English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And at this point

And at this point traducir turco

783 traducción paralela
You know that Charly has made a transference... and at this point, is completely dependant upon you.
Biliyorsunuz ki, Charly'ye bir aktarım yapıldı ve bu noktada tamamen size bağımlı.
And if extreme measures are necessary... And at this point I think they may be.
Ve eğer aşırı önlemler almak zorunda kalırsak... ki bu noktada sanırım gerekli olacak.
I am saying that this is about our future, and I'm not saying that you have to choose between us, but at some point, you're gonna have to choose between us.
Söz konusunun bizim geleceğimiz olduğundan bahsediyorum... İkimizden birini seç demiyorum ama bir noktada aramızda seçim yapmak zorunda kalacaksın.
We don't have the option of ignoring it, and, at some point, we need to clear up this misunderstanding.
Reddetme gibi bir seçeneğimiz yok. Ve bir noktada bu yanlış anlaşılmayı düzeltmemiz gerekiyor.
Why don't we wait and discuss this point at the proper time?
Bunu daha sonra, uygun bir zamanda tartışsak olmaz mı?
If you will excuse me, Counselor, I find that it is now 4 : 30, and I would like to call a recess at this point.
İzin verirseniz, Avukat, görüyorum ki, saat 16 : 30 olmuş, ve ben bu noktada ara vermek istiyorum.
Only this morning, at the staff meeting, Jim made the point that... although we have to keep The Chronicle vital and exciting and commercial... perhaps we ought to do a little more interpretation of the news... give our readers a little more to think about.
Daha bu sabah, personel toplantısında Jim bir konuya değindi. The Chronicle'ın canlı, heyecan verici ve ticari olmasını sağlamakla birlikte... haberlere belki biraz daha yorum getirmemiz, okurları... düşünmeye sevk etmemiz gerektiğine değindi.
It was at this point that Mr. Thornhill succeeded in escaping from his would-be assassins, and when they gave chase he, naturally, had to drive as best he could under the circumstances.
İşte tam o sırada Bay Thornhill, o katillerden... kaçmayı başarmış, adamlar peşine düşünce de... doğal olarak o halde araba kullanmak zorunda kalmış.
It is therefore even at this early point that an attempt at mass evacuation might fail, because it's not known how many women would refuse to leave their husband and their home to journey with restricted possessions to an unknown town,
O yüzden, bu erken safhada bile... toplu bir tahliye girişimi başarısız olabilir. Çünkü, kaç kadının kocaları ile evlerini bırakıp... sınırlı miktarda eşya ile bilmedikleri bir şehirde... tanımadıkları kişilerin yanında konaklamak üzere... seyahat etmeyi reddedeceği bilinmemektedir.
Dr Van Gelder was down on his hands and knees sobbing at this point.
Bravo. Dr. Van Gelder'in bu noktaya geldiğinde diz çöküp ağladığını biliyor muydun?
So, at this point there is no really authentic way for us to say who or what to look for and guard yourself against.
Bu noktada halkın nasıl bir tehdit altında olduğunu, kime ya da neye karşı, ne şekilde korunması gerektiğini saptamak, oldukça zor görünüyor.
- I am constrained to point out, that since minds are evidently being influenced, we cannot know at this moment whether our own memories are completely accurate and true.
- Bunu belirtmekte zorlanıyorum, aklımız etki altında kaldığı için, kendi hafızamız doğru ve gerçek mi onu bilemiyoruz.
was logical, and if we should make the jump and leave for the Eastern front. What was this final point? The final point was wearing a German uniform, something neither our education nor, at a certain point,
Prag yakınlarında bir süredir ileri anti-tank dersleri aldığımız Yanovitz'den daha yeni dönmüştük ve Mareşal Pétain'in orada olduğunu bildiğimizden ulaştığımız son noktanın uygun olup olmadığını ve sıçrama yapıp Doğu cephesine hareket edip etmeyeceğimiz konusunda ona çok hassas bir soru sormak istiyorduk.
Can I butt in at this point and say this is in fact the very first time I've appeared on television.
Colin. Televizyona ilk kez çıkıyorum diyebilir miyim?
It's a very good one, and we can't afford to get anything better at this point.
