English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Sıç

Sıç translate Portuguese

92,353 parallel translation
Ben de sıçıyordum.
Estou só a fazer cocó.
Beyzbol çok sıkıcı ama Barry'yi severim.
O basebol é muito aborrecido, mas adoro o Barry.
Zamanım olmayan şey ise, ruhumun, insan türünün bildiği en sıkıcı işte ölmesine izin vermek.
Não tenho é tempo para deixar a minha alma morrer no emprego mais aborrecido de que há memória.
Daha sıkıcı biri haline gelmek için büyük bir borca girdin.
Ficaste com uma dívida enorme só para te tornares mais aborrecido.
Mide bulandırıcısın.
És nojento.
İnternetteki yorumların çıktısını mı aldın?
Imprimiste comentários da Internet?
Frederick diye bir herif demiş ki, "Şu anda başarı yakalamış olabilir ama asla Remembrances gibi gerçek bir vintage satıcısının eBay başarısına ulaşamaz."
Como este do Frederick que diz : "Ela pode estar a passar um bom momento, mas nunca chegará aos calcanhares de verdadeiros vendedores vintage do eBay como a Remembrances."
O sıkıcı dükkanın satışlarını her gün, her an geçebilirim.
Eu vendo mais do que essa loja insignificante.
Konu dışına çıkmaktan hoşlanmadığını biliyorum ama Nasty Gal hakkında söylediklerimi geri almak zorundayım.
Eu sei que não gostas de fugir do assunto, mas tenho de retirar tudo o que disse sobre a NastyGal.
Sanırım dışarıda foyası ortaya çıkmış gizli bir ajan var.
Acho que anda por aí um agente secreto sem disfarce.
Müşterilerin bebeğini sıkıcı, karmaşık ve çirkin bulacaklar.
Bem, os seus clientes vão achar o seu bebé chato, confuso e feio.
- Yani sonunda elbette kaynar da izlemesi sıkıcı ve süreci hızlandırmıyor.
- Acaba por ferver. Mas é uma seca ficar a vigiá-la, e não acelera o processo.
Şimdi beni aptal, eski, sıkıcı bir ev gezisine götürmek istiyor.
Agora ele quer levar-me para uma casa velha e chata.
Tamamen kontrolden çıkmış.
Fora de controlo.
Böyle bir güç gösterisiyle karşısına çıkarsan kadının aklını alırsın güven bana.
É uma grande prova de força, acredita. Ela ficará espantada.
Formanı sırtına geçirip sahaya çıkmışsın bakıyorum.
Vejo que foste com o teu melhor fato.
- Ben de öyle sanıyordum. Sonra arayıp dedi ki ; kendim ve Harvey'le bir görüşme için randevu almışsam karşısına iki gereksiz insan yerine Harvey'le çıkmalıymışım.
Também achei, mas telefonou e disse que quando pede reunião é bom que o Harvey e eu estejamos lá e não duas Zé Ninguém.
Opera şarkıcısı olması lazımmış.
Devia ter sido cantor de ópera.
Ölümsüzlük sıkıcı olmayak mı başladı?
A imortalidade tornou-se aborrecida?
Kılıcı çıkarmalısın.
Tens de arrancar a lâmina.
Bu çok can sıkıcı.
Que grande chatice.
Birkaç günlüğüne şehir dışına çıkacağım.
Vou passar uns dias fora.
Bir sürü insan öldürmüş bir uyuşturucu satıcısı.
É um traficante de droga que matou uma série de gente.
Burada başka çıkış var mı?
Há outras saídas?
Niye böyle, bilmiyorum sınırlar çoktan kontroldan çıkmış durumda.
Não sei porquê, A fronteira está ao abandono.
Bak, bu kız sisteme girmiş ve çıkmış durumda.
Sabe que ela já esteve no sistema imensas vezes.
Bir şey yok. Ah... Bir yangın çıkmış.
Houve um incêndio.
Bu can sıkıcı çünkü gerçekten bir aile istiyorum, ancak bu tedaviler, onlar şaka değil.
