Çok iyi biliyorsun translate Portuguese
732 parallel translation
Seni sevdiğimi çok iyi biliyorsun.
Sabe bem que a amo.
Orayı hiç çalamadığımı sen de çok iyi biliyorsun.
Sabe bem que nunca consegui tocá-la.
Sen de çok iyi biliyorsun ki bu geziye çıkmam için beni oyuna getirdin.
Você obrigou-me a fazer esta viagem!
İncil'i çok iyi biliyorsun ama hayatı hiç tanımıyorsun.
Sabe muito da Bíblia, mas pouco da vida.
Sen de bu işin içindesin ve bunu çok iyi biliyorsun.
Está preso e sabe disso.
Yerinde olsam kiraladığın çapulculara aletlerini toplayıp... hemen gitmelerini söylerdim Hem de hemen. Yoksa olacakları çok iyi biliyorsun.
Diga aos seus ladrões contratados para pegarem... nas suas ferramentas... e saírem daqui depressa se sabem o que é melhor para eles.
Kimi kastettiğimi çok iyi biliyorsun.
Sabe perfeitamente bem a quem me refiro.
Bunu çok iyi biliyorsun.
Isso você sabe muito bem!
Sen de çok iyi biliyorsun ki, Will Isham... yolunun üzerinde bir engel görmek istemez.
Sabes tao bem como eu que o Will Isham... nao suporta obstáculos.
Adının ne olduğunu çok iyi biliyorsun.
Sabes muito bem como se chama. Chama-se Marjie.
Augusta teyzenin yarın çaya geleceğini çok iyi biliyorsun.
Tu sabes muito bem... que a Tia Augusta vem amanhã para o chá.
Ve sen de çok iyi biliyorsun ki Almanca dersinden sonra oldukça kötü görünüyorum.
Eu sei perfeitamente bem... que fico bastante calma depois da aula de alemão.
Ama bu faturanın sana ait olduğunu çok iyi biliyorsun.
sabe perfeitamente que esta conta é mesmo sua.
Çok iyi biliyorsun ki anneni etkileyen ben değildim.
Sabe muito bem... que não influenciei a sua mãe.
Çok iyi biliyorsun ki... İyi biliyorsun ki senin için her şeyi yaparım.
Sabe muito bem que eu faria qualquer coisa por si.
Çok iyi biliyorsun, baba, evlendiğimde, sadece aşk için evlenirim.
Sabes muito bem, pai, que quando casar, só caso por amor.
Hafta sonunda Fairlies'a davetli olduğumuzu çok iyi biliyorsun.
Sabe que passaremos o fim de semana com os Fairlies.
Çok iyi biliyorsun ki, masum birinin senin suçunla suçlanmasına izin vermeyeceğim.
Sabes que não vou permitir que um inocente pague pelo teu crime.
Çok iyi biliyorsun ki, onbirinci.
- Sabes bem que são 11 anos.
Eldon, çok iyi biliyorsun ki, ben Cumartesileri markete gitmem.
Eldon, tu sabes muito bem que nunca vou ao mercado aos sábados.
Çok iyi biliyorsun ki, St. Rogers güneşin İsviçre'de Alpler üzerinde doğmasından çok dolar üzerinde doğmasını yeğler.
Sabe bem que o Rogers prefere ver o nascer do sol numa nota de dólar do que em todos os Alpes, na Suíça.
Suçlu olmayanın düşmanı olmaz, Buck, bunu çok iyi biliyorsun.
Cada homem carrega a sua culpa, Buck, pouco pode fazer por isso.
Ne dediğimi çok iyi biliyorsun!
Sabe muito bem o que quero dizer!
Ne yapacağımı sen de çok iyi biliyorsun.
Você sabe muito bem o que vou fazer
Çok iyi biliyorsun ki o kadın Martine ise, polise mektubu vererek bizi şüpheli durumuna düşürdün, sadece onun değil, Albert'in ölümünde de.
