English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Korkarım ki

Korkarım ki translate Portuguese

2,983 parallel translation
Bizimle birlikte geri götüreceğiz korkarım ki.
Trazêmo-lo embora conosco, receio.
Korkarım ki çok kötü bir kaza oldu.
Receio que tenha havido um terrível acidente.
Korkarım ki o teklif artık geçerli değil, Ashley.
Temo que a proposta já não esteja em jogo, Ashley.
Korkarım ki lüzumlu bir şey.
Temo que seja necessário.
Evladım, korkarım ki Uralarm Artık-ıslatmaya son 9000 şaka değil.
Filho, eu receio que o "Uralarme Chega de Urina 9000" - não é uma piada.
Korkarım ki sizin sürmeniz gerekecek.
E temo que terá que conduzir.
- Korkarım ki aceleci davrandım biraz.
O que quer dizer com imprudente?
- Tam da içme vaktinde geldin. - Korkarım ki değil.
- Mesmo a tempo de uma bebida.
Korkarım ki bu sizi de kapsıyor.
Lamentavelmente isto também te inclui.
- Ne buldun? - Korkarım ki fazla bir şey bulamadım.
Então, o que temos?
Korkarım ki uyuşturucu ticaretindeler ve senin de işin içinde olduğunu düşünüyorlar.
Creio que estão envolvidos com drogas, e acham que você também está.
Korkarım ki gerçek biraz daha alelâdedir daha çok insanları takip eder, bol bol fotoğraf çekeriz.
A realidade é mais mundana. É mais seguir pessoas e tirar fotos.
Korkarım ki şüpheli, bahçenize kaçtı.
Temo que os suspeitos fugiram para o seu jardim.
Dedektif, korkarım ki ben ne desem boş.
Detetive, receio que seja mais do mesmo.
Korkarım ki söylediklerin "Girişim" i tatmin etmeyecek.
Temo que a tua palavra não vá ser suficiente para a iniciativa.
- Korkarım ki bu hedef SadTech olabilir.
Temo que possa ser a SadTech.
Bunu kabul etmezsem, korkarım ki... mutlu olmayacaksın.
Se não aceitar, receio que... Não sejas feliz?
Bir zamanlar bir 22 kalibrem vardı. 14 yaşımdayken, korkarım ki uzun süre önceydi.
Eu tive uma 22 uma vez, quando tinha 14 anos, há muito tempo atrás.
Korkarım ki bu mümkün olmayacak.
Receio que isso não seja possível.
Efendim, korkarım ki paketleri imzalamak, erimelere karşı günah keçisi olarak kullanmak gibi robotların değerli vaktini boşa harcayacak şeylerde kullanmak üzere bir tane insan işçi tutmamız lazım.
Sir, Temo que haja necessidade de manter um trabalhador humano - - para assinar expedientes, um bode expiatório para desastres, coisas que seriam uma perda de tempo para os robôs.
Homer, korkarım ki Tanrının mükemmel planının bir parçası seni robotlara öldürtmek olacak.
Uh, Homer, estou receoso de que isto seja parte do plano perfeito de Deus em que és morto por robôs.
Korkarım ki bizi vurmak zorunda kalacaksınız.
Penso que terá de disparar contra nós.
Korkarım ki insanlar Kanji'ye inanmaya başladı. ... ve bize inanmamaya başladı.
Receio que, se as pessoas começarem a acreditar em Kanji, possam perder a fé em nós.
Bir sonraki duruşma günü, herhangi bir kanıtın olmazsa o zaman korkarım ki sen ve diğerlerinin davası düşecektir.
Na próxima audiência, se não apresentar provas, lamento mas terei de encerrar o seu caso e o dos outros.
Bay Reese, korkarım ki yalnız başınasınız.
Não converse com o Donnelly.
Evet, korkarım ki Lisa haklı, evlât.
Pois é, receio que a Lisa esteja certa, rapaz.
Korkarım ki bu olmayacak.
Lamento, não vai acontecer. Imaginei.
Korkarım ki hak etmediğim iltifatlar alıyorum.
Receio estar a colher louros que não são meus.
Korkarım ki, Queen ailesi sadece bir mucizeyi ortaya çıkartıyor.
A família Queen só foi agraciada com um milagre, lamento imenso.
" Ve korkarım ki bunun gibi başkaları da olacak.
" e tenho medo que seja o primeiro de muitos sacrifícios que virão.
Buluşmanızla alâkalı herhangi bir kayıt görmüyorum ve korkarım ki randevusu olmayanların içeri girmesine izin veremiyoruz.
Não tenho um registro dessa reunião, e receio que ninguém está autorizado a voltar... sem marcação.
Korkarım ki bunun için çok geç.
Temo que seja demasiado tarde para isso.
Eğer buraya özür dilemeye gelmediysen korkarım ki gerekli bir hareket yapacağım.
E se não estás aqui para te desculpar, então tenho medo que vai ser necessário.
Gördüklerimize göre, korkarım ki, mümkün.
Baseado no que temos visto, tenho receio que seja uma possibilidade.
Korkarım ki sizinle buluşamayacağım.
Receio que não vou poder estar consigo.
Korkarım ki şu an üzerimde bir kozla karşıma geldiniz Bay Crane'di, değil mi?
Receio que esteja em desvantagem. Sr. Crane, não é?
Avukatla görüşene kadar korkarım ki hiçbir şey yazmayacaksın.
Receio que não vais escrever nada até falarmos com os nossos advogados.
Korkarım ki son randevumuz bu.
Receio que este tenha de ser o nosso último.
Henüz alt deriye kök salmamış. Ama korkarım ki böyle devam etmeyecek.
Ainda não criou raízes na derme, mas temo que não demore.
Korkarım ki bunun için peri tozundan daha fazlasına ihtiyacımız olacak.
- Não. Receio que vai requerer algo mais forte do que pó magico.
Korkarım ki- -
Receio que...
Lucy, korkarım ki kedigil dostlarımızın öfkesine maruz kalabiliriz.
Lucy, temo que tenhamos provocado a ira dos nossos amigos felinos.
Korkarım ki başınız hayli dertte.
Temo que estejam numa bela alhada.
Korkarım ki taşı alamazsınız.
Temo que não possam levar a gema.
Korkarım ki o aşamayı çoktan geçtik Peter.
Receio que já ultrapassámos isso, Peter.
Korkarım ki falında böyle bir şey görünmüyor parlak oğlan.
Temo que isso não esteja nos planos para ti, meu caro.
Aslına bakarsan kendime yeni bir uğraş buldum. Ama korkarım ki kuzen Violet bunu münasip bulmuyor.
Arranjei uma nova ocupação, mas a Prima Violet não a acha adequada.
Korkarım ki o kadar kolay değil.
Temo que não vai ser assim tão simples.
Korkarım ki kocanızla ilgili oldukça kötü haberlerim var.
Tenho muito más notícias sobre o seu marido.
- Korkarım ki öyle.
Receio que sim.
Korkarım ki bu doğru, Bay Reese.
Estão correctos, Sr. Reese.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]