Küçük kızım translate Portuguese
2,332 parallel translation
Söyledikleri şeyleri yapmazsam karımı ve küçük kızımı öldüreceklerini söylediler.
Disseram que matavam a minha mulher e a minha filhota se eu não fizesse o que eles queriam.
Alemi kurtardılar küçük kızımın hayatını bana geri verdiler.
Salvaram a minha família e deram-me de volta a vida da minha filhota.
Küçük kızım.
A minha filha...
Buradasın. Küçük kızım için endişelendim.
Estava preocupado com a minha menina.
Küçük kızımı arkamda bıraktım. Küçük burjuva yaşantılarına sahip oldum. Kendimi Anti Emperyalist mücadeleye adamak için yaptım bunları.
Abandonei a minha filha o meu modo de vida pequeno-burguês para me dedicar à luta anti-imperialista.
Küçük kızımızın yuvadan uçacağına hâlâ inanamıyorum.
Ainda nem acredito que a nossa pequena vai sair de casa.
Sen benim en değerli hazinemsin. Benim harika küçük kızım.
És o meu tesouro mais valioso a minha pequena menina maravilhosa.
Senin hakkında tek bir kötü kelime etmedi. Olay şu ki, küçük kızım için her zaman büyük umutlar beslemiştim.
Eu sempre tive esperanças para a minha menininha.
Ama ne olursa olsun sen her zaman benim, koltuğun ortasında ayaklarını toplayarak oturan o küçük kızım olacaksın.
"mas, independentemente de tudo, " serás sempre a minha pequena menina " sentada de pernas cruzadas no banco do meio deste carro.
Öyledir, kocamın kolon kanseri ve en küçük kızımın yağ aldırması falan derken bir sürü dallamayla ilgilenmişliğim vardır. En küçük kızın mı?
Entre o cancro do cólon do meu marido e a lipoaspiração da minha filha mais nova, já tratei de muitos buracos do cu.
Kocamla küçük kızım çoktan arabayla gitmişlerdi.
O meu marido e a minha filha já tinham regressado a casa.
Küçük kızımı bana göstermezseniz, her şey daha da çirkinleşecek.
E se não me mostrar minha garota, tudo vai ficar muito pior.
Güvende olacaksın, tabii ki benim küçük kızım da öyle. Tabii onu fıstık ürünlerinden uzak tuttuğumuz sürece.
Estará em segurança, assim como a bebé, desde que fique longe dos amendoins.
Benim küçük kızımı öldürmek istediniz.
Tentaste matar a minha filhota.
Küçük kızımın hayatı şu an senin elinde.
A minha menina está nas suas mãos.
İncimiz! Küçük kızımız zümrütlerden kıymetlidir!
Paris aos meus pés.
Küçük kızım...
A minha menina...
Küçük kızımı kaybettim.
Perdi a minha filha.
İşte benim küçük kızım.
Aí está a minha menina.
Üç küçük kızımız var.
Temos três meninas.
Ben, güzel ailem, iki küçük kızım ve eşim için şükranlarımı sunuyorum.
Agradeço pela minha linda família, minhas filhas e esposa.
Fergus, Farkle ve küçük kızımız...
Fergus, Farkle e uma menina chamada...
Ailem için, iki küçük kızım için yaşanabilecek bir yer yapmak istedim.
Queria torná-la um lugar melhor para a minha família, para as minhas duas meninas.
Ve bu da benim küçük kızım Sharonda.
E aquela é a minha filha mais nova Sharonda.
Eğer ne yaptığımızı anlarsa küçük kız ölür.
- o que estamos a fazer... - Uma rapariga morre.
Küçük kızı da alırdım, zevkimi tatmin etmek için.
E apanhava a menina, porque isso me excita.
Böyle bir şey söyleyeceksin ben de kollarına mı düşeceğim? - Babasının küçük kızı mıyım?
Você diz uma coisa dessas e eu simplesmente atiro-me para os seus braços, paizinho?
Küçük kız kardeşim, bu çocuklar sıska mı sence?
Irmazinha, não te parecem magros? Se tu o dizes, Red.
Sonra bir baktım, küçük Georgie, kız kardeşi ve kedisi korunduğumuz yerde bizimle birlikte tıkışmış duruyorlar.
Quando dou conta, o pequeno Georgie, a irmã e o gato, estão todos enfiados connosco debaixo dos lençóis.
Küçük kız. Bundan hiç hoşlanmadım.
Uma menininha, eu não gosto disso.
Küçük bir kızımız olduğunu düşünsene.
Imagina se tivermos uma menina.
Küçük kız oralarda mı?
E a pequenina está contigo?
