English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Tâ

translate Portuguese

50 parallel translation
Humpty Dumpty duvarın üzerine çökmüştü, tâ yukarıdan yere düştü,
Humpty Dumpty saltou por um buraco na parede e levou um grande tombo
Vught'ta çok uzun süre kaldım. Tâ ki en son mahkûma kadar.
Fiquei muito tempo em Vught, até os últimos prisioneiros judeus se irem embora.
Tâ ki kıyıya çıkıncaya dek.
E sentimos medo até chegarmos à praia.
Cehennem diye bir yer varsa, tâ göbeğindeydim.
Se o inferno existe, atravessei-o naquela altura.
Bu toy savaş zamanı romantizmi tıkırında gitti tâ ki Bay Matzerath kaçınılmaz bir biçimde ortaya çıkana kadar.
Este amor juvenil, em tempo de guerra, manteve-se intacto, até aparecer Matzerath.
Görünüşe göre, ortada çok büyük bir başarı vardır... tâ ki Dr. Henry Mayerson masumâne bir şekilde... hava durumundan söz edip güzel bir gün olduğu yorumunu yapana kadar.
O encontro parece ser... um estrondoso sucesso... quando o Dr. Henry Mayerson... comenta sobre o tempo... a dizer que o dia está belo.
Eminim kızınız tâ çocukluğundan beri... hep doktor olmak istemiştir.
Bem, sei que a sua filha sempre quis ser médica... desde muito pequena.
Apollo'nun gözü önünde ter döker... ve gece boyunca cennette uyur... ertesi gün şafaktan sonra kalkar... ve Hiperyon'a atlarında yardım eder... her yıl bu doyurucu emekle geçer gider... tâ ki mezara dek.
Que jamais vê a horrenda noite... filha do inferno, mas que, como lacaio, do nascer ao pôr-do-sol... transpira sob o olhar de Febo... e a noite toda dorme no Eliseu.
Kesim atölyelerine doğru ilerlersiniz tâ ki Coffer Barajı'na ulaşıncaya kadar.
A conduta vai debaixo do Sawmill até à ensecadeira.
Tâ New York'tan buraya sırf jüriyi seçmen için, ha?
Tens de ir a Nova lorque só para escolher um júri?
Tâ tepeye kadar paranın kokusunu alabilirsin.
Quanto mais dinheiro se tem, mais se sobe.
En bayağı hayalleri bile, bu dolar yeşili altın süslemeli fantezilerle cilalarsın, tâ ki her insan, gözü yükseklerde bir imparator kendi kendisinin tanrısı olana dek.
Chega a barrar as mais enfadonhas quimeras... com fantasias douradas até cada ser humano se converter num imperador, até se ver como um deus.
Siz ikiniz biz, hepimiz, beraat üstüne beraat çıkartacağız. Tâ ki, pis kokuları en tepelere, tâ Cennet'e kadar erişip o kahrolası tiplerin tamamının nefesini kesinceye dek!
Vocês os dois, todos nós, absolvição após absolvição... até que a podridão penetre no âmago do Céu... e engasgue todos e mais alguns!
Önce ufaktan ufaktan, çınlayan bir sesle müzik başlıyor, sonra yavaş yavaş hızlanıyor...
" com o ta-tâ e o tilintar a música começa, pouco a pouco,
O güç fark edilen ama sürekli ritme şükürler olsun aralıksız "tap-tap" diye ses çıkaran, o müzik...
" Gracas a essa inaudível e constante cadência,'por essa música, poraquela ta-ta-tâ incessante.
Tâ ki Ephastian, bunların insanları taklit eden hayvanlar ve kıllı olmalarının da kendilerine özgü olduğuna, bizi inandırana kadar!
Até Hefaísto nos convencer que eram animais que imitavam homens, mas com a sua própria pele.
Solucus ve Perdicus doğuda ve ben Mısır'da! Tâ ki, imparatorluğunu, dörde bölene kadar!
Seleucas e Perdicas no Oriente, eu próprio no Egipto, até dividirmos o seu império em quarto partes.
Buraya tâ Phoenix'den geldim.
Eu vim a conduzir desde Phoenix.
Tâ dönemin Papası ve aynı zamanda amcam olan III. Calixtus'un beni Xativa'dan getirdiği günden beri beklediği bir çağ.
desde que Calixtus III, meu tio e então Papa, trouxe-me de Xativa.
Tâ, düşmanlarımızın zavallı kardeşim Pedro Jan'ı haince öldürdüğü günden beri beklediğim bir çağ.
Desde que nossos inimigos mataram à traição meu pobre irmão, Pedro Juan.
Seni ameliyat kadrosuna hiç almamalıydım.
Eu nunca deveria tâ-lo deixado participar.
Bir hafta, iki hafta,... tâ ki karısı yalnız kalana kadar.
Uma semana, duas semanas, até que finalmente, ela estava sozinha.
