English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And my life

And my life traducir turco

13,910 traducción paralela
And before I risk my career and my life, I'd like to know a little bit more about the woman I'm trusting.
Kariyerimi ve hayatımı riske atmadan önce de güvendiğim kadın hakkında bazı şeyler bilmek isterim.
When I was growing up, you and Mom had no idea what was going on in my life.
Ben büyürken, senin ve annemim hayatımda neler olduğu hakkında hiç bir fikrin yoktu
You ruined my life and my family's life.
Benim ve ailemin hayatını mahvettin.
And I spent most of my life trying to figure out why it happened.
ve hayatımın çoğu... niye olduğunu araştırmakla geçti.
I'm taking some time and considering, as I turn 60, whether I can stand to spend the rest of my life sexless and alone.
60'a merdiven dayamışken, geri kalan hayatımı sekssiz ve yalnız geçirebilir miyim diye düşünüyorum.
We would have two years of passion at best, and then, what, he would get Alzheimer's disease or prostate cancer and there I am draining his catheter for the rest of my life, and this is a man I don't even know.
Muhtemelen en fazla iki tutkulu yılımız olur sonra o Alzheimer olur ya da prostat kanseri ve ben orada hayatımın sonuna kadar sondasını değiştiriyor olurum ve bu hiç tanımadığım bir adam.
She's smart, she's resourceful, and I trust her with my life.
Zeki, becerikli ve hayatımı emanet edebileceğim biri.
Literally, all you had to do was wait two minutes, and I would've had the greatest night of my life.
Kelimenin tam anlamıyla tüm yapman gereken orada 2 dakika beklemekti ve benim burada hayatımın en güzel gecesini yaşamama izin vermekti.
I had a life-changing experience today, you know, being daddy to my nieces, and, um...
Bugün hayatımı değiştiren bir deneyim yaşadım. Yeğenlerime babalık ederek.
When Whitney came back into my life, it was like the sky opened up and I had my very own ray of sunshine just... beaming down on me.
Whitney hayatıma geri geldiğinde sanki gök açıldı ve kendime özel bir güneş ışığım oldu.
I've been eating Bugles my whole life and I still don't even know if I like them.
Hayatım boyunca Bugles * yiyorum ama... Hala seviyor muyum bilmiyorum.
What have I done with my life besides get not one but two strains of HPV and gain and lose a total of 33 pounds?
15 kilo alıp vermekten, Bir değil, iki kere insan papillom virüsü kapmaktan başka, ne yaptım ki hayatımda?
It's some weird space-age tech that I know nothing about and have never seen before in my life.
Daha önce hayatımda hiç karşılaşmadığım ve hakkında hiçbir şey bilmediğim garip bir uzay zaman teknolojisine sahip.
You don't know about me, you don't know about my life but in the Shadow World, no training and no plan gets you killed.
Beni bilmiyorsun, hayatımı bilmiyorsun. Ama Gölgeler Dünyası'nda antrenman ve planın yoksa ölürsün.
My father tried to do the right thing and leave the Circle and it cost him his life.
- Baban da mı Çember'deydi? Babam doğru şeyi yapmaya çalışıyordu. Çember'den ayrıldı o da canına mal oldu.
I went to, um, musical theater camp in Ottawa, and it, honestly, changed my life.
Ottawa'da müzikal tiyatro kampına gitmiştim ve gerçekten hayatım değişti.
And just because, like, you're okay with, like, fucking up your life, doesn't mean you can just come in and fuck up my life!
Sen hayatını sikmekten memnunsun diye bu gelip de benim hayatımı sikebileceğin anlamına gelmiyor.
Meeting Clarissa was one of the great moments of my life, and meeting you was another.
Clarissa'yla tanışmak hayatımın en iyi anlarından biriydi, seninle tanışmak da.
But Why should I spend my life with someone who afleI 40 years will look into my eyes and say...
Ama neden 40 yıl boyunca ona baktığım için teşekkür edecek bir adamla ömrümü geçirmeliyim?
And that super useful information just wasted 40 minutes of my life.
Bu acayip yararlı bilgi yüzünden hayatımın 40 dakikasını heba ettim.
Milhouse, I'd be lying if I said riding in a go-cart with Bart Simpson wasn't the highlight of my life, but you're my son and I love you.
Milhouse, Bart Simpson ile go-kart yapmamın, hayatımın en iyi anı olmadığını söylersem, yalan söylemiş olurum. Ama sen benim oğlumsun ve seni seviyorum.
And by the way... I like the way my life is going, too.
Bu arada ben de hayatımdan memnunum.
Oh, Marge, it's so great to combine the two loves of my life : goofing off and you.
Marge, bu çok güzel. Hayatımın iki aşkını da bir arada yaşıyorum : Kaytarma ve sen!
