English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And what

And what traducir turco

190,821 traducción paralela
And what the hell is he doing?
Peki ne yapmaya çalışıyor?
And what you're seeing is its skeleton underneath.
Gördüğünüz de, alttaki iskelettir.
[Mendelow] And what's the tissue thickness on Porites?
Peki Porites'in doku kalınlığı nedir?
This'll work, at least till we get what the plan is and what we're gonna do.
Planımızı, ne yapacağımızı belirleyene kadar burası idare eder.
So, the first criminal investigation against you, when was it and what happened?
Aleyhindeki ilk suç soruşturması ne zamandı ve ne olmuştu?
"To the future or to the past, to a time when thought is free... when truth exists and what is done cannot be undone."
"Geleceğe ya da geçmişe, düşüncenin özgür olduğu, gerçeğin var olduğu ve yapılanın geri çevrilemeyeceği bir zamana."
And what did I do?
- Peki, ben ne yaptım?
And what's my motivation for that?
- Bunu neden yapayım?
And what is it this time?
Bu sefer ne oldu?
I know why you're starving and what you're starving for.
Neye ve neden açlık çektiğini biliyorum.
And what is that?
- O nedir peki?
I need to know what's real and what isn't real.
Neyin gerçek, neyin sahte olduğunu bilmeye ihtiyacım var.
Who are you and what the devil are you doing here?
Sen kimsin ve burada ne kötülük peşindesin?
Months we've been digging'ere and what have we got to show for it?
Aylardır burayı kazıyoruz, elimize ne geçti?
And if it turns out he was, you can keep an eye on him, see what he's going to do next.
Alakası varsa da onu izleyebilir ve daha sonra ne yapacağını görebilirsin.
I'm fighting for you and everyone else not to lose what they've got.
Siz ve herkesin sahip olduklarını kaybetmemesi için sizinle savaşıyorum.
And that's not what you're doing now?
Ve şu an senin yaptığın şey bu değil mi?
Well, then maybe we're not meant to be a team after all, and you know what?
O zaman belki de nihayetinde hiç takım bile olmamalıydık, neden biliyor musun?
Well, I don't know what kind of help you surround yourself with anymore, but... by all means, let's go and collect Kira.
Artık kendini nasıl bir yardım ile kuşattığını bilmiyorum ama elbette gidip Kira'yı alalım.
I made the fair what it is today and I will not be side-lined by Nona Walker.
Bugünki fuarı ben yaptım ve Nona Walker tarafından bir kenara itilmeyeceğim.
And you go, "Well, if it's happening to one of my favorite creatures, what else is it happening to?"
"Bu, en sevdiğim hayvanlardan birine oluyorsa, kim bilir başka nelere oluyordur?" diyorsunuz.
And that's what it looked like then.
O sırada böyle görünüyordu. DENİZ BİYOLOĞU
- And this is a what it looks like now.
- Şimdi de böyle görünüyor.
So, as the animal grows, what you see is the animal is growing over the skeleton and depositing the skeleton underneath it.
Yani hayvanın iskeletinin üzerine doğru, altta kalan iskelete katmanlar ekleyerek büyüdüğünü görürüz.
And so, what we've seen since the early 1980s when this first occurs, we've actually lost an enormous amount of coral, just due to this phenomenon alone.
Bunun ilk görüldüğü 1980'lerden bu yana gördüğümüz şey, sadece bu olgu nedeniyle bile çok fazla mercan kaybetmiş olmamız.
[Ackerman] And you can sit there on the boat with a tablet and you can adjust the settings and you can see what the camera is doing underwater.
Botta bir tabletle oturup, ayarları düzelterek su altındaki kameranın ne yaptığını görebilirsiniz.
I always wanted to know what things were, and I wanted to know the scientific name.
Hep canlıların ne olduğunu ve onların bilimsel isimlerini öğrenmek istedim.
So, I fell in love with catching all of these little critters and coming back and having a bunch of guides to help me figure out what they were.