Asla da durmayacaklar. Tâ ki biz de onlar gibi plajlarda, parklarda "takılmaya" başlayana kadar. Herşeye takılıyoruz.
E só irão parar quando formos como eles, nas praias, nos parques, todos à mostra...
William'ı tâ çocukluğumdan beri tanırım.
Conheci o William quando era uma criança.
Seni yerin tâ dibine gömeceğim!
Vou enterrar-te.
Tâ ki o tekrar içmeye başlayıncaya dek.
Até ela começar a beber de novo.
Tâ ki, Orson'ın başka işler çevirdiğini keşfedene kadar.
até descobrir que o Orson estava a enganá-la com outra.
Gel, tâ yukarıda!
Anda. É no topo
- Tâ ki Zoe bulana kadar.
Até Zoe ter encontrado.
Tâ ki, bu sıska, bacaksız porno orospusu onun ne kastettiğini söyleyene kadar.
Pelo menos até esta escanzelada pornográfica explicar o que quis dizer.
Silahı görmedim tâ ki...
Só vi a arma quando...
Tâ ki sen isteyene kadar.
A não ser que tu queiras. Tu queres que eu te suborne?
Topladığımız her şey depoya gidecek ve tâ ki- -
Tudo o que recolhemos irá para o armazém, no caso de...
Sen geleceğin tâ kendisisin.
Tu és o futuro.
Tâ Omaha'dan buraya o kadar yol tepmişim!
Voei desde Omaha.
Harika gidiyordu. Tâ ki kurallar konusunda ihtilafa düşünceye kadar.
Estava tudo a correr bem até termos uma discussão sobre as regras.
Tâ ki sen gelene kadar.
Até que apareceste.
Larssen'nin sahte isimlerinden oluşan bir liste çıkaracağım ve hepsini elemeye başlayacağız onu bütün aranan listerine koyacağız tâ ki New York'tan çıkamayıncaya kadar.
- Exactamente. Vou fazer uma lista de todos os pseudónimos do Larssen e começar a bloqueá-los, colocá-lo em todas as listas de controlo até não ter maneira de sair de Nova Iorque.
Sonra Crosswhite yırttı ve tâ ki Amber'la karşılaşıp o videoda bir sorun olduğunu fark eden kadar onun için yarattığın arafta yaşamaya mı başladı?
Então o Crosswhite ficou livre... E viveu num purgatório que você criou até ele conhecer a Amber, e ela descobriu que havia uma coisa de errado com a filmagem?
Tâ ki aynı yerde aynı flüoresan ışığının altına koyana kadar.
Até colocá-lo na cena e sob a mesma luz fluorescente.
ÔÖ ¬ tâ ki sen gitmem gerektiğine karar verene dek ÔÖ ¬
Até tu decidires que tenho que sair
Tâ ki kızımı kaybetmeme neden olana kadar.
Até eu perder a minha filha.
Tâ ki Bölüm'ü terk edene dek.
Até deixar a Divisão.
Hayır, buradan söylediklerimiz sayesinde gayet iyi gidiyordunuz. - Tâ ki Owen polislere saldırana kadar.
Pelo que vi, estava a correr bem até o Owen começar a pôr polícias KO.
Tâ ki nasıl baş edeceğimizi çözene kadar.
- Observar. Até descobrirmos como lidar com isto.
- Tâ ki- -
- Só até...
Tâ ki bir görev veya hükümet tarafından ölünceye dek buraya sıkışıp kaldık.
Estamos aqui presos até uma missão nos matar ou então o Governo.
Vücutta tespit edilemeyecek şekilde tasarlandı tâ ki organları kan pudingine çevirinceye kadar.
Foi projectada para agir no sistema de alguém e ser indetectável, até que torne os vossos órgãos num pudim de sangue.
Ayrıca tacı Lorraine Dükü Charles'dan... zorla alan Hugh Capet da... Yüce Charles'ın gerçek soyunun yegâne erkek varisi... Fransa tacını takarken vicdanını rahat ettirememiştir... tâ ki büyük annesi Kraliçe...
Hugo Capeta também... que usurpou a coroa de Carlos, Duque de Lorena... único herdeiro masculino do trono de Carlos Magno... usou a coroa da França sem paz interior... até ter certeza de que sua avó, a rainha Isabel... era descendente directa de Emengarda, filha de Carlos... o supracitado Duque de Lorena... por cujo casamento a linhagem de Carlos Magno... havia se reunido à coroa da França.
Tâ ki Âdem ve Havva Tanrı'ya itaatsizlik edip,
Até que...
tatlım 9499
tatlim 61
tamam 65623
tane 40
tate 56
take 37
tabi 3531
tabii 9702
tabiî 81
taco 16
tanya 144
tara 128
taro 56
tamam mı 13610
tamam mi 103
tally 30
tanrım 20459
tanrim 140
tank 40
taylor 235

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]