Küçük olan translate Portuguese
1,815 parallel translation
Küçük olanın adı ne?
Como se chama o mais pequeno?
Şimdi, küçük olan herşeyin daha güzel olduğunu düşünen Japon kızlarına dönüyoruz.
Agora voltamos a " As Raparigas Japonesas Acham Que as Coisas Pequenas São Muito Engraçadas.
Büyük olan mı küçük olan mı?
- Do grande ou do pequeno?
Büyük olan Atina'daki oğlum için. Küçük olan da sana,
O grande é para o meu filho em Atenas... e uma pequena para você...
Artık pek fazla konuşmuyoruz, büyüdüler ama en küçük olanıyla, evet konuşurum.
Agora é mais difícil porque já estão crescidos. Mas com o mais novo eu me entendo.
Eh. annesi göremiyor. Orada olmadığı zaman bile konuşmaya çalıştıklarını gördüm. Fakat yeğenleri, özellikle küçük olan, kesinlikle orada olduğunu biliyor.
A mãe não o via, tentou falar com ele quando não estava lá, mas os sobrinhos, em especial a miudinha, sabia decerto que ele estava lá.
Çin'de yaptığın 226 milyon dolardan fazlaya mal olan küçük kazına ne dersin?
Que tal a sua pequena escavação na china? Com um orçamento de 226.000.000 $ e a subir.
Büyük çaplı bir sabıka kaydı olan, küçük çaplı bir satıcı.
Pequeno traficante com um longo cadastro criminal.
Yani küçük kalibreli olan limuzinin içinden ateşlenmiş.
Por isso o disparo de baixo calibre foi feito do interior da limusina.
Cam kaplamanın içinde birbirine yaklaşmakta olan 2 küçük levha var.
Há duas placas de metal, avançam em direcção uma da outra.
Şimdi daha küçük ilgileri olan bir aletsin sadece.
Agora é apenas um instrumento nas mãos de quem tem preocupações menores.
Burada ismi Happy olan küçük bir kız var mı?
está aqui uma menina chamada Happy?
Küçük kızlar ve parlak şeylere olan düşkünlükleri.
- Meninas e coisas brilhantes.
İçinde mutfak malzemeleri olan küçük torbalar dağıttılar.
Davam malas, coisas de cozinha.
Şu seksi, küçük kızla olan ilişkinden bahsetmesem mi acaba... ismi neydi ki?
Sem contar com o teu namorico... Como é mesmo o nome dela?
Bir ön araştırma yürütüyoruz. Küçük kızlara cinsel saldırı geçmişi olan ilgili kişileri araştırıyoruz.
Estamos a fazer interrogatórios preliminares com várias pessoas de interesse baseados nas suas histórias de ataques sexuais a menores.
Teknik olarak mümkün olan en küçük çete.
Tecnicamente o mais pequeno que existe.
Savaş günlük yaşamımda olan küçük bir kesintiydi.
A guerra foi como uma pequena interrupção na minha vidinha.
Malesef, testosteron Küçük Chubby'nin kadınlara olan şehvetinden başka şeyler de getirmişti. Siniri de geri dönmüştü.
Infelizmente, a testosterona devolveu mais que o desejo do Little Chubby por mulheres, devolveu também a sua violência.
Ama Veliaht Prens başkasıyla nişanlanmışsa, Kral Francis'in en küçük oğlu olan Orleans dükü ile nişanlanabilir.
Ou se ele já estiver prometido, talvez o Duque de Orleans, o filho mais jovem do Rei Francisco.
Birden bire, ben rahatsız edici, kuyruk olan küçük kız kardeş mi oldum?
De repente sou a tua irmã chata e cola?
Onlar, ailelerinin dağılmasından korkmuş olan, iki küçük çocuk.
São dois garotinhos com medo dos pais se separarem.
Henüz 11 yaşına girmemiş olan küçük çocuk... Bree Hodge'ın :...
O jovem rapaz, que ainda não tinha 11 anos, ouviu a Bree Hodge dizer...
Başarılı olamamış küçük ağzını kapalı tutmanı öneririm... çünkü kızmla olan ilişkim, seni ilgilendirmez.
Aconselho-te a manteres a tua boca reles calada, porque a minha relação com a minha filha não te diz respeito.
Bu küçük suç evi, son derece şeytani bir grup olan ve oralarda Serseri Takımı olarak bilinen bir grubun mekânı.
Essa ardente pequena casa do crime é lar especialmente de um grupo desprezível... de indivíduos conhecidos localmente como Bando Selvagem.
Olan şu ki, o sadece her nasıl olmuşsa aklına benim onun sevmediğim düşüncesi yerleşmiş küçük bir kız.
E o que é, é uma menina que de alguma maneira enfiou na cabeça que eu... que eu não a amo.
Bu dişi aslan istese senin küçük sevimli bir kedi gibi olan tanıtımcını bir lokmada yutardı.
Esta senhora pode comer esta menina ao almoço. Se quisesse.
Yardıma ihtiyacı olan zavallı küçük çocuğu?
O pobrezito que precisa de ajuda?
Bu yüzden küçük bir kasaba olan Mexico'ya geldin, değil mi?
Por isso viste para aqui. Para uma povoação calma, não foi?
- Tuhaf olan sensin, küçük sürtük.
- Estás lixada, vadia.
Bir zamanlar kendi odası olan odada yalnızken Chuck, bir an için bile olsa o küçük kız gibi hissetti.
Que bom terem enchido o quarto com algo de que gostam tanto.
