English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çok yaşlı

Çok yaşlı translate Portuguese

1,988 parallel translation
Ben çok yaşlıyım.
Eu sou muito velho.
O çok yaşlı!
Ela é idosa!
İçince kadınları çok yaşlı görüyorum.
Parece que a velha quer chamar a atenção.
Bu lise dramaları için çok yaşlıyım.
- Estou muito velha para estes dramas colegiais. - Tu é que pareces a colegial. Ouve.
sen çok yaşlısın... Yaşlı mı?
- Tu estás muito velha...
Çok yaşlı değil, fakat bunu Milly'e yapmak için çok yaşlısın..
- Velha? Não velha demais, mas velha para estares a fazer isto com a Milly.
Çok yaşlısın.
É velha demais.
Bu saçmalıklar için çok yaşlıyım.
Estou muito velha para estes disparates.
Okula gitmek için çok yaşlı değil misin?
Não estás muito velho para andar na escola?
Bunlar bu iş için kesinlikle çok yaşlılar.
Decididamente, estão demasiado velhos para continuar a fazer esta merda!
"Bu bok için çok yaşlıyım."
Estou muito velho para esta merda.
Altı saatlik karavan yolculuğu için çok yaşlıyım. Uçakla gideceğim.
Sou muito velho para seis horas de carro.
Seni yakalamak için çok yaşlı.
Ele é bem velho e lento para apanhá-lo.
Söyleyeceklerini söylediler. Git ve öl. Müzisyen olmak için çok yaşlı.
Eles serão um desastre e eu definho e morro, demasiado velho para ser músico.
- Ben çok yaşlıyım.
- Estou velho demais.
- Dediğim gibi Debbie Sounder çok yaşlı bir köpek.
Como dizia, Debbie, a Sounder é uma cadela muito velha.
Sen bilmeden evvel, her şeyi toplamak için çok yaşlı ve sefil olacağım.
E sem me dar conta, estarei velha demais e acabada para refazer a vida.
O ağlıyordu ve çok yaşlıydı, bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
Ela estava chorando, ela é muito velha, ela queria me falar alguma coisa.
Temizlikçi bir bayan, çok yaşlı o dairemizi temizledi.
A senhora lavadeira. Muito velha limpou nosso apartamento.
Bakersfield'da çok yaşlı birkaç teyzem var.
Tenho uns tios muito velhos em Bakersfield.
Bu oyunlar için çok yaşlısın!
és muito velho para estares com esses truques!
Lily, seni seviyorum, ama biz bunun için çok yaşlıyız.
Lily, adoro-te, mas nós estamos demasiado velhos para isto.
O zamana kadar göreve iade için ben çok yaşlı olacağım.Olan bu.
Nessa altura serei demasiado velho para ser reintegrado. Acabou-se.
Benim için çok yaşlısın.
És muito velha para mim.
Buradakilerin çoğu, çok yaşlı.
Há aqui muitos que já não são novos.
Çok yaşlıydım.
Era velho.
Çok tatlı. Ama çok yaşlısın.
Muito giros, mas são muito velhos.
Yaşlı bir kadına göre çok kurnaz.
Quer dizer, para uma mulher mais velha.
Yaşlı bir adamı çok ama çok mutlu ettiniz.
Fizeram de um homem muito velho, alguém muito, muito feliz.
Daha çok "yaşlı ve sersem", değil mi?
Talvez "velhos e dignos de dó", não?
O yaşlı bayanın çevresinde çok meraklısın?
A velhinha solitária que vive ao lado?
Biz evliler ondan, yaşlı olandan, çok elektrik aldık.
Nós, os casados, ficámos muito tristes com isto.
Yaşlı kadın çok iyi biriydi.
A senhora era simpática.
Sesin çok daha yaşlı geliyor.
Aposto que isso te soa a velho, não?
Şimdi elinizdeki mavi kağıtlarda ikinci sayfaya bakarsak, "Özel Anlar Yaratmak" baslıklı bir bölüm göreceksiniz. Eğer yaşlılarınızı ziyaret gününde ne yapacağınızı bilemiyorsanız bu liste çok işe yarayabilir.
Muito bem, se olharem para a segunda folha do impresso azul, irão ver uma área chamada "Criar Momentos Especiais." Se não souberem o que fazer nos dias de visita, esta lista pode dar jeito.
Eserlerinizi pek bilmiyorum, kitaplarınızı çok seven yaşlı bir teyzem var.
É esta a flor. Vá. Perdão?
Çok dikkatli birisi, terzideyken korumasını ve Yaşlı Hsiao'yu gönderdi.
Ele é muito cauteloso. Quando estávamos no alfaiate disse ao Hsiao para ir embora e o guarda-costas também.
Göründüğünden daha yaşlı olduğunu da düşünürsen çok huysuz tabii.
E é mais velho do que parece, por isso é muita irritação.
Yaşlı köpekler için yaptığın çok hoş. Son günlerinde onlarla ilgilenmek.
Acho maravilhoso o que faz pelos cães idosos, aceitando cuidar deles nos seus dias finais.
Çok da yaşlı değildir.
Ela não envelheceu muito bem.
Ayrıca pek çok genç kadının, yaşlı adamlarla neden evlendiğini anlayabiliyorum.
E consigo ver por que mulheres mais novas acabam com homens muito mais velhos.
Burada çok fazla yaşlı adam ve genç kadınlar var.
Aqui há muitos homens mais velhos, com mulheres mais novas.
Benim işimde, çok fazla yaşlı insan yoktur.
Já não há muitos que façam o que eu fazia.
Benim de.Yani hatun kısa boylu, sinirli. bana göre çok daha yaşlı.
Nem eu, ela é pequena, irritante, ela é velha demais para mim.
Yaşlı adamı daha önce hiç görmedim, ama bayanı, bir çok defa gördüm.
Nunca vi esse tipo antes, mas a mulher, já vi muitas vezes.
Bu yaşlı kadını çok mutlu ettin, Alan.
Fizeste uma velha muito feliz, Alan.
Yaşlı kızımız çok mu kötü durumda?
A velha garota está amassada demais?
Köpek yaşlıydı ve çok hastaydı.
O cão era velho e estava... O cão estava doente.
Günün bu saati için çok fazla ziyaretçi var. Bu yaşlı hanım kerhane işletiyor diyeceksin.
Se tiveres mais visitantes a esta hora do dia, vão pensar que esta velha dirige um bordel.
Tamam, o zaman Lafayette Sokak'taki mahkemede çalışan çok sert ve yaşlı Pakistanlı adamın bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı, koca ilan ediyorum.
Está bem, então, pelo poder que me foi conferido pelo muito amargo velho Pakistani que trabalha no tribunal em Lafayette Street, declaro-vos marido e mulher.
Balığı yakalıyor ama balık çok kuvvetli, bu yüzden yaşlı adam balığı tekneye çekemiyor.
Ele apanha o peixe, mas o peixe é muito forte, então, o velho não consegue puxá-lo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]