Nasıl biliyorsun translate Portuguese
2,737 parallel translation
Bunu tam olarak nasıl biliyorsun peki?
Fico contente por ouvir isso. E como é que sabes isso exactamente?
Nasıl biliyorsun bunu?
Como sabes isso?
Sen nasıl biliyorsun bunu?
Como sabes?
Doktorlar nasıl biliyorsun, doğru dediklerini yanlış biliyorlar.
Sabes como são esses médicos. Eles não distinguem direita da esquerda.
Yapacak daha iyi bir işin mi var? Hırsızların saldıracağını nasıl biliyorsun?
Mas não se acostumem, O Haly vai preso por esta.
Peki nasıl biliyorsun?
Bem, como sabes?
Madem bilmiyordun, 3 milyon olduğunu nasıl biliyorsun?
Como sabias que valia três milhões?
Bunu nasıl biliyorsun?
- Como é que sabe?
Bunların hepsini nasıl biliyorsun?
Quando leio algo, eu entendo.
Rachel ile olanları nasıl biliyorsun?
Como sabias sobre a Rachel e eu?
Evlat, bazı şeylerin nasıl doğru yapılacağını gerçekten iyi biliyorsun.
Rapaz, sabes mesmo como fazer alguém feliz.
Nasıl olduğunu biliyorsun. - Öğrendiğin zaman haber ver.
- Liga-me com informações de jeito.
Nasıl becerdi bilmiyorum ama işte biliyorsun ya...
Não sei como é que ela conseguiu... Mas pronto... tu sabes...
Bunun nasıl biteceğini biliyorsun, Avukat.
Sabe como é que isto acaba, Doutor?
Hadi ama, Mitch, bu işlerin nasıl yürüdüğünü biliyorsun.
- Vá lá, sabes como funciona.
İşlerin nasıl yürüdüğünü biliyorsun.
Já sabes como funciona, mas...
Sadece sen o tür bir uyuşturucunun nasıl yapılacağını biliyorsun.
Como é evidente, estiveste envolvida no processo de manufactura do ópio.
Ve onun sonu nasıl biter, biliyorsun.
E sabes como é que vai acabar.
Aç kalınca nasıl olduğunu biliyorsun. Hey.
Sabes como ele é se não comeu.
Charlie Runkle, parti nasıl verilir, iyi biliyorsun, dostum.
Charlie Runkle, sabes mesmo como dar uma festa.
Nasıl hissettiğini nereden biliyorsun?
- Como é que sabe como se sente?
Biliyorsun insanların nasıl sinirlendiğini.
Tu sabes como as pessoas ficam um pouco chateadas com isso.
Evet, son görüştüğümüzde nasıl olduğunu sen de biliyorsun.
Sim tu sabes, na última vez.
Bu vaka nasıl biter biliyorsun, değil mi?
- Sabes como o caso termina, certo?
- Nasıl biri olduğunu biliyorsun.
quanto tempo ainda...? Sabes como ele é.
Biliyorsun, uçaktan atlarken yere düşmeden önceki saniyelerde... nasıl öleceğini düşünmek.
Tu sabes... quando saltamos do avião? Alguns contam os segundos antes de caírem no solo... Outros pensam que vão morrer.
Sistemin nasıl çalıştığını biliyorsun Jack...
Sabe como funciona o sistema, Jack.
Basında nasıl görüneceğini biliyorsun.
Sabe como vou parecer na comunicação social.
Vay be. Kesinlikle bir kızı nasıl etkileyeceğini biliyorsun.
Sabes mesmo como impressionar uma miúda.
Ama nasıl olduğunu biliyorsun.
Sinto muito, querida, mas sabes como funciona.
Sen benim nasıl göründüğümü biliyorsun.
Tu viste a minha aparência.
Gerçekten işini nasıl yapacağını biliyorsun.
Sabes mesmo fazer magia.
Kulağa nasıl geldiğini biliyorsun -?
- Já ouviste falar?
Nasıl bir duvar... alçıpan, alçı yapılır biliyorsun, değil mi?
Sabe como construir uma parede, em gesso ou argamassa?
Harika. Bu hikayeyi nasıl sonlandıracağını biliyorsun.
Óptimo, sabes como a história acabou.
Nasıl biri olduğunu ve nerde olduğunu biliyorsun.
Sabes como ele é, sabes onde está.
- Ama nasıl öldüğünü biliyorsun.
Mas sabes como ele morreu.
En azından nasıl giyineceğini biliyorsun.
E que consegue vestir-se bem. O que é muito melhor que...
Channing onu istiyor. Onun nasıl olabileceğini biliyorsun.
Channing quer ela.
Pekala, bak Violet, biliyorsun senin tarafındayım ama herkesi nasıl koruyalım?
Olha, Violet, sabe que estou do seu lado, mas como protegemos todo mundo?
O zaman benim dünyamın nasıl olduğunu gayet iyi biliyorsun.
Então já sabes como está a minha vida.
Sistemin nasıl işlediğini sen de biliyorsun.
Já sabe como isto funciona, meu.
Beni nasıl bulacağını biliyorsun.
- Espere. Sabe como encontrar-me.
İçeride Moretti'ye hala sağdık olan varsa bu şehrin nasıl olduğunu biliyorsun.
Se ainda há alguém por aí que é leal ao Moretti, sabes como esta cidade pode ficar.
Nasıl oluyor da benim hakkımda bu kadar çok şey biliyorsun diye merak etmeye başladım.
E pus-me a pensar... Como é que sabe tanto sobre mim e eu sei tão pouco sobre si?
Boyd'un nasıl biri olduğunu biliyorsun, değil mi?
Sabes onde está o Boyd, não sabes?
Bu kızın kalbine nasıl gireceğini biliyorsun.
Sabe mesmo como abrir o coração desta menina.
Kendinle nasıl başa çıkılacağını biliyorsun. - Etkileyici.
Sabes dar conta de ti, impressionante.
- Nasıl olduğunu biliyorsun.
Por favor! Sabes como funciona.
Biliyorsun, geçen sene her şey çok kötü olunca Ali ile hiç tanışmasaydım hayatım nasıl olurdu diye hayal kurardım.
Sabes, no ano passado, quando as coisas ficavam feias, imaginava como seria a minha vida se nunca tivesse conhecido a Ali.
Kendini nasıl karşı konulmaz yapacağını biliyorsun.
Tu sabes como tornar-te irresistível.
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
nasılsın 5362
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasılsınız 3074
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl 3954
nasil 16
nasılsınız 3074
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116