Öyle değil translate Portuguese
23,907 parallel translation
Yine de artık gerçek görevimize başlayalım. Öyle değil mi?
Embora seja agora que o verdadeiro trabalho começa, não é?
Sadece küçük bir kaza ama öyle değil mi?
Ah, foi só uma amolgadela, certo?
Üretken ve saygı duyulan yazar Christopher Plover, Jane ve Rupert Martin yan evlerine taşındıklarında yeni kitabı için bir ilham arıyordu. - Tam olarak öyle değil.
Christopher Plover, um autor já prolífico e respeitado, procurava inspiração para o seu novo livro, quando a Jane, o Martin e o Rupert Chatwin se mudaram para a casa ao lado.
Hayır, öyle değil.
Não, não comporto.
Kurnazlık ve zekayla yoğrulursa eğer ki bu durumda öyle değil.
Só se a sagacidade e a inteligência estiverem unidas, o que, neste caso, não está.
- Öyle değil mi moruk?
Não gostas, velho?
Çünkü ben bir hainim, öyle değil mi?
Porque sou um traidor, certo?
Babanız çok dürüst oldu sanırım, öyle değil mi?
Falei com o secretário de Estado.
Öyle değil mi, Piper?
Não são, Piper?
Öyle değil mi?
Não são?
Yok, tam olarak öyle değil. - Olmadı mı?
- Não é bem assim.
Hayır öyle değil.
Não é assim!
Buna izin verecek değiliz, öyle değil mi?
Bem, não vamos deixar que aconteça, pois não?
Öyle değil.
Mas não desta forma.
Ama Harold'ın kürsüde dayanamayacağını benim dayanabileceğimi biliyorsun. Öyle değil mi?
Mas sabes que o Harold não se aguentaria no banco das testemunhas, e eu sim, certo?
- Öyle değil mi yoldaş Rostova?
- Não é, camarada Rostova?
Bu aralar hayat çok inanılmaz sence de öyle değil mi?
Vivemos tempos incríveis, não acha?
Adın bu öyle değil mi?
É o seu nome, não é?
Artık kimse "Chit" kelimesini kullanmıyor öyle değil mi?
Já ninguém usa "letras", pois não?
- Ama öyle değil.
Pode ser que não.
Böylece insanlar ne isterlerse yapabilirler diye düşünüyorlar. Ama bu, öyle değil.
As pessoas pensam que podem fazer aquilo que quiserem, mas, não é assim.
Evet, sanırım her şeye alışabiliyorsun. Öyle değil mi?
Conseguimos habituar-nos a tudo, não é?
Sizde Kallmann sendromu var, öyle değil mi?
Tem Síndrome de Kallmann, não tem?
Sikiniz Tanrı vergisi sanabilirsiniz Emin olun öyle değil
Podem achar que a vossa pila é um dom Mas garanto-vos que não
Öyle değil...
Não é...
Hayır, öyle değil.
Não queria, não.
Ama öyle değil işte.
Mas não é isso.
- Hayır, öyle değil.
- Não estou nada.
Evet, serseri biri ama çoğu zaman öyle değil.
Sim, um tipo importante que está atrasado.
Bizim için öyle değil.
Não é assim que funciona connosco.
Miranda'nın zaman çizelgesini inceliyoruz, öyle değil mi?
Estivemos a ver a agenda da Miranda.
Ülkemiz kusursuz değil, burası da öyle.
O nosso país não é perfeito. Nem este o é.
Öyle. - Ayrıca eğlenceli değil mi?
E é divertido, certo?
Öyle bir şey değil.
Não é assim.
- Hem öyle hem de değil. - Daha açık konuşur musun?
É mas não é.
Sıradanken öyle bir partiye gitmişsindir, değil mi?
Quando eras mundano, foste a alguma, não foste?
Polis için kolay bir emekliliğe benziyor değil mi? Öyle.
Bastante confortável para uma pensão de policia, não?
Babam değil diyormuş ama hep öyle der zaten.
Ele diz que não, mas diz isso sempre.
Hayır, değil! Öyle erkek değil.
Não, não é um homem qualquer.
Öyle biri bile olsa, ki değil.
Mesmo que fosse desse género, e que não é,
Efendim, bu doğa şaşırtıcı öyle değil mi?
Também nunca tinha ouvido.
Ama Mike öyle biri değil.
Mas o Mike não é assim.
Ve benim tanıdığım Harvey öyle bir insan değil.
E o Harvey que conheço não é esse tipo de pessoa.
Ya öyle ya da değil. İlerleme yok, ama bölge savcısı hakkını saklı tutmak istiyor...
- Isto não está a avançar, mas, o Procurador do Condado reserva-se o direito a...
Taylor öyle bir vurucu değil.
O Taylor não é, apenas, um atirador.
Gerçek bir ünlü hayatı, değil mi? Evet, öyle mi diyorlar?
Prometo que não deixarei mais nenhum amigo idiota
Hâlâ da öyle Ama artık eğlenceli değil
E ainda temos Mas já não tem tanta piada
- Öyle olması şart değil.
Não precisa de ser.
Öyle birşey demedim ama buna bakmalıyız değil mi?
Não disse isso, mas acho que temos de ser minuciosos.
Öyle çok parlak değildir ama en azından karışık da değil ha?
Quero dizer, ele não é brilhante, mas pelo menos não é complicado?
Sence de öyle değil mi, kızım?
Não achas mãezita?
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle değilmi 21
öyle değil miydi 23
öyle değildi 30
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
öyle degil mi 23
öyle değilmi 21
öyle değil miydi 23
öyle değildi 30
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66