Makina çok kaliteli. Bu kadar iyi durumda başka bir makina bulamayız.
A country with this economic power and those kinds of ideals still at this point can't feed 11 million people, according to a government survey
Böylesine ekonomik güce ve ideallere sahip bir ülke hala bu noktada hükümetin araştırmalarına göre 11 milyon insanı doyuramıyor
I'd hate to lead them into a real brannigan at this point. But they're better than I expected and, well, we'll play it by ear.
Sizi istemeyerek ateşe gönderiyorum, ancak siz tahmin ettiğimden daha iyi çıktığınız için, bir şeyler yaratacağız.
At this point I want to ask you to remember and reenact, in all its aspects, the purpose of the assault in South Braintree.
Bu noktada sizden sadece Güney Braintree'deki saldırının amacı dahil her şeyi düşünmenizi istiyorum...
It's not doing the same act or the same type of act... but playing that number and at that point in the number doing this.
Sürekli aynı şeyi, aynı şekilde yapmak değil... aynı şarkıyı çalarken, aynı noktada hep aynı şeyi yapmak.
At one point, I suddenly wondered how high up this thing goes and her paranoia finally got to me.
Bir noktadan sonra birden bire bu işin ne kadar yukarılara dayandığını merak ettim ve sonunda onun paranoyası bana da geçti.
At this point, confessions are made and those who have sinned are purged.
Bu noktada, itiraflar yapılır ve günah işlemiş olanlar arındırılır.
Our primary responsibility at this point in time is the Christian reinterment of the remains and to regain the control over this institution that our warden relinquished.
Birinci görevimiz... cesetlerden kalanları... hristiyan adetlerine göre tekrar gömüp... buradaki müdürümüzün elindeki kaçırdığı... kontrolü tekrar ele geçirmektir.
So, at a certain point - It may have taken an hour to get there, an hour and a half... I suddenly grabbed this teddy bear and threw it in the air... at which 140 or 130 people suddenly exploded.
Bir ya da bir buçuk saat kadar bir süre geçmişti, bir anda oyuncak ayıyı yakaladım ve havaya fırlattım birden 140 veya 130 kişi havaya uçtular.
And then at one point, people were dancing... and I was dancing with a girl... and suddenly our hands began vibrating near each other... like this - vibrating, vibrating.
Bir an geldi, insanlar dans ediyorlardı ben de bir kızla dans ediyordum ve birden ellerimiz birbirimizin yanında titremeye başladı şu şekilde, titreyip duruyordu.
You and this broad were practically engaged at one point.
Sen ve o karı bir yerlerde bir şekilde kenetlenmiştiniz.
But at this point, both Sears and K-Mart stores won't handle the album.
Ama bu noktada, Sears ve K-Mart marketlerinde... albüm satılmayacak.
And you know, at this point...
Biliyorsun, bu noktada...
And at this point, we are inside the camp.
Ve bu noktada, kampın içindeyiz.
And it was at this point that something quite singular took place.
Tam bu noktada oldukça tuhaf bir şey vuku bulmuş.
I want to emphasise at this point that this was, in effect, the mystery, the main knot to unravel both in religion and Hegelian philosophy.
Yürürlükte olan bu noktayı vurgulamak istiyorum gizem, ana düğüm, hem din.. ... hemde Hegel felsefesine göre çözülmelidir.
Gentlemen the brothers and I can't make any promises at this point.
Beyler kardeşlerim ve ben bu noktada bir söz veremiyoruz.
I sent two rookies down here on a case like this and at some point, they both went to the....
Bu gibi durumlarda hep yeni memur gönderirim.. ... bu esnada görevli oldukları halde...
I have only one thing on my mind at this point in my life, and that is to get out of this moth-eaten town.
Hayatımın bu noktasında aklımda tek bir şey var. O da bu örümcek bağlamış kasabadan kurtulmak Doktor Cazibe.
Anything negative at this point and the project becomes another British "almost happened."
Şu anki tek olumsuz şey projenin İngilizlerin şu meşhur "neredeyse bitti" haline dönme ihtimali.
