem, apesar das circunstâncias.
Bu iyi durumda görünüyor.
Isso parece bem.
Şu an pek de iyi durumda değiller.
Pois, mas não parecem grande coisa agora.
... son birkaç yıldır orada olmadığım iyi olmuş, çünkü pek iyi durumda değildim ve benden daha çok nefret ederdin.
Estou feliz por não ter estado lá nos últimos anos porque não teria sido bom. - Odiarias-me muito mais.
Sanırım, onun olabileceği en iyi durumda olduğunu kabullenmiştim.
Acho que tomei como garantido que ele era bom por ser.
En azından evden çıkardığımız diğer cesetten daha iyi durumda.
Ao menos ela está melhor do que o desconhecido que retirámos da casa dela.
Delilah bir daha hiç gelmedi ama hayatının ne kadar iyi durumda olduğunu bilmemi sağladı : Ailecek tatiller.
A Delilah nunca mais cá voltou, mas certificava-se sempre que eu sabia como a vida lhe sorria.
Haberlerde toplu intihar olayları görmediğimiz için gayet iyi durumda olduğunu düşünüyoruz.
E como não houve notícias de suicídios em massa, presumo que esteja bem.
Hayır, kendisi hayatta ve iyi durumda.
Não, ele está bem vivo.
Kalbin gayet iyi durumda.
O seu coração está bem.
İyi durumda.
- Está óptima.
Bu durumda o hançeri, yerinden kıpırdatmasak iyi olur.
Muito bem, esse punhal tem de ficar exatamente onde está.
İyi durumda.
- Está quase.
Kendisi güvenilir olmakla beraber kimliği de oldukça iyi gizlenmiş durumda. Onun sayesinde kim olduklarını, nerede olduklarını ve tam 3 kıtada ne yapıyorlar net olarak biliyoruz.
Por causa dele, sabemos quem eles são, onde estão e o que estão a fazer em três continentes.
Tommy'nin ne durumda olduğunu söyleyebilirsem daha da iyi olacak.
Ela estaria melhor se pudesse dizer-lhe como é que o Tommy está.
Şu an hassas bir durumda, Sergio da hastanede olduğundan iyi bir fikir olduğunu düşündüm.
Ela está muito frágil, e com o Sérgio no hospital, acho que seria uma boa ideia.
Her durumda, formunu korumak iyi fikir.
Seja como for, é uma boa maneira de te manteres em forma.
Her durumda da emin ellerdesiniz bu yüzden de iyi şanslar dilerim.
Em todo o caso está em muito boas mãos, por isso boa sorte.
Bu durumda ne kadar iyi olunabilirse. Ya sen?
Estou bem, na medida do possível, e tu?
Senin için bile, bu durumda muhtemelen bayılman daha iyi.
Neste momento até é melhor desmaiares.
İyi durumda mı bari?
É bom?
Bu durumda sanırım en başından başlasam iyi olacak.
Bom, nesse caso, vou tentar começar pelo início.
İyi durumda olduklarını kontrol etmemizde fayda var.
Devíamos ver se eles estão bem.
Odalar şu anda biraz kötü durumda, ancak biraz düzenlemeyle iyi hale gelecekler.
Os quartos estão em más condições, mas basta algum trabalho para melhorá-los.
Birileri bana tavsiye verseydi, daha iyi bir durumda olurdum.
Já estive no teu lugar. Se me tivessem dado bons conselhos...
Evet, iyi durumda.
Já passou, mas não vou esperar mais.
Bebeğin gayet iyi durumda.
O teu bebé está óptimo.
Ve geride kalan yiyecekler için, iyi bir durumda olması gerekiyor.
E ele precisa estar em condições máximas para o que está reservado.
Neyse, iyi haber şu ki, proje gayet iyi bir durumda.
As boas novidades são o projecto estar bom.
İyi Seyirler. Çok geçmeden Toby ve ben, kadın tekrar atlamadan önce onu yakalamayı becerdik ve gizli nokta, kadının hafıza kaybının olması eğer peşinden gitmeseydik, sonra bu durumda ne yaşanabileceğini anlıyorsunuz.
Então eu e o Tob agarramo-la antes que ela voltasse para o lago e o pior é que ela tem amnésia, se não tivéssemos corrido atrás dela sabe-se lá o que poderia ter acontecido
- İyi misin? Bu durumda nasıl iyi olayım?
- Nada disto está bem.
Kalbin gayet iyi durumda.
O seu coração está bom.
iyi değilim 99
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi düşün 86
iyi dedin 60
iyi davran 17
iyi de neden 21
iyi değil 246
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi düşün 86
iyi dedin 60
iyi davran 17
iyi de neden 21
iyi değil 246