Çok yakındık translate Portuguese
297 parallel translation
Duygu aynıydı, bu benim kıtamdı ve çok yakındık.
Na essência era o mesmo. Era meu continente, somos tão próximos.
Bilirsin, gerçekten güçlü... ve biz çok yakındık, o ve ben.
Era um homem maravilhoso. Era muito forte... e nós éramos muito próximos.
Açıklaması zor bir şekilde birbirimize çok yakındık.
Somos próximos, de uma forma que não dá para explicar.
Elimi yavaşça yanağına koydum ve o an gerçekten çok yakındık.
Então, levantei a mão e toquei-lhe a face. Pela primeira vez na minha vida senti-me completamente unida a ela.
Acil bir işimiz yoktu, ayrıca buraya çok yakındık.
Não havia nada de especial e estávamos perto.
Çok yakındık, gerçekten. Ta ki...
Éramos unidos, muito unidos, até...
kız kardeşim ve ben çok yakındık.
A minha irmã e eu éramos muito chegadas.
Çok yakındık.
Muito chegados.
Baban ve ben çok yakındık.
O seu pai e eu éramos muito amigos.
- Biz hep çok yakındık, değil mi?
Sam, sempre fomos amigos, não fomos?
Eskiden çok yakındık, ama onu yıllardır görmedim.
Éramos tão amigas, há anos que não a vejo.
- Biz çok yakındık.
- Éramos tão amigas.
Biz küçükken seninle çok yakındık.
Éramos tão chegados quando éramos novos.
Söylemeliyim, yıllar önce çok yakındık, ama ben... Bence şimdi çok farklıyız.
Só te digo, fomos íntimos há imensos anos, mas agora acho que somos bem diferentes.
Biliyorsun, çok yakındık.
Muito chegados. Vá lá, filho.
Beraber büyürken... Laura'yla çok yakındık ve bu korkutucuydu.
Quando estávamos a crescer, a Laura e eu éramos tão próximas que dava medo.
Hepimiz çok yakındık birbirimize.
Éramos todos muito chegados.
Birbirimize çok yakındık.
Estivemos tão perto.
Çok yakındık!
Já estava quase!
Annem ve ben çok yakındık.
- Minha mae e eu somos intimas.
Çok yakındık.
Estive tão perto.
Çok yakındık.
Somos chegadas.
Gerçekten çok yakındık!
Somos muito chegadas.
Çok yakındık.
Éramos chegadas.
Dün gece kazanmaya çok yakındık.
Estivemos perto de mais para não ganhar ontem à noite.
Lanet olsun, çok yakındık.
Diabos, estivemos tão perto.
Biz çok yakındık, babam ve ben biraz da bir kaç yıl önce annemi kaybetmiş olduğumuzdandı.
Éramos muito chegados, o meu pai e eu, em parte porque tínhamos perdido a minha mãe alguns anos antes.
Babam ile ben, çok yakındık.
O meu pai e eu éramos muito unidos
Sen ve ben, birbirimize çok yakındık.
Nós éramos muito íntimos.
Ve biliyorum çünkü bir zamanlar biz çok yakındık.
E eu sei disso, porque éramos chegados, outrora.
Marge, şampiyonayı kazanmaya çok yakındık.
Marge, estava quase a ganhar o campeonato.
Volkana çok yakındık.
Aproximámo-nos demais do vulcão.
- Çok yakındık.
- Estivemos perto.
Çok yakındık.
Éramos muito íntimos.
Evet, ama, bunun dışında, çok yakındık.
Sim, mas para além disso, éramos muito amigos.
Çok yakındık ama hiç tanıştırılmadık.
Estivemos perto, mas nunca Fomos apresentados.
Ray ile birkaç yıI evvel birkaç ay... beraberdik, ve biz çok yakındık.
Estive com o Ray há alguns anos... durante uns dois meses... e éramos íntimos.
Gerçek şu ki, biz çok yakındık.
de facto, éramos demasiado próximos.
Hapiste çok yakındık.
Éramos unha com carne, na choldra.
Onlarla tüm gün prova yaptık ve çok cana yakındılar.
Ensaiei com eles a tarde toda, e são bastante simpáticos.
Albay Eduard Seibert. Rausch'a çok yakındır. Yoldaşlık örgütünün başında.
Coronel Eduard Seibert, antigo ajudante de Rausch, cérebro da organização Camaradas.
Üç yaş küçük olan kız kardeşine çok yakındı.
Era muito próximo da irmã, três anos mais nova.
Artık dostumuz çok sıkı korunuyor. Ortaklarımla ben yakın takibe alındık.
Agora o nosso amigo tem seguranças em todo o lado... e vão cair em cima de mim e dos meus sócios.
-... yakındığını duymamıştım. - Çünkü, Dr. Mulligan'ın hataları sayesinde, artık Daryl'in potansiyeli hakkında öncekinden çok daha fazla şey biliyoruz.
Porque, graças aos erros do Dr. Mulligan, sabemos mais sobre o potencial do Daryl do que sabíamos.
Bazen seni kıskandığımı itiraf etmekte bir sakınca görmüyorum. Frank mektuplarından çok zevk alırdı. Yazdığın bazı şeyler onun espri anlayışına çok yakındı.
Não me importo de lhe dizer que cheguei a sentir ciúmes de si, pois o Frank gostava das suas cartas... e elas, ou algumas, eram como o sentido de humor dele.
Gerçekten çok yakındık!
Muito chegadas.
Kızların lisesi Cranmer meydanında bulunur,... ve bir çok sporun yapıIdığı, oyun alanlarının yer aldığı Hagley parkına yakındır.
Foi aqui que Lord Rutherford iniciou a sua distinta carreira. O Liceu das raparigas fica situado em Cranmer Square. Mesmo ali ao lado fica a imensidão de Hagley Park, com campos de jogos para a prática de vários desportos.
Genç bir kızın sert, sıkı, parlak ve pembe renkli cinsel organında vulva dudakları birbirine yakındır, vulvadaki dudaklar küçük ve kapalıdır, klitorisinde küçük bir sünnet derisi vardır, vajinanın kıvrımları çıkıntılı ve birbirine yakındır, salgı bezleri derindedir, vajina ağzı ve vulva döl yatağı çok dardır, ve kızlık zarına dokunulmamıştır.
Quando uma jovem apresenta ao nosso exame as partes genitais externas um pouco duras, firmes, brilhantes e de uma cor escarlate, os lábios da vulva muito juntos, as ninfas pequenas e recobertas, o clitóris com um prepúcio curto, as pregas da vagina salientes e próximas entre elas, as cavidades mucosas profundas, o orifício vaginal e a conduta vulvo-uterina muito estreitas, e o hímen no seu estado de integridade, diremos francamente que são patentes os sinais da virgindade física.
Çok yakındı. Artık endişelenme.
Foi por pouco Agora, não se preocupe.
Kızımı bulmaya çok yakındım ama şimdi en baştan başlamak zorundayım.
Estava quase a encontrá-la e, agora, vou ter de começar de novo.
Ve bir dakika daha çok yakındı. Yetenek gecesi hakkında konuşmaktan sıkılmaya başlamıştım.
E não há um minuto atrás eu estava a ficar cansado de falar sobre a noite de talentos.
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53