English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Tadı güzel

Tadı güzel translate Portuguese

596 parallel translation
Şekeri sadece tadı güzel olduğu için yersin bu da şekeri yemen için fazlasıyla yeterli bir nedendir.
Você chupa bombons somente por ser gostoso... e isso é razão suficiente para chupar bombons.
- Tadı güzel.
- Sabor bom.
Tadı güzel.
Sabe bem.
- Tadı güzel midir? - Çok hem de.
A maçã sabe bem?
- Bana göre hepsinin tadı güzel.
- Qualquer sabor é bom para mim.
Tadı güzel olmalı çünkü yeni yaptım.
Com certeza, está bom porque acabei de fazê-lo.
Tadı güzel.
Está saboroso.
Oh... "Tadı güzel... Tıpkı bir sigaranın olması gerektiği gibi!"
Yak dung. "Sabe bem, como é o caso com qualquer cigarro."
Su, tuz, sebze ve bir sakız kabağı eğer Romalılar önünde... içmek zorunda kalacaksak tadı güzel olmalı.
Água, um osso com tutano, legumes, e sal. Como temos de a provar à frente dos romanos, é melhor fazermos uma boa sopa.
Tadı güzel. Hafif de.
Bom sabor, suave também.
Hım, tadı güzel. Gel ve bir dene!
Não são maus.
Özgürlüğün tadı güzel, değil mi?
A liberdade sabe bem, não é?
Belki de tadı güzel ama kesinlikle karnımızı doyurmayacak.
Bem, talvez saiba bem... mas de certeza não vai encher os nossos estômagos.
İyi, tadı güzel
Bom, sabe bem.
Tadı güzel
É bom.
Tadı güzel ama işe yaramıyor.
Sabe bem, mas não funciona.
Şu güzel bifteğin tadına bir bak.
Prova este bife suculento.
O halde, yavaş yavaş yiyerek, bu güzel yemeğin tadını çıkarabiliriz.
Vamos todos descontrair e aproveitar esta bela refeição.
Tadı hala güzel mi?
Além disso, isto nem sequer tem um gosto bom?
Orada kaplıcanın tadını çıkarıp, bir güzel dinlenirler.
Podem usufruir das termas e do resto.
Sake'nin tadı hiç bu kadar güzel gelmemişti.
O sakê sabe melhor que nunca.
- Tadı da güzel, öyle derler.
- Também sabe bem, é o que me dizem.
Dünyadaki en güzel şeylerden biri, zengin sınıfın, ayrıcalıklarının tadını çıkartmasıdır.
É lindo ver a classe privilegiada a gozar os seus privilégios.
Gerçekten tadı çok güzel.
O gosto é muito bom.
- Teşekkür ederim. Oh, tadı güzel.
És tão deliciosa.
Fakat bu geceki bu güzel partinin tadını çıkaramayan dava arkadaşlarımız için biraz daha düşünceli olmamız gerekmiyor mu?
Mas que tal pensarmos mais concretamente... Nos nossos companheiros que hoje á noite... Não têm o prazer de assistir á esta festa maravilhosa?
Güzel yıldız muhteşem dişlerini göstererek pizzayı ısırıyor ve İtalya'ya özgü renkleri ve tadıyla ülkemizin yaşama tutkusunu sembolize eden yiyeceğin tadına bakıyor.
Mostra magníficos dentes e morde o típico e saboroso produto italiano que com as suas cores vivas e cheiro resume a vontade de viver do país.
Tadı iyi... Çok güzel kokuyor.
Sabe... cheira muito bem.
Sadece marka değil bunların tadı da daha güzel.
Não é apenas a marca, estes têm realmente um sabor melhor.
Şimdi eminim ki tadına bakması güzel olacak.
Isso vai saber mesmo bem agora.
- Tadı çok güzel ama.
- Está tão bom.
- Ama tadı çok güzel.
- Está bom de verdade?
Sana bahşedilmiş olan aydınlığın tadını çıkarmak esirgendiğin karanlığı aramaktan daha güzel olmaz mı?
Não é melhor apreciar o dom da luz que é teu do que procurar a escuridão da que foste poupado?
Tadı göründüğü kadar güzel.
Sabe tão bem quanto parece.
Ooo, güzel, ağzının tadını bilen bir adam?
Bem, um homem de bom gosto? Vamos, vamos...
Onun tadı da çok güzel.
Ele também tem bom gosto.
Senin elmalı pastan Tadı pek güzel değil
A tua cereja não sabe assim tão bem.
Böylece tadı dudaklarına güzel gelecek
"Até a boca tem que chegar"
Çok güzel de, incirlerin tadına bakmam için çağırmamışsındır beni.
É muito bom. Mas não me chamastes aqui para provar os figos.
Tadı daha güzel, değil mi?
Fica bem melhor assim, não acha?
Çok güzel kokuyor ama tadı bir felaket.
Pode cheirar bem, mas sabe muito mal.
Ne güzel, hiç değilse birimiz balayının tadını çıkarıyor.
Ainda bem que alguém se diverte na nossa lua-de-mel.
- Tadı çok güzel.
São bons.
- İç, hadi. - Tadı da güzel, değil mi?
- Continua, vá.
En güzel, en popülerparçalarsizi bekliyor. Portland KLAM radyosundan bol garnitürlü, tadına doyulmaz bir müzik sandviçi.
De tudo que aqui está, passamos o melhor que há, e que tal outra rodada de sucessos da KLAM, em Portland,
En güzel, en popülerparçalarsizi bekliyor. Portland KLAM radyosundan bol garnitürlü, tadına doyulmaz bir müzik sandviçi. Bu parça...
De tudo que aqui está, passamos o melhor que há, e que tal outra rodada de sucessos da KLAM, em Portland... é...
Belki de güzel bir tad almıştır.
- Talvez tenha bom gosto.
Dünyanın en güzel hobisi ve kadınlar da bunun tadına varamıyor.
O melhor passatempo do mundo. Elas não o alcançam.
Çok güzel bir şeyin tadına bakıyormuş gibi. Ve yumuşak.
Como se saboreasses algo muito bom... e muito macio.
İlaçların tadının güzel olduğunu kimse söylemedi.
E ninguém dirá que o medicamento saberá bem.
Bunun tadı çok güzel.
Isto está muito saboroso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]