Life and death traducir turco
2,090 traducción paralela
- At the very heart of the Old Religion lies the magic of life and death itself.
- Eski Dinin temelinde yaşam ve ölümün kendi büyüleri yatar.
Those who hold dominion over life and death.
-... yaşam ve ölüme hükmü geçenleri bulmalısın.
The high priests have the power to mirror life and death.
Yüksek rahipler, yaşam ve ölüm yansıtması gücüne sahiptirler.
You've mastered the power of life and death itself.
Yaşam ve ölümün kendi gücüne hâkim oldun.
But it's not always life and death for Australia's parrots.
Avustralyalı papağanlar için hayat hep ölüm kalım meselesi değil ama.
God... the best of life and death and give us reason, God
- Ya Allah! Hayatın hayırlısını, ölümün hayırlısını istiyoruz. Bizi dinimizde sabit kıl, mizanda sevaplarımızın ağır gelmesini nasip eyle.
The dramatic circumstances of her life and death fascinated later generations.
Ferrari, Tartaglia'nın çalışmasıyla uğraştıkça bu çözümü daha karmaşık denklemler olan kuartik denklemlerde de kullanabileceğini fark etti.
Life and death are one.
- Ölüm ve yaşam birdir.
My journeys to Buenos Aires turned to be in vain, and the thin line between life and death along which Diego moved had become his only route.
Buenos Aires'e olan seyahatlerim boşunaydı ve Diego'nun tek yolu, ölümle yaşam arasında gidip geldiği o ince çizgi olmuştu.
My testimony is not a legend about heroes like Ferenc but about life and death of his beautiful wife Erzsebet.
Benim şahitliğim, Ferenc gibi kahramanların efsanesine değil şahitliğim, onun güzel karısı Erzsebet'in yaşam öyküsünedir.
Because life and death is in your hands.
Çünkü yaşam da ölüm de senin elinde.
Well, let's just say it's- - it's a matter of life and death!
- Şöyle söyleyeyim ki bu - - Bir ölüm kalım meselesi.
I'm signing my life and death guarantee already!
Burada hayatımı tehlikeye atıyorum!
If he forgets, I remind him that I have the power of life and death over him because, you see, any time I wish, I can let them know he works for me.
Unutursa, yaşama veya ölme hakkını elimde tuttuğumu ona hatırlatırım çünkü istediğim zaman, onlara benim için çalıştığını söyleyebilirim.
It's a matter of life and death.
Bu bir ölüm kalım meselesi.
Bound together in life and death, the climbing partners dream of ice and rock.
Buzlara ve kayalara tırmanma hayali kuran dağcı arkadaşlar ölümde de yaşamda da birbirlerine bağlıdırlar.
This is life and death.
Bu bir ölüm kalım meselesi.
Re-constructive time-line of the actual moments when life and death hung in the balance, in the blink of an eye, ordinary townspeople...
Ölüm ve yaşamın birbirine çok yakın olduğu o anlara geri döndüğümüzde ise kasabalılar -
Nine, the number of life and death.
Dokuz, yaşam ve ölümün sayısıdır.
... many insights into the life and death of King Pepi.
... Kral Pepi'nin yaşam ve ölümünün içyüzü.
like life and death and faith. 'and all that bewildering'shit.
Yaşam, ölüm, inanç ve bunun gibi karışık zırvalar.
If it happened that the rumors are true and if for Karolyna you had to choose between life and death...
Söylentiler gerçek olsaydı ve sen Karolyna için yaşam ve ölüm arasında seçim yapmak zorunda kalsaydın...
The Bible is what tells us everything that we need in life and death.
İncil bize hayatta ve ölümde ne gerektiğini anlatan şey.
The province has given themselves the power over life and death.
Eyalet yaşatma ve öldürme hakkının kendinde olduğunu düşünüyor.
Well I'm at the point of life and death... on a multi-billion dollar deal.
Ben şu an yaşamla ölüm arasındaki bir noktadayım karşımda tam bir milyar dolarlık bir anlaşma var.
It is a matter of life and death that we see Harlan now.
Harlan'la görüşmemiz hayat memat meselesi.
Life and death!
Hayat memat.
Apparently, it's a matter of life and death.
Hatta ölüm kalım meselesi.
I'll tell you what's a matter of life and death.
Size ölüm kalım meselesini söyleyeyim.
A story of life and death.
