English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yok ol

Yok ol translate Portuguese

1,059 parallel translation
Yok ol.
Canta.
Yok ol.
Andor.
Yok olmaya hazır ol.
Prepara-te para seres apagado.
Yok oluşunu izlemeye hazır ol.
Prepara-te para assistires à tua perdição.
Yok ol, çabuk!
- Vai.
Freddie, yok ol!
Freddie, sai-me da frente!
Yok ol. - Biliyorum.
- Desculpe.
Özür dilerim. - Yok ol.
- Desanda.
Bud, yok ol.
Bud, desaparece.
Yok ol kadın!
Desaparece, mulher.
Yok ol. Yıkıl.
Desinfete-se.
Git, ortadan yok ol.
Vá. Desapareça.
Yani, eğer salvo yapman gerekirse, pike yap ya da yok ol... bu canavar, senin beynin düşünmeye fırsat bulamadan bunu yapacaktır.
Então se precisar baixar, mergulhar, ou desaparecer... isto será feito antes que o seu cérebro perceba.
Yok ol hadi.
Leva-a contigo.
Şimdi hemen giyin ve hemen buradan yok ol.
Agora, veste-te e sai daqui.
Seni öldürmeden yok ol!
Vá-se embora antes que ele o mate!
- Yardım edeyim mi? - Yok, sağ ol.
- Confortável?
Sakin ol, Miguel, tartışmaya gerek yok.
Calma, Miguel, não há motivo para discussões.
Sakin ol, sorun yok.
Calma...
Sakin ol, bir şey yok.
Calma, está tudo bem, a sério.
Söylememe gerek yok ama dikkatli ol.
E nem preciso dizer, tem cuidado.
- Bir şey yok. Sakin ol, Jake.
- Acalme-se, Jake.
Çabuk ol, fazla zamanımız yok.
Rápido, meu. Não temos o dia todo.
Sakin ol, bir şey yok.
Calma, está tudo bem.
Sakin ol, Jack. Onlarda sorun yok.
Não tenhas medo.
Yok sağ ol.
Não, obrigado.
Yok ol!
Vai-te lixar!
Hayır sağ ol. Yemek hazırlayacak vaktim yok şu an anne.
Ele diz que é um verdadeiro poço de amor!
Yok, sağ ol. Son seferde, konserve kutusu elimi kesmişti.
E agora vais ouvir o que eu tenho para dizer.
Zamanımız yok. Sakin ol, sakin ol, sana söyledim herşey bitti. Hayır, bitmedi!
Não há tempo eu disse-te tudo o que se passa não é!
Bunu kastetmiş ol ya da olma, benim için önemi yok, çünkü bunu yapmayacaksın.
É irrelevante se o disse a sério... Porque não o vai fazer.
Sakin ol, sinirlenmene gerek yok.
Calma, não se enerve.
Marcie sakin ol, tüylerini kabartmana gerek yok.
Vá, Marcy, não vale a pena ficares toda eriçada.
- Yok, sağ ol.
- Não, vai lá.
Yok, sağ ol.
- Não, não preciso.
Mantıklı ol. Bir uçak okyanusun ortasında düşüyor, hiç enkâz... -... yok.
Um avião cai no oceano, não há restos de naufrágio - quem nos vai encontrar?
Kontrol ettim. Bir şey yok. Sakin ol.
Calma, agora já está bem, eu verifiquei-a.
- Yok tabii ki. Çabuk ol!
Não, claro que não tenho o número, com todos os diabos!
Biliyor musun, hiçbir şeyin o kadar önemi yok. Yalnızca gevşe, rahat ol.
Mas nada é assim tão importante, portanto calma, descontrai-te.
- Yok, sağ ol.
- Não, obrigado.
Yok, sağ ol.
Não, obrigado.
Yok, sağ ol.
Dispenso.
Çavuş, sakin ol. Onun bir suçu yok.
Não adianta gritar com ele.
- Yok, o bende kalsın. Sağ ol. - Peki.
Não, esta vem comigo.
- Sağ ol tatlım. - Oh, sorun yok.
- Grato por sua gentileza!
Yani senin için çalınan bir kontrat falan yok rahat ol.
Assim, não tens um contrato para ser roubado.
Adalet Bakanligi'ni, Uyusturucuyla Mücadele'yi aradim kimsenin senden haberi bile yok. O yüzden sakin ol.
Liguei para o Dep. de Justiça, o DEA e ninguém sabe que você existe, então acalme-se.
- Yok, sağ ol.
- Não obrigado.
Lucius sakin ol. Korkacak bir şey yok.
Lucius, calma.
- Yok, sağ ol.
Não, obrigado.
- Yok, sağ ol.
- Não, obrigada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]