Yaşlı bayan translate Portuguese
481 parallel translation
- Yaşlı bayanın avukatı olduğuna emin misin?
- Ele é mesmo advogado da senhora?
Yaşlı bayan geldi.
É a velha senhora.
Yaşlı bayanı uyandırdık..
Bem, nós acordamos a senhora.
Yaşlı bayan güzel sincap yahnisi yapar.
A mulher faz um estupendo.
O beyaz saçlı, tatlı, yaşlı bayan mı?
Aquela velhota simpática de cabelo grisalho?
Evet, zavallı yaşlı bayan.
Sim, pobre velhinha.
O yaşlı bayanın karnı gurulduyor.
O estômago daquela velhota já faz barulho.
Buradaki yaşlı bayan, der ki...
Aqui a minha patroa diz...
Yaşlı Bayan Whiteford. Onun teyzesi.
A Sra. Whiteford é tia dele.
Evet, 909 Lexington'dan yaşlı bayan.
Sim, a velhota do 909, de Lexington.
Bu muhterem yaşlı bayan, Bay Vogler'in büyükannesi.
Essa venerável senhora é a avó do Sr. Vogler.
Öyle tatlı bir yaşlı bayan ki, sevgilim.
Ela é uma senhora tão doce, querido.
Yaşlı bayan nalları diker dikmez, elbette.
Assim que a velhota bater as botas, com certeza.
Hasta haliyle zavallı yaşlı bayan ne acı çekiyordur, bir düşün.
Oh, pensa no que a pobre senhora sofre, doente como está.
Zavallı hasta yaşlı bayan.
Pobre senhora, idosa e doente.
Bu Henry Babcock genç Jerome'un spor arabası nazik, yaşlı bayanı bir çuval gibi yere serip, cansız bıraktığında, trafik ışıklarının onun aleyhine olduğu konusunda tanıklık etmeğe hazır.
O Henry Babcock vai testemunhar que quando o belo carro, do jovem Jerome, atropelou a velhota e a deixou tão morta como uma costeleta de porco, o semáforo estava vermelho.
Yaşlı Bayan Smythe gelmişti. Zavallı kadın.
Veio a Sra. Smythe.
Şu an kendi mesaimiz, yaşlı bayanınki değil.
Estamos a trabalhar para nós, não para as velhas.
Bu tür kağıtlar genellikle profesyonel sihirbazlarda olur Üçüncü sırada oturan yaşlı bayanın seçtiği kartı kolayca tahmin etmek için Ayrıca ordu istihbarat subayları da bu kartları...
Este baralho é frequentemente usado por um ilusionista profissional, para simplificar o problema de adivinhar a carta escolhida pela velhinha, e é também usado por oficiais do Serviço Secreto do Exército que...
Bomboş evde yapayalnız bir hayat sürdü... ama kimileri evin aslında boş olmadığını... yaşlı Bayan Abby öldü öleli hiç boş kalmadığını söyler.
Ela viveu completamente só na casa vazia... apesar de alguns dizerem que a casa não estava vazia... e nunca esteve desde a noite em que a velha Sra. Abby morreu.
O ölünce... ev yasal olarak Boston'daki uzak bir akrabanın eline geçti. Bu yaşlı Bayan Sannerson'u görmeyi çok istiyordum.
Depois da sua morte... a casa passou legalmente para uma parente distante de Boston... uma mulher idosa, a Sra. Sannerson, que eu queria muito conhecer.
Yaşlı bayan nasıl oluyor da sana çukur kazdırmıyor veya odun kırdırmıyor.
O que faz aqui? Por que a coroa, não a fez cavar fossas e cortar madeira?
Ama o yaşlı bayan gerçekten çok tuhaf biri.
Desculpe. A coroa é muito malvada.
Yaşlı bayan yiyeceklerde, emir vermek kadar cömert değilmiş.
Um ovo? Aquela senhora trata da comida, como dá ordens.
Şu çok şeker yaşlı bayan mı?
Ela vai ficar no meu pé, de agora em diante.
Bu... bu o yaşlı bayan ve senin için dostum!
Esta é para ti e para a tua mulher, meu.
Salata hazırlayan zavallı, yaşlı Bayan Dalrymple şişmiş parmaklarını zorla oynatabiliyor.
A pobre Sra. Dalrymple que prepara as saladas... mal pode mexer os seus pobres dedos inchados.
Sırada "Yaşlı Bayanın Üzerinden Geçme" var.
E agora a prova é : "Atropelar a Velhinha."
Hepimizi yaşlı bayanın dairesine götürdüler.
Puseram-nos no apartamento da velhota.
İki yaşlı bayan...
Duas senhoras idosas...
Ben ona "Yaşlı Bayan" derim.
Eu chamo ao Grand Hotel a "Velha Senhora".
Söyler misiniz Bayan Blake, merakımı affedin lütfen... siz ve yaşlı kocanız neden ta buralara kadar geldiniz?