Yaşamın ve ölümün hikâyesini.
There's a place between life and death.
Yaşam ve ölüm arasında bir yer var.
Well, we got the message that you were at the hospital, something about life and death?
Ölüm-kalım meselesiymiş.
Well, we are in a hospital and, as it happens, it's filled with both life and death.
Hastanedeyiz. Gerçekte, konu ölüm kalım dendiğinde önemseniyor.
They see the beautiful ties and communions between life and death... The joyous inseparable unity...
"Bırakın yaşam ve ölümün güzel uyumunu coşkulu ve ayrılmaz bütünlüğünü görsünler."
Okay, look, I mean, I know what you mean, but honestly dude, this is a battle situation where clear and precise communication can mean life or death.
- Tamam bak, ne dediğini anlıyorum ama doğrusu, açık ve net anlaşmanın ölüm kalım meselesi olduğu bir savaş durumundayız.
In Life, and in death, everything is false...
Hayatta ve ölümde her şey boştur...
For most animals, the reality of life is struggling, suffering, and death.
Çoğu hayvan için, hayatın gerçeği mücadele, ızdırap ve ölümdür.
It is in this ram-tam-tam-tam movement, as elegant as death, as powerful as birth, that the basic elements of life are united, and changes in form are the best indicators of how time corrects thoughts and how we all risk speaking nonsense whenever we open our mouths.
O "ram tam tam tam" hareketinde ölüm kadar zarif, doğum kadar güçlü olan hayatın temel unsurları birleşmiştir ve hareketlerin değişmesi, zamanın düşünceleri nasıl da düzelttiğini ve ağzımızı her açtığımızda saçmalama riskimizin ne kadar çok olduğunu anlatır.
With love for life and with contempt for death.
Tüm hayat aşkıyla ölümü hiçe sayarak.
He's a born and bred merciless killer trained not to care about life or death.
O da tam doğuştan, hayatı ya da ölümü takmayan merhametsiz bir katil oldu.
I've had a near-death experience, and when that happens... you can prioritize your life, and you are it, okay?
Ölümün kıyısından geçtim, tüm bunlar olurken de insan kendini düşünüyor, tamam mı?
And in life before death, and not afterwards.
ölümden önce yaşama, sonrasına değil.
And life after death?
Peki ya ölümden sonraki yaşam?
Snapshots from a man's life can be preserved and survive death and decay.
Snapshots'a bir insanın tüm yaşamı sığabilir. Hayatı, ölümü hatta çürüme evresi...
death, divorce, moving--3 of the most stressful events in life, and conor and annie experienced all 3 in a very short time, didn't they?
Ölüm, boşanma, taşınma. Hayatta yaşanacak en acılı üç olay ve Conor'la Annie üçünü de çok kısa bir süre içinde yaşamışlar, değil mi?
There's a man holding on line two, and he says it's a matter of life or death.
İkinci hatta biri var ve bunun ölüm kalım meselesi olduğunu söylüyor.
I'm 49 years old, I'm happy, optimistic, I love life and its little daily pleasures... and I'm scared to death.
Ben 49 yaşındayım, Mutluyum, iyimserim, hayatı ve onun küçük zevlerini seviyorum... Ölmekten çok korkuyorum.
Whereas this... This means "lies at rest", a much more benign expression, and thus it follows that we must choose between life... and death.
Hâlbuki bu, bunun anlamı "hareketsiz yatar", çok daha iyicil bir tabir ve bu yüzden bundan ölümle yaşam arasında seçim sonucu çıkar.
They held the power of life, and death.
Yaşamın ve ölümün gücünü ellerinde tuttular.
There's no reason to be scared of death, cos death's just like, you know, life, but with all the crap bits taken out - like poverty and fascism, and Miley Cyrus.
Ölümden korkmaya neden yok çünkü bilirsin ölüm de aynı tüm saçmalıklar yok edilmiş - faşizmle suçlanmıştır Miley Cyrus.
And learn that death is indeed, required... And as beautiful as life.
Böylece ölümün acı bir son olmadığını ve yaşamak kadar güzel bir şey olduğunu öğrenirler.
and death 58
death 1004
deaths 27
death row 19
death penalty 21
death threats 22
death experience 79
death situation 19
death experiences 28
life is but a dream 17
death 1004
deaths 27
death row 19
death penalty 21
death threats 22
death experience 79
death situation 19
death experiences 28
life is but a dream 17