English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Onlar ne

Onlar ne translate Portuguese

6,561 parallel translation
Onlar ne bilir ki?
Os Serviços Secretos? O que é que eles sabem?
Onlar ne anlama geliyor?
O que significam elas?
Onlar ne?
Eles o quê?
Onlar ne düşünüyorsa tabii.
Aquilo que eles acharem correcto.
Ne yapman gerektiği umurumda değil, fişi çek, elektriği kes,... ön kapılarına kamyon sür, ve onları indir lan!
Não me importa. Desliga a ligação. Desliga a rede.
Bu durumun onlar açısından ne gibi sonuçları olacak?
. Quais são as consequências para ela?
Ama aileme ne kadar yakın olursam onların da bu işe bulaşmaları... Yani onları işin içine katmamamızı istiyorsun.
Mas o quanto mais perto eu estiver da minha família, mais probabilidades haverá de os envolver.
Hayır, biliyorum, buna hazırlıklıyım ama ne bileyim, haber onları vurduğunda ve sizinle konuştuklarında biraz farklı oluyor tabii. Kesinlikle.
- Não, de jeito nenhum, eu sei, eu planeei, mas quando está impactando, e quando eles estão falar consigo, é um pouco diferente.
Ama görüştüğünüz herkesi ve onların da görüştüğü herkesi, nerede olduğunuzu ve ne zaman görüştüğünüzü ve görüşme süresini ve yerini bilirsem o zaman karakteriniz, aktiviteleriniz ve hayatınız hakkında bir sürü bilgi edinebilirim.
Na realidade, se eu posso saber quem são todas as pessoas com quem está a comunicar, e todas as pessoas com quem eles estão a comunicar, e onde está quando está a comunicar, e a duração e o local da chamada,
Ve en ufak bir hatanda, tek bir kazada sen ve güçlerin artık onların kurtuluşu değil en büyük... -... kabusları haline gelecek. - Ne onları ne de beni tanıyorsun.
E basta um pequeno erro, um acidente e tu e os teus poderes passam de ser a salvação, ao pior pesadelo deles.
Belki arkadaşlarına ne olduğunu onlar biliyordur.
Talvez saibam o que aconteceu com os teus amigos.
- Onlar hakkında ne hatırlıyorsun?
O que se lembra deles? - Nada, mesmo.
Bu tetikleyicilerin ne olduğunu öğrendim ve bunlar meydana geldiğinde, artık onların suçu değil.
Eu tive de identificar quais eram os gatilhos, e quando ocorreram, não era culpa deles.
Onları doyurmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
Farei o que for preciso para os alimentar.
Buda onların ne istediğini gösteriyor.
É o que eles querem.
( onlar burada değiller ) ne zaman geri döneceklerini biliyormusunuz?
Sabe quando é que voltam?
Onlar... "Humbug" ne demek bilmek istediler.
Elas queriam saber o que é que "embuste" significava.
Peki babamın hindisinin onların bavulunda ne işi var?
Esperem, como é que o peru do pai foi parar à mala deles?
Onlar hakkında ne söyleyebilirsin? Dost muydular?
O que é que nos podes dizer sobre eles?
Ne bilir ki onlar?
O que é que elas sabem?
Onları ne provoke etti?
O que as provocou?
- Ne? Bedava yemek için, onları kraliçenin hizmetçileriyiz diye kandırdıktan sonra mı?
Depois de suplicarmos por uma refeição e de afirmarmos ser criadas de dama?
İnsanlar hükümetin onların ne zaman geri geleceğini bildikleri hakkında konuşuyorlar.
As pessoas dizem que o Governo sabe quando vão voltar.
Onlar sana ne yaptı?
O que é que eles fizeram?
Görünüşe göre sadece arkadaşlarımın hakkımda ne düşündüklerini umursuyormuşum ve onların kim olduğunu çözme sürecindeyim.
Afinal, só me preocupa o que os meus amigos pensam de mim, e estou no processo de tentar descobrir quem são eles.