Sra. Blake, sem querer ser curioso... o que faz aqui com o seu marido?
Çok tatlı, yaşlı bir bayanın fotoğrafı.
Esta era de uma senhora com um ar muito alegre.
Yaşlı çenebaz kadın Bayan Random olduğunu söyleyip duruyor.
Tenho aqui uma rezingona que diz ser Mrs. Random.
Ama Bayan Gulch, Toto'ya tırmıkla vurdu. Her gün o yaşlı sevimsiz kedisini kovaladığını söylüyor!
Miss Gulch deu com um ancinho no Toto porque diz que ele persegue o gato dela todos os dias!
Biliyorum bayan ama bu yaşlı bir bayan için.
Eu sei, minha senhora. Mas é para uma velhinha.
Yaşlı Çatlak Ben'i almışlar şimdi de. Önceki Bayan de Winter'ı hatırlıyorsun, değil mi?
Lembra-se da falecida Sra. de Winter, não?
Seni dışarıda bırakana kadar burada bekleyeceğim... Bir şaldaki küçük yaşlı bir bayan olduğum kadar ayakta kalırsam.
Ficarei aqui até que o deixem sair, nem que espere até que me torne uma velha dama de xaile.
"Büyük Umutlar" daki yaşlı kadın, Bayan Haversham gibiydi. Yıpranmış gelinliği ve duvağı olan kadın, unutulduğu için dünyaya küsüyordu.
Parecia-se com a velha senhora de "Grandes Esperanças", aquela Miss Haversham com o vestido de noiva desfeito e o véu rasgado, vingando-se do mundo por ter sido abandonada.
Ben gelemezsem, sarışın bir bayan gelecek benim yerime. Orta yaşlı bir bayan. Adı Tilde Spernanzoni.
Se não voltar a tempo, virá uma senhora loira... já de certa idade, chamada Tilde Spernanzoni.
Genç bir bayanın hormonları... yaşlı bir adamı geçici olarak canlandırabilir.
Uma jovem rapariga com hormonas... pode reavivar um homem.
O zaman Bayan Prism gözleri bozuk yaşlı bir kadın.
Então a Sra. Prism, não é uma mulher perspicaz.
Bayan Wilberforce, tam şu an hasta, tatlı ve yaşlı bir bayan - sizin gibi onun da ilerde mekanı cennet olsun - korkacak hiç bir şeyi olmadan bir sükunet ama büyük bir umutla bekliyor.
É que, neste momento, Sra. Wilberforce, há uma senhora muito querida e entrevada... Que Deus a ajude, esperando pacientemente, e esperançosa de não ter mais nada a temer :
Güzel yaşlı bir bayan.
Uma adorável senhora.
Minyon kır saçlı yaşlı bir bayan buralarda elma satıyordu, ve ben de el bombasını gizlice onun sepetine bıraktım.
Uma velhinha de cabelo grisalho veio cá para vender maçãs, e eu consegui enfiar a granada no cesto dela.
Şimdi 75 yaşında ve oldukça güzel yaşlı bir bayan.
Agora tem 75 anos e continua muito bonita.
Sana sözünü ettiğim şu yaşlı hoş bayanı, Bayan Mannerheim'ı anımsıyor musun?
Lembras-te daquela senhora idosa de quem te falei, a Sra. Mannerheim?
Biliyor musunuz, Bayan Mannerheim öylesine soylu yaşlı bir bayandı ki.
A Sra. Mannerheim era uma grande senhora.
Bayan Duval, daha yaşlı bir erkek bekliyordum.
Francamente, senhorita Duval, esperava um homem mais velho.
Yaşlı bir bayan, yaklaşıp evinin anahtarını uzatmıştı. "Neden veriyorsunki bu anahtarı?" diye sorduğumuzda...
Uma senhora de idade deu-nos uma chave, mas nós não aceitamos.
Elbette mutluyum. Ben Bayan Muz Kralı Joey'im ve yaşlı kadınlara benziyorum.
Sou a Sra. Joey o Rei das Bananas... e pareço uma velha.
bayan 4473
bayan daisy 50
bayanlar 870
bayanlar baylar 623
bayanlar ve baylar 1405
bayan smith 84
bayan o 169
bayan doyle 71
bayan bennet 77
bayan scott 58
bayan daisy 50
bayanlar 870
bayanlar baylar 623
bayanlar ve baylar 1405
bayan smith 84
bayan o 169
bayan doyle 71
bayan bennet 77
bayan scott 58
bayan lee 52
bayan hunter 52
bayanlar önden 23
bayan tate 49
bayan simpson 50
bayan johnson 73
bayan davis 59
bayan harper 60
bayan parker 51
bayan hudson 105
bayan hunter 52
bayanlar önden 23
bayan tate 49
bayan simpson 50
bayan johnson 73
bayan davis 59
bayan harper 60
bayan parker 51
bayan hudson 105