All screaming traducir turco
647 traducción paralela
Thousands of them, all screaming against that Enright House.
Hem de binlerce, hepsi Enright Evi'ni protesto ediyor.
You're all screaming at me at the same time.
Aynı anda, hepbir ağızdan bağırıyorsunuz
They're all screaming for police protection.
Hepsi de polis koruması için bağrışıyor.
He's been screaming for you like a wounded horse all the afternoon.
Tüm öğlen sana seslenip durdu.
What was all the screaming about?
Neden çığlık attı biri?
- That's all it was. One of the maids had a bad dream, woke up screaming. Oh.
- Hizmetçilerden biri çığlık atarak uyanmış.
What's all this screaming about?
Nedir bu bağrışmalar?
All the legal Charlies From the corner cop up to hall and the governor Are going to be screaming for action
Aynasızlardan tut da Hall ve hükümete kadar her türden kanun adamı bu akşam yaptıklarından sonra harekete geçmeye can atacak.
Oh Billy, all that screaming, I thought someone had been killed.
Billy, o çığlıklar. Birinin öldürüldüğünü sandım.
( People screaming in all directions )
- Yardım edin! İmdat!
All this screaming.
Bütün bu bağrışmalar.
And my father, he kept screaming he'd sooner die than be a cripple all his life...
Babam, kurşunlar bacağından çıkartılırken " Hayatım boyunca kötürüm olmaktansa...
The cops bring it by squad car, sirens screaming all the way from Beverly Hills.
Polis eskortu eşliğinde gelir. Tüm Beverly Hills'i inletirler sirenleriyle.
All around me, Abe and the rest were screaming like Apaches firing into the canyon till there wasn't anybody left to shoot.
Abe ve diğerleri etrafımda Apache'ler gibi çığlık atarak, kanyonda hepsini yere serene kadar ateş ettiler.
All right, John Screaming Eagle.
Tamam, John Çığlık Atan Kartal.
A screaming wild man with nothing to back him up because his proof is scattered over a mountain disappeared in an airport, or it's all part of delirium tremens of a dipso senator.
Çünkü bütün kanıtları, dağın birine saçılmış şeylerden... havalanın tekinde kaybolmuş birinden, ya da hezeyan krizleri geçiren ayyaş bir senatörden ibaret.
All those Pinky Benson fans screaming, yelling, crying...
Bütün o Pinky Benson hayranları çığlık çığlığa, ağlaya sızlaya...
There's people all overthe streets already, running around, screaming.
Zaten sokaklar koşuşan, çığlık atan insanlarla dolu.
We stayed up all night screaming at the top of our lungs.
Bütün gece avazımız çıktığı kadar bağırmıştık.
Buster say the first day you could hear Willie screaming in pain all over the camp.
İlk gün Willie'nin çığlıkları bütün kampı çınlatmış. bütün kampı...
I fought wildly to keep the creature off me... and all the time screaming with fear... asking forgiveness!
Yaratıkları uzak tutmak için vahşice dövüştüm... ve aynı zamanda korkuyla çığlık atıyordum... bağışlanma istiyordum!
And all the witnesses say that they were chasing one another, like children, laughing and screaming.
Ayrıca bütün şahitlerin söylediğine göre boyacılar içeride birbirlerini kovalayıp gülüyorlar ve haykırıyorlarmış.
It's because right now nobody want to hear a scream... and because the people... on top want to keep the others from hearing it, for fear that they'd all... start screaming together!
Çünkü şu anda kimse bir çığlık duymak istemiyor ve tepedeki insanlar diğerlerinin duymasını engellemek istiyorlar. Çünkü onlar da hep birlikte haykırmaya başlamaktan korkuyorlar!
What's all the screaming about?
Ne diye bağrışıyorsunuz böyle?
I dreamt this enormous... starched, white-tile building suddenly erupted like a volcano... and all the patients, doctors, nurses, attendants, orderlies... the whole line-staff, food-service people, the aged, the lame... and you, right in the middle... were stampeding in one hideous, screaming, suicidal mass into the sea.
Beyaz fayanslarla kaplı bu dev yapının bir yanardağ gibi patladığını gördüm. Ve bütün hastalar, doktorlar, hemşireler, hasta bakıcılar hizmetliler, yemekhanedekiler, sakatlar, yaşlılar ve sen en önlerindeydin. İntihar naraları arasında kendinizi dev dalgalara bırakıyordunuz.
