All sorts of things traducir turco
507 traducción paralela
And there are all sorts of things in it, like this gas mask which protects me from obnoxious gases, funnels to catch gas bubbles with.
Ve içinde bir sürü başka şey de var ; mesela bu gaz maskesi gibi. Bu beni kötü gazlardan koruyor.
Or else all sorts of things Could happen Yes, there's just one answer... - no
Yoksa her türlü olay gelebilir başına evet, tek bir yanıt var, hayırdır işte o da.
I could teach you all sorts of things.
Sana pek çok şey öğretebilirim.
Darling, I can understand you imagining all sorts of things but not a man coming up through the floor.
Hayatım, her türlü hayali görmeni anlarım ama odanın altından bir adam çıkması olmaz.
But Ted knows about all sorts of things gangsters and burglars and everything.
Benim hoşuma gidiyor, ama Ted her şeyi biliyor. Haydutlar, soyguncular, onun gibi şeyler.
They think all sorts of things.
Her türlü şey gelir akıllarına.
She's told me all sorts of things about the desert people there.
Oradaki çöl halkı hakkında türlü şeylerden bahsetti.
When you're away, I think of all sorts of things.
Sen uzaktayken her türlü şeyi düşünüyorum.
Well, I thought if I did that, that we could buy some new equipment and all sorts of things, and then Payne Air would be a big airline, and everybody'd make a lot of money, and then no one would have to wait until 1954 to get married.
Düşündüm ki eğer bunu yaparsam daha iyi cihazlar satın alabiliriz o zaman Payne Havayolları, daha büyük bir havayolu olur ve herkesin çok parası olur, böylece hiç kimse evlenmek için 1954 yıIına kadar beklemek zorunda kalmaz.
Acted out all sorts of things.
Her şeyin yerine geçerdim.
The dark has a life of its own, and all sorts of things come alive.
- Karanlığın kendine özgü bir yaşamı vardır, ve her türlü şey canlanır
Might have found out... All sorts of things.
Terorist veya bunun gibi şeyler olabilirdi.
- I have all sorts of things to discuss with you, - and they can't wait.
Seninle konuşmak istediğim şeyler var ve bekleyemem.
But in Mr Edwards'organisation, we all do all sorts of things
Ama bay Edwards'ın emrinde çalışan herkes, her işle ilgilenir.
As I sat in the corner, I thought of all sorts of things.
Kafamda bin bir düşünceyle bir köşede oturuyordum.
People tell me all sorts of things, I don't listen.
Bana bir sürü şey söyleniyor. Dinlemiyorum.
There are all sorts of things to take into account... before we can even think of experimenting on humans.
İnsanlar üstünde testler yapmadan önce her şeyi göz önüne almamız gerekli.
Of course there is. There are all sorts of things.
Elbette var hayatım.
We talked about all sorts of things.
Her şey hakkında konuştuk.
My life used to be full of all sorts of things.
Hayatımda her türlü şey vardı.
You know, I think we're two very stupid people imagining all sorts of things that don't exist.
Biliyorsun, sanırım biz ikimiz çok aptalız, olmayan her türden şeyi hayalliyoruz.
All sorts of things! Honey, it ain't my birthday.
- Tatlım, doğum günüm değil ki.
In a hotel, one must tolerate all sorts of things.
Üstelik bunu sürekli yapıyor.
- At his age he can afford it. - At my age I can afford to do all sorts of things, my sweet.
- Bu yaşta istediğiniz her şeyi kolayca yapabilirsiniz tatlım.
All sorts of things.
Her tür şey.
I know all sorts of things about you.
Hakkınızdaki bilgilerin hepsini biliyorum.
And they were talking about all sorts of things about Miss Wright and cousin Joe getting married and how Miss Dobie was jealous.
Konuştukları da Bayan Wright ve Kuzen Joe'nun evlenmesi ile ilgiliymiş Bayan Dobie kıskanıyormuş...
All sorts of things were said, the substance of which could be summed up a single word :
Tüm söylenenler... ve hakikat tek bir cümlenin etrafında birleşiyorlar.
In my movie I have all sorts of things happen.
Benim filmlerimde olmayan şey yoktur.
I can manipulate all sorts of things.
Bunların hepsini yapabilirim.
- She'll have an appetite for all sorts of things.
İştahı da yerine gelecektir. Doğru.
At court they offer you all sorts of things, home, manor houses, coats of arms.
Sarayda insana çok hediye verirler : Evler, konaklar, armalı cüppeler.
I imagine the girls in the photos doing all sorts of things... rejecting me... or seducing me... and I also imagine... killing them.
Fotoğraflardaki kadınların her türlü şeyi yaptıklarını hayal ediyorum. Beni reddediyorlar. Ya da baştan çıkarıyorlar.
Looks like you've been running into all sorts of things lately.
Son zamanlarda her türlü şeyle uğraşır gibi görünüyorsun.
- All sorts of things
- Her tür eşya.
I hear all sorts of things from school and I must say that it hurts
Okuldan sürekli bu tür şeyler işitiyorum ve rencide olduğumu belirtmeliyim.
All sorts of things.
Birçok şey.
All sorts of things might happen.
Her türlü şey olabilir.
They seem to see in her all sorts of things.
Onda her çeşit şey görüyorlar gibi gözüküyor.
Makes one think of... all sorts of things.
her şeyi düşünmeme yol açıyor.
I drum with my fingers... pace up and down the room, talk about all sorts of irrelevent things.
Parmaklarımla tempo tutarım, odada bir aşağı bir yukarı yürürüm.
Tarzan says it's full of wild animals and all sorts of mysterious things.
Tarzan oranın vahşi hayvanlarla ve türlü gizemli şeylerle dolu olduğunu söylüyor.
People are put into prison ships because they murder, forge and rob, and do all sorts of bad things.
İnsanlar, cinayet, sahtekârlık, hırsızlık ve daha bir sürü kötü şey yaptıkları için... mahkûm gemilerine koyulur.
He used a field telephone all the time he was working... explaining what he was doing and all sorts of other things.
Neler yaptığını ve diğer şeyleri açıklarken yanında her zaman bir sahra telefonu bulunduruyordu.
I think you say all sorts of witty things.
Bence çok esprili konuşuyorsun.
I have to pry into all sorts of personal things.
Her türlü kişisel şeyi gözlemlemek zorundaydım.
The police have all sorts of ways of checking things, like the tire marks...
Polisin her şeyi gözden geçirecek pek çok olanakları var, teker izleri gibi...
I sat there all the rest of the afternoon remembering... and all sorts of nice things came back.
Tüm güzel şeylerin geri geleceğini anımsayarak öğleden sonra orada oturdum.
Now, when we authorise a coat of arms, it can include all sorts of funny things.
Bir hanedan armasını onayladığımızda birçok acaip şeyler içerebilir.
with lots of wild slogging and boundaries and all sorts of rubbishy things.
Bunlar dün 2 eksik oyuncuyla, hayal kırıcı bir hızla, sadece 21 sette bir sürü güçlü vuruş ve sınır ve her türlü saçma sapan şey işte.
I'm sure I shall find out all sorts of fascinating things about the case that I never knew before.
Davayla ilgili, hiç duymadığım çok şey olduğundan eminim.
all sorts 34
all set 422
all stars 18
all screaming 68
all scream 16
all ships 23
all summer 24
all stop 47
all systems go 42
all stations 41
all set 422
all stars 18
all screaming 68
all scream 16
all ships 23
all summer 24
all stop 47
all systems go 42
all stations 41