É difícil porque realmente quero uma família, Mas estes tratamentos, não são brincadeira.
15 kişiden daha fazlaydı. Sadece altısı dışarı çıktı.
Haviam mais de 15 pessoas, mas seis conseguiram sair.
SonicWall SonicPoint ACe... ile TZ600. Birinci sınıf güvenlik duvarı koruması, yerleşik ihlal önleme sistemi, SSL deşifrasyonu ve denetlemesi, uygulama kontrolü ve içerik filtrelemesi.
SonicWall SonicPoint A.C.E., com T.Z. 6000, firewall topo de gama, prevenção de intrusos, descodificação SSL, controlo da aplicação e filtro de conteúdo.
Büyük ihtimalle öyle... ama bunu öğrenmek için hakim karşısına çıkmanız gerekir.
Talvez não, mas para descobrires tens de levá-lo a tribunal.
Hey, Richard, gerçekten de hakim karşısına çıkmayacaksın değil mi?
Richard, não vais mesmo defender-te em tribunal?
Mazda'nın da Super Bowl reklamının acısını çıkaracağına eminim. - Saçmalık.
A Mazda até deve voltar atrás com o anúncio.
Ama şimdi tamamen kontrolden çıkmış durumda ve bunun için üzgünüm.
Mas, agora, está completamente fora de controlo... e, por isso, sinto muito.
Şehirden daha sık çıkmalıyım.
Eu, realmente, devia sair da cidade mais vezes.
Bizim bu karışık duygularla başa çıkmak için koca bir ömür harcıyoruz. Aida'nın birkaç günü vardı.
A Aida... terá tido dias.
Ama S.H.I.E.L.D.'ın en sadakatli ajanlarından biri olan Daisy Johnson'ın sonunda ortaya çıkarak hak ettiği itibarı göreceğini açıklamaktan gurur duyuyorum.
Mas, tenho o orgulho em anunciar... que a Daisy Johnson, uma das... mais dedicadas agentes da S.H.I.E.L.D. poderá finalmente... ser o centro das atenções. E ter o reconhecimento que merece.
En ufak bir yanlış hesaplama gerçek kimliğini açığa çıkarabilir.
O menor erro de cálculo poderá revelar a sua verdadeira natureza.
Yine de, May'in yedeği S.H.I.E.L.D. üssünde görevini yaptığı sürece kalıcı bir çözüme gerek yok.
No entanto, enquanto a nossa May substituta que está na Base da S.H.I.E.L.D. fizer o trabalho dela, não precisa de ser.
Bu hareket içerden bir sızıntı olduğu gerçeğini ortaya çıkardı.
Esta jogada acabou de expor o facto que temos uma fuga de informação.
- Yürüyüşe çıkmış olabilirim ya da alışveriş yapıyorumdur.
Posso ter saído para dar um passeio ou ido à mercearia.
Sıkıntı çıkarmaya gerek yok.
Agora, vamos permanecer calmos.
Biliyorum, sıkıcı bir şey.
Eu sei, é aborrecido.
Darkhold, Ruslar ve Radcliffe'ın elindeyse yeni ve iz bırakmayacak bir patlayıcı yaratmış olabilirler.
Se os russos e o Radcliffe têm o "Darkhold"... eles podem ter criado um novo e indetectável explosivo.
Belki de sivillerle çıkmaktan sıkılmışımdır.
Talvez esteja cansada de namorar civis.
Çıkış için arka kapıyı oraya programladım.
Foi onde programei a nossa saída.
Ben mi? Sıkıcı biriyimdir.
Sou algo fastidiosa.
Çıkış işaretini buldun mu?
Acho que a HYDRA me assassinou.
Biri çıkışımızı yeniden kodlamış.
Alguém recodificou a nossa saída.
- Başka bir çıkış yolu bulacağım.
- Encontrarei outra saída.
Bu kutlamak için bir sebep olsa da aynı zamanda daima tetikte olmayı gerektiren bir şeyin hatırlatıcısı.
E enquanto isso é um motivo de celebração, é também uma recordação para nos lembrarmos... que não podemos abrandar a vigilância.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]