The point is that now the Russians have made peace with the Kaiser, at this very moment, over three quarters of a million Germans are leaving the Russian front and coming over here with the express purpose of using my nipples for target practice.
Asıl mesele şu : Artık Ruslar Kayzer ile barış ilan ettiler, ve tam şu anda, bir milyon Almanın dörtte üçünden fazlası Rus cephesinden ayrılıp meme başlarımı atış taliminde kullanmak maksadıyla buraya intikal etmekteler.
Um, ladies and gentlemen, we were going to be doing a sketch for you at this point.
Bayanlar baylar sizlere bir skeç sunacaktık.
I had the only window at this point, and I looked out, and doggone if the moon wasn't visible in the daylight... right straight out the top of the window.
O an sadece benim önümde pencere vardı,... dışarıya acaba Ay gün ışığında gözüküyor mu diye baktım. Tam pencerenin üzerinde duruyordu.
"Do you really know where you are at this point in time and space... and in reality and in existence?"
"Şu an gerçekten uzay-zamanda, gerçeklikte ve varoluşta hangi noktada olduğunu biliyor musun?"
When you point your finger at some guy... and you say this is the guy that could do the job... ain't the flashbulbs going?
Flaşları asıl patlatan iş,.. .. parmağınla bir adamı işaret edip.....'işte bu adamımızdır'dediğin iş değil midir?
But at some point, you have to let this love shit go, and you have to think about respect.
Ama bir noktada bu aşk saçmalığına bir son vermeli ve saygıyı düşünmelisin.
Why, we grow rusty and you catch us at the very point of decadence... this time tomorrow we might have forgotten everything we ever knew.
Çünkü, biz paslanmaya başladık ve siz bizi tam da gözden düştüğümüz anda yakaladınız. Yarın bu saatte şimdiye kadar bildiğimiz herşeyi unutmuş olabiliriz.
- and we're about at this point now, sir.
Çok iyi.
At this point, I'll use all of the energy that I can produce, and blow you and the rest of the earth away!
Öyleyse üretebildiğim tüm enerjiyi kullanarak ve Dünya'yı atomlarına ayıracağım!
Look, Al, we all appreciate the fact that you're insane and that you need a relaxing hobby, but maybe this gardening thing is just a little too challenging at this point in your life.
Al, deli olmanı ve rahatlatıcı bir hobiye ihtiyaç duymanı hepimiz anlıyoruz. Ama bu bahçe olayı hayatının bu aşamasında senin için çok zor olabilir.
And if we are at that point in this country where we kill something because at the moment it's worth more dead than alive well take a look around.
Bu ülke bu noktaya geldiyse, bir şeyi sırf o anda ölüsü dirisinden çok para ediyor diye öldürüyorsak, etrafınıza bir bakın.
When the safety's off, point this at the target pull the trigger and they'll fall down.
Emniyet açıkken silahı hedefe doğrult... tetiği çek, o zaman yere düşerler.
About the best we can hope for at this point, is to somehow diminish... Charles'homicidal and... cannibalistic impulses.
Bu noktada umabileceğimizin en iyisi, Charles'ın cinayet... ve yamyamlık dürtülerinin bir şekilde azaltılabilmesi.
It is at this point that climbing plant outside almost it reaches the seal and Monsieur Hardman is, I think, a little overconfident about the latches.
Sarmaşıklar neredeyse içeri girecek Mösyö Hardman burayı açıp bakmış gibi sanki.
Vince Coleman on first dancing back and forth trying to distract Hirscheiser, he's having enough trouble concentrating on his pitches at this point.
Coleman, Hirscheiser'in dikkatini dağıtmaya çalışıyor. Şu ana kadar atıcılarının dikkatini dağıtmakta çok başarılı oldu.
Now, at this point you called Lieutenant Colonel Markinson... and Lieutenant Kendrick into your office.
Şimdi, bu noktada Yarbay Markinson ile Teğmen Kendrick'i ofisinize çağırdınız.
I think the point that I'm trying to make, and I think ought to be made, is that the real... at least to me - I say this elsewhere in the book - what seems to me a very, in a sense, terrifying aspect of our society and other societies
Katillerinin temel öğretilerini benimsemek soykırım kurbanlarının anısına saygısızlıktır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]