Onlar insanlara yardım ediyor, ellerinde ne varsa veriyorlar ve bunu görüyorum.
Eles ajudam as pessoas, eles fazem tudo, e eu vejo isso.
İç Güvenlik Teşkilatı ile temasa geçeyim bakalım onlar ne biliyorlar?
Vou entrar em contacto com a Segurança Interna e ver o que eles sabem sobre ele.
Onlar da seni görünce ne hissedecek kim bilir, ama cidden başka şansın var mı?
Quem sabe como eles iam sentir-se ao ver-vos outra vez, mas, realmente, que escolha é que tinham?
Olacak olan onlar aslında biliyorum ne olduğunu bulmak.
São os que vão descobrir o que tu realmente sabes.
Ne? Onları yakmamışlardır.
Não iam queimar isso.
Her ne kadar hikâyem annelerimle başlasa da onlarınki de babamın onların kampına girdiği gün başladı.
Mas, se a minha história começa com as minhas mães a delas começa no dia em que o meu pai apareceu no seu acampamento.
Bunlar, temele Fitz, ben ve hiç birimizden hoşlanmazlar. Ne yaptığımız, neden hoşlandığımız ve kim olduğumuz onlar için önemli değil.
Elas não gostam do Fitz, de mim, de todos nós, do que fazemos, as nossas crenças e de quem somos.
Onlar da bana hayranlardı her ne kadar bu seni alakadar etmese de.
E eles eram meus fans, embora não tenhas nada a ver com isso.
Onları yakaladıktan sora ne yapacağımızı hiç düşündün mü?
Já pensaste no que faremos depois de os apanharmos?
Ne olursa olsun, onları koruyacağıma dair söz verdiğim arkadaşlarım.
Amigos a quem prometi que faria todos os possíveis para os proteger.
Onları bulsan bile, ne söyleyeceksin?
Mesmo se os encontrasses, o que dirias?
Çünkü vampirler insanlara ne kadar yakın olurlarsa olsun hayatlarımızın onlar için bir değeri olmuyor.
Pois não importa quão próximos vampiros fiquem de nós, nossas vidas sempre significarão menos.
- Onlar gidene kadar beklemeliyiz... ne yapıyorlar?
Teremos que esperar até que passem. - O que estão a fazer?
- Onların ötesinde ne var?
- O que há depois disso?
Onları bulduğunda ne yapacaksın?
O que vais fazer quando os encontrares?
- Onların öldürdüğün zaman ne hissettin?
- O que sentiste quando os espetastes em varas?
Onları ne korkuttu?
O que os assustou?
Ben ki onları sürekli barıştırmaya çalıştırıyordum ama Boyd'un işinden ne kadar nefret ettiğini biliyor musun?
Tenho tentado fazê-los reconciliem, mas tens noção de como o Boyd detesta o emprego dele?
Onların ne sorduğu kimin umurunda?
Que interessa o que eles perguntam?
İlk gördüğümüz bara girdik ve ne görelim, onlar da oradalardı.
Vamos para o primeiro pub, e boom, lá estão eles.
Peki onlar ne yapıyor?
Então o que fazem?
Tatlım, onlar da ne?
Querido. O que é isso tudo?
Onları ne yapacağız?
O que vamos fazer com eles?
Bu ne? Eh, okulda, Onlar, bu şey anlattı ve bir baba-kızı Dans denir.
Lá na escola vai haver o Baile do Pai e Filha.
Hey, burada bütün gece olmak isterdim, ancak, en Brad'in kurallarına saygılı olalım ne kadar keyfi onlar gibi görünüyor. Pekala?
Ficaria a noite toda, mas vamos respeitar as regras do Brad, mesmo sendo arbitrárias.
Ben çok ağlama eğilimi ne zaman işler duygusal olsun. Onlar bana her zaman alay.
Choro muito quando mexe com o emocional, eles se divertem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]