Sanırsam translate Portuguese
479 parallel translation
Bunlar sanırsam Albert hakkında genel bir fikir verecektir.
- Isto, acho eu, vai-lhe dar uma boa ideia de como era Albert.
Sanırım evin kızı ile anne babası arasında konuşacak şeyler vardır ve onları baş başa bırakmak da en iyisi olacak sanırsam.
Bem, eu admito que existem coisas entre pais e filha... que é melhor serem resolvidas por pais e filha.
Bu yağmurda istasyondan buraya çamurlu bir yolculuk olmuştur sanırsam.
Bem, suponho que vires da estação foi um passeio bastante turvo com toda aquela chuva.
Burada herkesi tanıyorsunuz sanırsam, Dr. Edwardes.
Penso que já conhece toda a gente, Dr. Edwardes.
Sanırsam yüreği yaralı.
Acho que está a sofrer.
Pahalı ama sanırsam inecek.
É carota, mas a miúda vai ceder.
Hayır, ikinizi de görmeye geliyorlar sanırsam.
Não, suponho que vêm ver os dois.
Ve... sanırsam söylemek istediklerimin hepsi bu kadar.
E... acho que é tudo o que tinha para dizer.
WILCOX : İş için, sanırsam.
- Terá vindo por negócios.
Bunlar size ait, sanırsam.
Creio que são seus.
Her neyse, 3 aylık bir kontrat bakıyorsunuz, sanırsam.
Então anda à procura de um aluguer por três meses?
Bundan pek memnun değil sanırsam.
Tenho a impressão que levou a mal. Que se foda, Burt.
Pekala, hepinizin içeri gelebildiğine sevindim, çünkü bugün dışarısı çok sıcak sanırsam.
Fico feliz por terem conseguido todos entram, porque hoje estava calor.
ama buradaki insanlar cadılara karşı biraz temkinli sanırsam.
Sim, mas as pessoas não gostam muito delas aqui na cidade.
Bir sorun var sanırsam.
Algo se passa.
Kendimi hiç cadılığa vermemişim sanırsam.
Nunca pensei tanto assim na magia.
Ve sanırsam ben de ikinci en zeki olacağım...
Vais ser o Bundy mais esperto de sempre. Então isso faz de mim o segundo mais esperto.
Sanırsam söylemeye çalıştığım... hayatıma ne oldu, ya gençliğim?
Não. Porque a mana era bonita e delicada demais para andar a arrastar bocados de carne.
Yedi gündür yağmur yağıyo, kesin ölmüştür sanırsam.
It's been raining for seven days. The ground's wet and cold.
Bir çeşit telepatik şey, sanırsam.
Coisas telepáticas. Não sei.
Sanırsam birileri midilliyi genetik olarak oluşturmuş.
Presumo que alguém tenha planeado geneticamente os póneis.
Sanırsam, karşılamadan sonra 10 sn'miz olacak ve ardından onları indirmeliyiz.
Quando chegar à hora teremos 10 segundos... então paramos.
Kötü değil, ama sanırsam biraz düşük teknoloji var?
Nada mal, mas não achas... pouco tecnológico?
Sanırsam ikisi birbirini götürecek, huh.
Acho que uma coisa cancela a outra, não?
Fakat sanırsam zaten bunu biliyorsun.
Mas suponho que já sabias disso.
- Bu çok hoş, sanırsam.
- Isso é simpático... imagino eu.
- Sanırsam.
- Como? Acho eu...
Sanırsam burda benden bahsediyorduk.
Julguei que estávamos a falar de mim.
- Sanırsam burda benden bahsediyorduk.
Julguei que estivéssemos a falar sobre mim.
Emir komuta zincirinin en dibindeki pilota bir şey söylenmez sanırsam.
O Piloto é sempre o último a saber...
Sanırsam.
- Acho eu...
Ürkütücü telefon türü bir şeydi sanırsam.
Devia ser uma espécie de telefone assustador.
Şey, yapacağımı söyledim artık, sanırsam yapmak zorundayım.
Bem... Eu disse que o faria, por isso, tenho de o fazer.
Tarih yazıyor, sanırsam.
Faz história, para aí...
Sanırsam adımdan ilk defa burada bahsediliyor.
É a primeira vez que sou mencionado aqui, que eu saiba.
Sanırım avukatımı çağırsam daha iyi olacak.
Acho melhor chamar o meu advogado.
Sanırım kötü haberleri Simon'a ulaştırsam iyi olacak.
Vou dar a má notícia ao Simon.
Albert, sanırım, önce onu uyandırsam iyi olacak.
Albert, acho melhor deixares-me acordá-lo, primeiro.
Burada iki yada üç gece daha çalışırsam sanırım daha iyi bir yere geçebileceğim.
Mas se trabalhar aqui duas ou três noites, acho que posso sair de lá.
Ve eğer seninle çalışırsam, sanırım durumlar farklı olur.
E se colaborar consigo, as coisas serão diferentes.
Sanıyorum projeyi tamamlayıp akışın etkinliğini arttırabilirim, eğer dış üniteleri kullanırsam. Benim geliştirdiğim yeni aygıtlar.
Comandante, há um conduto de plasma em um túnel que está preparado para ser selado.
- Sanırsam.
É insólita, não é? Suponho que sim.
Gelmeyeceği fikrine kendimi alıştırsam iyi olur sanırım.
Acho melhor habituar-me à ideia de que ele não vai aparecer.
Aslında, sanırım 10 kilo daha alırsam harika olabilirim.
De fato, que vou ganhar mais 20. Então talvez eu estarei apenas perfeito.
İyi biri olursam ve yeterince inanırsam geri döner sanıyordum.
Pensei que se me portasse bem e acreditasse ela voltaria.
Ya da daha kötüsü, bulursam da... "sanırım" ı zanırım diye telaffuz ettiği için ayrılırsam?
Pior : e se já encontrei e a deixei por ela dizer "suponhamos"?
Kalırsam doğaçlama yapmam gerekecek sanırım.
Se tiver, acho que terei de improvisar.
Şans getirmesi için sanırsam.
Para dar sorte, acho eu.
Ben de üst düzey personelimi tanıştırsam iyi olur sanırım.
Bem, vou apresentar a minha equipa sénior.
Sanırım, kaçmaya çalışırsam ve beni bulurlarsa, canımı yakacaklardır.
Acho que se tentar fugir e me encontrarem, magoam-me.
- Sanırım taksi çağırsam iyi olacak.
É melhor chamar-te um táxi.
sanırım 5390
sanirim 35
sanırım öldü 20
sanırım oldu 18
sanırım olur 20
sanırım ben 59
sanırım bu 88
sanırım buldum 30
sanırım öyle 707
sanırım anladım 39
sanirim 35
sanırım öldü 20
sanırım oldu 18
sanırım olur 20
sanırım ben 59
sanırım bu 88
sanırım buldum 30
sanırım öyle 707
sanırım anladım 39