I'm afraid that they're gonna lock him up, and I've just never been as... so scared in my life.
Kilit altında tutacaklarından korkuyorum. Hiç bu kadar... Hiç böyle korkmadım ömrümde.
Life isn't a straight shot, my friends. It's full of hills and valleys.
Hayat dümdüz bir yol değildir, dostlar dağlardan ve vadilerden oluşur.
And then I was introduced to a woman who saved my life.
Sonrasında hayatımı kurtaran bir kadınla tanıştırıldım.
And before long, my mind turned fully to re-animation and bringing those sorry lumps of flesh to renewed life.
Çok geçmeden zihmini tamamen reanimasyon ve o değersiz et yığınlarına yenilenmiş bir hayat verme düşünceleri doldurmaya başladı.
I have done things in my life for reasons that seemed right and even moral in their violent immorality.
Aşırı ahlaksız yönlerinin içinde doğru ve hatta ahlaki görünen nedenlerden ötürü birçok şey yaptım hayatta.
At this point in my life, I think marriage is best done quietly, with dignity and with less cake.
Hayatımın bu dönemlerini bana göre en iyi sesiz nezih ve pastasız geçirebilirim.
I've lived my whole life trying to tell the truth, and I've been lying every day.
Hayatım boyunca gerçekleri söyledim şimdi her gün yalan söylüyorum.
And I have to be extremely careful about who I bring into my life.
Ve hayatıma kimi aldığım konusunda aşırı derecede dikkatli olmalıyım.
You done got me arrested and fucked up my sex life!
Beni tutuklattırdın ve seks hayatımın içine ettin!
He saved my life, and I never would have survived without him.
O hayatımı kurtardı ve o olmasa asla hayatta kalamazdım.
- Well, I've been coming here my whole life and I haven't seen you either.
Tüm hayatım boyunca buradaydım ve bende seni görmedim.
Okay, I was living a regular prison life in my regular prison bunk, and now I'm the one percent.
Tamam, eskiden normal ranzamda, normal mahkum hayatını yaşıyordum ve şimdi yüzde birlik kısımdayım.
Come near me in life, old man, and I will take your hair and wear it on my belt.
Gerçek hayatta yanıma gel de ihtiyar saçını söküp kemerime takayım.
And I don't have my whole life ahead of me if I have a baby?
Çocuğum olursa önümde koca bir hayat olmayacak mı?
She bled for the empire and she saved my life.
İmparatorluk için kan akıttı ve hayatımı kurtardı.
My life is in Rewari... and I'm here just for her.
Benim hayatım Rewari'de. Ve sadece onun için buradayım.
I left Clissold's and put it out of my mind, and got on with my life and I met Felix.
Clissold Fashions'dan ayrılıp hayatıma devam ettim, sonra da Felix'le tanıştım.
What is this, and how can I make the rest of my life about it?
Bu nedir? Ve hayatımın geri kalanını nasıl bundan ibaret kılabilirim?
And I would gladly give up my own life.
Kendi canımı da seve seve veririm.
And I'm reading and... it starts explaining my life to me.
Okuyorum ve kitap bana hayatı izah etmeye başlıyor.
My mom wanted to be a singer more than anything in her life. But she had me when she was 18, and you know what? She gave up.
Annemin hayattaki tek ideali şarkıcı olmakmış ama 18 yaşında beni doğurunca bırakmış.
It's the most amazing opportunity I've had in my life, and maybe the most amazing one i ever will have, but I just think my priorities are a little bit... slow down for a second, kid.
Hayatımda karşıma çıkan en harika fırsat, belki de görüp göreceğim en harika fırsat olacak ama önceliklerim biraz... Ağır ol bakalım ufaklık.
I can't let this damn coincidence ruin my life with Alex and Sonia.
Bu kahrolası tesadüfün Alex ve Sonia ile olan hayatımı mahvetmesine izin veremem. Veremem.
The planetarium was crowded, and you held my hand for dear life, or maybe it was the other way around.
Rasathane kalabalıktı ve güvende hissetmek için elimi tutmuştun,... veya belki de tam tersiydi.
I feel like someone turned up the volume on my life and I can't hear myself think, and everything feels so good, but it's all happening all at once.
Sanki birisi hayatımın sesini açmış da konuşurken kendimi duyamıyor gibiyim ve her şey çok güzel ama bunlar bir kere olur.
And yet, as he is my sire, my life and the lives of the Strix are tied to his.
Ama, o benim efendim, benim hayatım ve Strix'tekilerin hayatı buna bağlı.
And I wanna spend the rest of my life with you.
Ve hayatımın geri kalanını seninle geçirmek istiyorum.
"And I would bet my life that he would never do something like this."
"Ve hayatımın üstüne bahse girerim ki Caleb asla böyle bir şey yapmaz." dedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]