A tiny apartment, three kids... screaming all the time.
Küçük bir daire ve bütün gün bağırışan üç çocuk.
They could hear you screaming all over California.
Çığlıklarını bütün California duymuştur.
If I sit downstairs, I can hear them screaming... screaming and crying, and then I get all nervous.
Aşağı katta oturursam, onların çığlıklarını duyabiliyorum... Çığlıklarını ve ağlamalarını, ve sinirlerim bozuluyor.
She was all the time screaming, even talking to the radio.
Sürekli bağırıyordu, hatta radyoyla konuşuyordu.
She's wonderful, she's talking to all the people but then... suddenly the captain's voice comes crackling through that loudspeaker... and it's Eichmann, and he's screaming :
Olağanüstü güzel, hepimizle konuşuyor ama... birden hoparlörlerden pilotun sesi yükseliyor. Pilot da Eichmann. Bağırıyor...
Half the population... got the screaming jeebies just because they couldn't see... how silly it all would have looked.
Nüfusun yarısı... sırf bunların ne kadar saçma olduklarını görmediklerinden... çığlık atıyorladı.
And then I heard all those people screaming!
Ardından tüm bu insanların çığlıklarını duydum.
Don't you hear that horrible screaming all round you?
Etrafındaki şu korkunç çığlığı duymuyor musun?
Oh, the humanity, and all the passengers screaming around here!
İnsanlık için korkunç bir facia... Tüm yolcular çığlıklar içinde!
Sounded like a real bloodbath... people hollering and screaming all over the place.
Her yer kan gölüne dönmüş, her yerde insanlar bağrışıyormuş.
"They'll all look at you screaming, that's it."
"Hepsi çığlığına bakar, işte bu."
How can I, when the television's screaming all the time?
Nasıl! Televizyon sürekli açıkken nasıl yapabilirim?
What was all that screaming about?
Çığlıklar ne içindi?
All we know is that he ran home screaming.
Tek bildiğimiz çığlık atarak eve koştuğu.
Broken arm, fractured pelvis screaming her lungs out at everybody, reporters all over the place.
Kolu kırık, leğen kemiği çatlak herkese avaz avaz bağırıyor, her yer gazeteci kaynıyor.
And putting up with screaming kids all day isn't?
Bütün gün çığlık atan çocuklara katlanmak öyle değil mi peki?
Cut out all that screaming. It's the middle of the night!
Gece gece bağırmayı kes!
Sometimes we hear them screaming all night long!
Bazen gece boyunca onlardan çığlık sesleri duyuyoruz!
All of a sudden, she starts screaming,'Oh, God.'
Birden "Oh Tanrım!" diye çığlık atıyor.
- Well instead of screaming and getting all nuts you say, "Okay, I'm gonna make up my mind that I fall into a magic world."
Pekala, bağırıp çağırmak veya kafayı yemek yerine... şöyle diyorsun : "Şimdi zihnimi toparlıyorum ve... sanki sihirli bir aleme düşüyorum"
All those kids were yelling and screaming and freaking out.
Bütün o çıldırmış çocuklar bağırıp çığlık atıyorlardı.
the yelling and screaming. "All out, everybody out!"
"Herkes dışarı, herkes dışarı!"
My parents wouldn't understand all the screaming and moaning coming from my bedroom.
Ailem yatak odamdan gelen tüm o bağırma ve inlemeleri anlamayacaktır.
You're the one who was screaming... all over local TV for me.
Bütün kanallarda... bana haykıran sendin.
And you see this, you tear it off like that and you come out screaming, all right?
Bunu görüyor musun, bu şekilde Yırtacaksın ve bağırarak geleceksin, tamam mı?
He was up screaming all night.
Bütün geceyi çığlık atarak geçirdi.
screaming 1141
screaming continues 34
all set 422
all stars 18
all sorts of things 27
all scream 16
all sorts 34
all ships 23
all summer 24
all stop 47
screaming continues 34
all set 422
all stars 18
all sorts of things 27
all scream 16
all sorts 34
all ships 23
all summer 24
all stop 47