Amatör videolar ile baştan çıkarılan çocuk, artık küçük alışkanlıklarla yaşar, güzel davranışlar ve şirinlikler biter korkunç olan başlar.
A criança que improvisava nos vídeos caseiros não existe mais... e os pequenos hábitos, trejeitos deixam de ser engraçadinhos... e começam a ser assustadores.
Küçük bir alıcısı olan şoklu bir tasma takıyordu..
Ela trazia um colar de choque com um receptor.
Babanın ayrıca canlı olarak gördüğü son yer olan ve her pazartesi günü öğleden sonra ziyaret ettiği bir ofisi vardı. Keystone State Park adındaki güzel bir noktadan geçen ve arabayla 30 dakikalık mesafede bulunan Saltsburg'un küçük bir kasabasında bir klinik.
Seu pai também tinha um escritório visitar todas as segundas-feiras à tarde no último lugar ele nunca foi visto vivo, uma clínica na pequena cidade de Saltsburg, uma bela de 30 minutos de carro através do país, passado um lindo local chamado Keystone State Park.
Burada, 17 yaşında dişleri kötü olan bir gencim bir Fransız dişçinin renksiz bekleme odalarından birindeyim ve oda gerçekten 40 wattlık küçük bir ampulle aydınlatılıyor.
Tenho eu 17 anos, e estou com uma dor de dentes. Estou numa daquelas salas de espera obscuras, de um dentista francês. A iluminação da sala é má, os pacientes estão a ler revistas.
Orada küçük bir ışığı olan bir masada oturan hiç beklemediğimiz biri vardı.
Estava ali alguém que não estávamos à espera. sentado a uma mesa com um candeeiro.
Küçük bir teneke oyuncak olan dahili telefon bağlanmıştı.
Conectamos um pequeno intercomunicador.
Küçük bir silahı olan küçük bir kız mı?
Uma rapariguinha com uma arma?
Ben hiç bu kadar küçük "malı" olan bir erkek görmedim.
Nunca vi um homem com um "espólio" tão pequeno.
Doğru olan küçük ülkelerin büyük ülkelere hizmet etmesidir.
O mais correcto é a nação pequena servir a nação maior.
Dünyanın ilk çoklu ateşlemeli roketi olan küçük ve Standart Singijeon 1430 yılında Kral Sejong hükümdarlığı sırasında tamamlandı.
O pequeno e normal Singijeon, concluído em 1430 durante o reinado do Rei Sejong, foi o primeiro lançador múltiplo de foguetes do mundo.
Bu tamamen yetişkin, ve sadece 1 cm uzunluğundaki küçük bedeninin içinde atmakta olan bir kalp, bir iskelet, bir mide ve bir beyin var.
Este é um adulto, e no seu minúsculo corpo, que tem apenas 1 cm de comprimento, estão embalados um coração, um esqueleto, um intestino e um cérebro.
Mermi, küçük ve sert olan damağı geçmiş.
E a bala atravessou então o pequeno e duro palato da boca.
Eh, önemli olan şey, günün birinde küçük Marge'ımı Lincoln Center'da dans ederken izleyecek olmam.
Bem, o importante é que, um dia, vou estar a ver a minha pequena Marge a dançar no Lincoln Center.
Kayıp olan küçük kıza mı?
A rapariga que está desaparecida?
O küçük çocuğun, ihtiyacı olan şeyi alamaması fikrine dayanamıyorum, Oğlum olsun veya olmasın.
Detesto pensar que o rapaz não vai ter o que precisa, seja ele meu filho ou não.
Ama küçük Rita bilmemeli, olan biteni anlamamalı.
Mas por favor, Ritinha não deves saber de nada, não deves ouvir nada.
- Şey, evet. Parası olan kişiler sadece, destekçiler ve Buddy Garrity ve onların futbol programını büyütmek istemesinden çok mutluyum,... Ama ben sadece düşünüyorum ki, eğer bu konuda büyüme istiyorsalar, küçük bir miktar da akademik alana vermeleri gerektiğini bilmeliler.
As únicas pessoas que têm o dinheiro são o apoiantes e o Buddy Garrity, e adoro que eles queiram que nos destaquemos em termos de futebol, mas só acho que eles precisam de saber, se quiserem que aquilo se destaque,
Çıkıntılı ya da dikensi bir tabaka yok, yani... omurlu yapıdan bahsetmiyoruz ki bu harika. Çünkü küçük tepeleri olan ince yatık kenarlar görüyorum.
Sem pedículo ou processo espinal significa que não estamos a tratar do arco vertebral, o que é bom, porque estou a ver bordas laterais finas com pequenas saliências.
Yanında şu küçük soğanlar olan mı?
Aquele com as cebolinhas?
Bu durumda ona olan küçük kızın yaşadığı başka birşey olabilir.
Isso significa que o que lhe aconteceu foi algo que a rapariga vivenciou.
olan 30
olan oldu 100
olan bu 81
olan olmuş 22
olanaksız 58
olanlardan sonra 18
olan oldu artık 19
olanlar için üzgünüm 57
olanlar için çok üzgünüm 24
olanları duydum 24
olan oldu 100
olan bu 81
olan olmuş 22
olanaksız 58
olanlardan sonra 18
olan oldu artık 19
olanlar için üzgünüm 57
olanlar için çok üzgünüm 24
olanları duydum 24
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük ayak 20
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük ayak 20
küçük bir hediye 18
küçük hanım 234
küçük bir kız 38
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bir 20
küçük bey 45
küçük şeyler 22
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük hanım 234
küçük bir kız 38
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bir 20
küçük bey 45
küçük şeyler 22
küçük köpek 18
küçük sürtük 19