Com certeza que se aperceberão que se a mulher era a Martine, ao mostrar aquela carta á Policia, a culpa aponta para um de nós, não apenas pela morte dela, mas também pela do Albert,
Esgari insani değerlere bile sahip değilsin. David, her şeyin nasıl ifade edileceğini, o an için hangi kelimelerin... kullanılması gerektiğini çok iyi biliyorsun.
David, sabes exactamente como exprimir as coisas, tens a palavra certa para cada momento.
Onu kastettiğimi çok iyi biliyorsun.
Sabe bem que sim.
Oh, Brutus, çok iyi biliyorsun.
Oh, Brutus, agora, sabes melhor que isso.
Ve bulsan bile, onların ne olduğunu çok iyi biliyorsun.
E se os encontrares, sabes o que são?
Puerta de Fuego'yu çok iyi biliyorsun.
Sabe como chegar a Puerta del Fuego.
Çok iyi biliyorsun ki, onu buraya cinayet masasından getirmedik!
Não contratámos um pelotão de homicídios.
Güvenlik açığımız olduğunu çok iyi biliyorsun.
Sabes muito bem que temos uma falha na segurança.
Ne olduğunu çok iyi biliyorsun.
Sabes bem que diabo é : É o quarto.
Dinle, Jack, sen de çok iyi biliyorsun ki bir şeyin fiyatı, onun potansiyel kullanımı söz konusu olduğunda ne yüksektir, ne de alçak. - Doğru mu? - Evet.
Escute Jack, sabe muito bem que o preço de algo não é alto nem baixo excepto em relação ao seu potencial.
Neden geldiğimizi çok iyi biliyorsun.
Sabes muito bem porque estou aqui.
Hayır, hiç keyifli değilim! Nedenini çok iyi biliyorsun!
Não, não estou de bom humor, e sabe bem porquê!
- Çok iyi biliyorsun ki öyle demek istemedim.
- Não quis dizer isso e tu sabes.
Çünkü insanları biliyorsun, ayyaşları da biliyorsun. Bir ayyaşın hiçbir şeyden kaçmadığını çok iyi biliyorsun.
Não és nenhum homem comum, nem tampouco nenhum bêbado, você sabe muito bem, que o bêbedo foge sem sentido.
- Sen çok iyi biliyorsun.
- Sabe muito bem.
Böyle yapacağını çok iyi biliyorsun.
Sabes bem que é assim.
Polis müdürü olduğumu çok iyi biliyorsun.
Sabe perfeitamente que eu sou o comissário da polícia.
Neden bu kadar sıkı çalışmak zorunda olduğumu çok iyi biliyorsun.
Você sabe muito bem por que tenho que trabalhar tanto.
Brad Majors'ın burada ne yaptığını çok iyi biliyorsun...
Sabe perfeitamente bem o que Brad Majors está aqui a fazer.
Ondan çok daha iyi söylüyorsun ve bunu biliyorsun.
Cantas melhor do que alguma vez ele cantará, você sabe.
Çok iyi biliyorsun.
Sabes a que me refiro.
Ne yaptığını çok iyi biliyorsun.
Sabes muito bem.
Toni, biliyorsun. İngilizce'yi çok iyi konuşamıyor.
É que o Tony não fala português muito bem.
Bunu benden çok daha iyi biliyorsun. Tabii ki istiyorum.
Sabes muito bem que sim, já senti.
" En hoş ve en iyi, aşamaları çok az biliyorsun.
"Melhor e mais amado, tu pequeno conhecedor das posições."
Seni çok iyi anladığımı biliyorsun, değil mi?
Sabe que têm toda a minha solidariedade, não sabe?
Ve bunu çok iyi biliyorsun.
Por que não me contaste que ele te ama?
çok iyiyim 275
çok iyisin 250
çok iyi anlıyorum 64
çok iyi 3262
çok iyi anladım 27
çok iyi olur 170
çok iyi biliyorum 33
çok iyi gidiyor 28
çok iyiydin 139
çok iyiydiniz 31
çok iyisin 250
çok iyi anlıyorum 64
çok iyi 3262
çok iyi anladım 27
çok iyi olur 170
çok iyi biliyorum 33
çok iyi gidiyor 28
çok iyiydin 139
çok iyiydiniz 31