Zaman geçiyor translate Portuguese
557 parallel translation
Bunu istemiyorum ama sürekli zaman geçiyor.
Eu não quero, mas o tempo escasseia.
Hadi, zaman geçiyor.
Vamos, esta tarde.
Zaman geçiyor.
O tempo voa.
Zaman geçiyor, biliyorsun, fakat kafada ve hayal gücünde geçmiyor.
Eu sei que o tempo passa, mas aqui na minha mente, na minha imaginação, não passa.
Zaman geçiyor.
O tempo está a passar.
Açıkça zaman geçiyor.
Estão obviamente a procurar ganhar tempo.
Spock'ın beynini bulmak için zaman geçiyor - sekiz saat ve 29 dakika.
O tempo restante para encontrarmos o cérebro do Spock... 8 horas e 29 minutos.
Zaman geçiyor ve bir zamanlar neydim şimdi neyim...
" Tempos passados, o que fui e o que sou agora.
Tanrım. Zaman geçiyor.
É pá, como o tempo passa.
Anshel, zaman geçiyor...
Anshel, o tempo passará.
Zaman geçiyor ve geçmeye devam ediyor.
O tempo passa, vai passando sempre.
Zaman geçiyor ve geçmeye devam ediyor.
O tempo vai passando.
Zaman geçiyor!
O parquímetro não pára!
Ama zaman geçiyor. Bankalar kapanmadan Hong Kong'da olmalıyım.
Mas tenho de estar em Hong Kong antes de os bancos fecharem sexta-feira.
Hadi, Mac, zaman geçiyor.
Anda lá, Mac. Estás a desperdiçar tempo.
- Eğleniyor musunuz, çocuklar? - Evet, iyi zaman geçiyor.
Estão a se divertir?
Bilirsin ya, zaman su gibi akıp geçiyor.
Sabes como o tempo voa.
- Evet. Zaman çok çabuk geçiyor.
É verdade, como o tempo passa!
Elbette ki biz savaşın gerisindeydik, ama zaman çok hızlı geçiyor.
Claro que estamos a gozar da prosperidade do pós-guerra, mas isso não dura para sempre.
Bak sen. - Zaman ne de çabuk geçiyor.
Puxa, como o tempo voa.
Evlenip bir aile kurmanın zamanı geldi de geçiyor bile.
Já é hora de que te case e forme sua própria família.
Ben derim ki, madem Kralın gözüne girmenin yolu o kadına yaranmaktan geçiyor, o zaman biz de onun adamı olalım, onun kıyafetini giyelim. *
Uma coisa te direi : penso que nosso caminho será, se quisermos permanecer nas graças do Rei, fazermo-nos servos dela e usar sua libré.
Zaman akıp geçiyor.
Olhe que o tempo voa...
Zaman ne hızlı geçiyor!
Como o tempo voa!
Ayrıca, evde zaman çok ağır geçiyor.
E além disso... em casa o tempo não passa!
Komşu olduğumuza göre, arkadaş olmamızın zamanı geldi de geçiyor.
Já que somos vizinhos, é mais que hora de nos tornarmos amigos.
Günler hep aynı olunca zaman da çabucak geçiyor.
O tempo passa rapidamente quando os dias são todos iguais.
Zaman çok çabuk geçiyor.
O tempo passou tão depressa.
Zaman çabuk geçiyor...
O tempo começa a...
- Zaman çok hızlı geçiyor.
- O tempo passou tão depressa!
Zaman, bir rüzgar gibi geçiyor.
Séculos incontáveis atravessaram à distância, como tantas tempestades.
- Zaman çabuk geçiyor.
- O tempo passa.
Zaman nasıl da geçiyor!
Como o tempo voa!
Zaman çabuk geçiyor...
O tempo passa tão depressa...
Zaman ne kadar çabuk geçiyor?
Como o tempo corre!
Zaman akıp geçiyor ama Kilise yaşamaya devam ediyor.
Mas os tempos passam, e a lgreja permanece.
Evet zamanımız öpüşmekle geçiyor.
Pois é, passamos o tempo nisso.
Kafandan neler geçiyor zaman zaman merak ediyorum.
Por vezes, interrogo-me sobre o que irá na sua cabeça.
Göreceksiniz. Zaman çabucak akıp geçiyor. Ve bir gün sizin de çocuklarınız olacak.
O tempo voa e daqui a muito pouco tempo, vocês terão os vossos próprios filhos.
Bize anlamsïz ipuçlarï veriyor, yem atïyor basit seylerle sasïrtïyor. Bu arada korkunç cinayete dogru zaman hïzla geçiyor.
Ele dà-nos pistas sem sentido, mostra-nos isco confunde-nos com banalidades enquanto o relógio se move rumo ao terrível assassínio.
Zamanım berbat bir şekilde geçiyor.
- Estou divertidíssima.
Vasiyete göre paranın kontrolü evlendiği zaman ona geçiyor.
O testamento estabelece que ela controla o dinheiro quando se casar.
Yani ne zaman topa vursam gol çizgisini geçiyor.
Sempre que recebo a bola posso marcar golo.
Zamanım, hastanedeki yataklarla ve kendini duvarlara vuran hastalarla ilgilenmekle geçiyor.
Doentes para trás e para a frente mantêm-me em forma.
Uzay ve zamanın öğeleri iç içe geçiyor.
Os temas espaço e tempo estão interligados.
Kalkış zamanı geçiyor.
- Temos um horário, senhor. - Vai ter outro ônibus?
Ayrıca, zamanın geçiyor olduğu gerçeğinin çok farkındayım
Além disso, tenho consciência de que o tempo está a passar.
Eğlenirken zaman ne de çabuk geçiyor. Bay Fulton mesaimi bitirmemi bekliyordur.
Bem, o tempo voa quando nos estamos a divertir, mas o Sr. Fulton provavelmente já me quer daqui para fora.
Zaman çabuk geçiyor.
O tempo era curto.
- Zamanın en çok kiminle geçiyor?
- Com quem passas mais tempo?
Seni düşündüğüm zaman, her zaman bir odada geçiyor.
Quando penso em si é sempre numa sala.
geçiyor 19
geçiyordum 27
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
geçiyordum 27
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamanın var mı 17
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanı gelince 71
zamanım olmadı 22
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanı gelince 71
zamanım olmadı 22
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43