Küçük kız nereye saklanmış bakalım?
Onde se escondeu a menina?
Yanında küçük bir kız da var mıydı?
Viu uma menina pequena com ele?
Ayrıca, o küçük kızım için yeterince iyi biri değil.
Além do mais, ele não é bom o suficiente para a minha menina.
Haberleşme kanalımızda küçük bir kız çocuğu var sanki.
Parece que há uma menininha no nosso canal de comunicações.
Benim de küçük bir kızım var.
Também tenho uma menina.
Orada öyle dururken fark ettim ki bütün ömrümü, her küçük kızı "Acaba benim kızım mı?" diye merak ederek geçiremem.
Estava ali no centro comercial, e de repente apercebi-me. Não posso passar o resto da vida a pensar se cada menina que vejo é a minha filha.
Şimdi, hiç tanımadığımız biri bu anneyi göçmenlik bürosuna şikayet etse bu küçük kız burada bir aileyle kalabilir mi?
Poderia a filha ficar aqui com outra família se, digamos, alguém fizesse uma queixa anónima da mãe aos serviços de imigração?
Umarım bu hikayede beni küçük Fransız kız kendini de Cary Grant yapmıyorsundur.
Espero que não penses que sou a mulher francesa e tu o Cary Grant, neste cenário.
Eğer olur da onu bulursanız bana getirin ki o küçük, tatlı boynunu bir güzel kırayım. Olur mu?
Se encontra-la traga-a cá, pois vou torcer seu pescoço, está bem?
bir kızım var Addison... bekleme odasındaki çocuklardan daha küçük bir kızım var bu konumuzun dışında konumuz dışında mı?
Já fiz enxertos em muitos corações de porco. Não foi o que eu quis dizer. Tenho uma filha, Addison...
İyi de, anlamadığım nokta küçük bir kız ile, 911 operatörünün ne işi olabilir ki?
Deixa-me perguntar-te uma coisa. Porque é que uma miudinha... teria vínculo com uma operadora da polícia.
Şu eşek mi? Hani üstünde küçük kız olan mı?
Com uma rapariga na sela?
Ama gene küçük bir kızmış gibi birlikte geçirdiğimiz ve mutlu olduğumuz zamanlarımız oldu.
Desde que o meu marido morreu, e mesmo assim, houve momentos em que a Abby e eu ficámos juntas, e era como se ela fosse menina outra vez, e... Éramos felizes.
Diğer çocuklar sokakta oyun oynarken biz odalarımıza kapanır periyodik tabloyu ezberler saatlerce küçük mikoskoplarımızın başında toplanıp ilk kurbağamızı parçalarına ayırırdık.
Enquanto os outros miúdos brincavam na rua, nós estávamos enfiados no quarto a decorar a tabela periódica. Agarrados durante horas aos microscópios de criança, a dissecar a primeira rã.
O küçük kız benim hayatım.
Esta menina é a minha vida.
Ben, Barney Stinson küçük bir çocuk gibi konuşup bir kızı tavlayacağım.
Eu, Barney Stinson, vou engatar um rapariga enquanto falo como um rapazinho.
Ben, Barney Stinson küçük bir çocuk gibi konuşarak hiçbir kızı tavlayamadım.
Eu, Barney Stinson, não consigo engatar uma rapariga a falar como um rapazinho.
Gidip o yaşlı delinin küçük kızını çok geç olmadan bulalım.
Agora, vamos procurar a filha do maluco do velho antes que seja tarde demais.
Çünkü eğer yapsaydın Philly'e uçacak kız kardeşini ve iki küçük çocuğunu bulup onlara cidden korkunç bir masal anlatacaktım.
Porque se fizeste, vou até Filadélfia e encontro a tua irmã e os dois filhos e conto-lhes uma história de dormir muito assustadora.
kızım 866
kızım nerede 44
kızım mı 20
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
kızım nerede 44
kızım mı 20
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük ayak 20
küçük bir hediye 18
küçük hanım 234
küçük bir kız 38
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bir 20
küçük bey 45
küçük şeyler 22
küçük ayak 20
küçük bir hediye 18
küçük hanım 234
küçük bir kız 38
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bir 20
küçük bey 45
küçük şeyler 22
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük mü 41
küçük dostum 72
küçük olan 19
küçük bir çocukken 37
küçük bir kızken 23
küçük insanlar 18
küçükhanım 44
küçük joe 32
küçük sürtük 19
küçük mü 41
küçük dostum 72
küçük olan 19
küçük bir çocukken 37
küçük bir kızken 23
küçük insanlar 18
küçükhanım 44
küçük joe 32