Küçük yaratıkları yakalayıp, eve döndüğümde kılavuzlara bakarak, onların ne olduğunu anlamaya çalışmaya bayılırdım.
Everyone would be jumping up and taking notice, wondering what the hell is happening.
Herkes ayağa fırlayıp olana dikkat çekerdi ve ne olduğunu merak ederdi.
The reason we built the time-lapse systems was it seemed absurd to have people camped on the beach at multiple locations and having to go down and do what a machine is designed to do.
Çekim sistemini yaratmamızın sebebi, plajda birçok farklı yerde insanların kamp kurup, sonra inip makinenin yapması gerekeni yapmasının saçma görünmesiydi.
And so, I wanted to just show you what our team was able to document.
Ekibimizin topladığı görüntüleri göstermek istiyorum.
This is inevitable, this great transformation, and that's what makes me so optimistic is... all we gotta do is give it a bit of a shove.
Bu büyük değişim kaçınılmaz ve beni bu kadar iyimser yapan da bu. Tek yapmamız gereken, biraz ittirmek.
Otherwise, what is the source of the urine and why?
Yoksa idrarın kaynağı ve sebebi merak uyandırır.
I just know what I'm reading in the newspaper and in the press and... You know.
Sadece gazetede okuduklarımı, basında çıkanları biliyorum.
I had information, what testing this London laboratory is doing, to understand where we are and how much is danger.
Londra laboratuvarında hangi testlerin yapıldığını öğrenip durumumuza ve ne ölçüde tehlikede olduğumuza dair bilgi ediniyordum.
What happens is, he cooperates, and at the end of the day, the judge generally wouldn't incarcerate him, most likely.
İş birliği yaptığı takdirde, sonunda yargıç muhtemelen onu hapse atmayacak.
What to do with my wife and children?
Eşim ve çocuklarım ne olacak?
What everyone is interested in is the evidence he has, both in terms of the documents on his computer and the cell phone that he was using at the time.
Herkesin en çok ilgilendiği şey, onun elindeki deliller, hem bilgisayarındaki belgeler hem de o sırada kullandığı cep telefonundaki bilgiler.
What every single athlete was taking in London, including their sample numbers and collection.
Her birinin Londra'da ne kullandığı, numune numaraları ve alınış tarihleriyle birlikte yazılı.
Yes, well, I mean, you had free will, and look at what you did with it!
Yani evet, özgür iraden vardı ama sen onunla ne yaptın? !
Sometimes, I don't know what people mean when they say things, and that can make me feel alone even when there are other people in the room.
Bazen insanların ne söylediğini anlamıyorum. Bu yüzden, yanımda başkaları da olsa kendimi yalnız hissedebiliyorum.
And all I can do is sit and twiddle, which is what I call my selfstimulatory behavior, when I flick a pencil against a rubber band at a certain frequency and think about all the things that I could never do,
Sadece oturup parmaklarımı çeviriyorum. Buna uyarıcı davranış diyorum. Bir kalemi belli bir sıklıkla lastik banda vurarak asla yapamayacağım şeyleri düşünüyorum.
And, hey, Sam, what you said earlier about having a girlfriend?
- Ve Sam... Sevgili bulma konusuna gelirsek...
You have to guess what people are thinking, and not just people, girls.
İnsanların düşüncelerini tahmin etmelisin. Özellikle de kızların.
Thinking and building is what you do.
Düşünmek ve inşa etmek senin işin.
What if you rig up a pulley system and move yourself across the room in a harness?
Tamam. Bir makara sistemi uydurup kendini bir koşum takımıyla odada gezdirsen?
What if you got a giant slingshot and flung yourself into the wall?
Devasa bir sapan alıp kendini duvara fırlatsan?
What most of you don't know is that for the better part of two years, most of our support staff and all of our soldiers have been zombies.
Son iki yıl için çoğunuzun bilmediği şey ise çalışanlarımızın ve askerlerimizin çoğunun zombi olmasıdır.
This is what he believes, and this is the reason, above all, I love him.
O, buna iman etmiştir. Bu sebeple onu herkesten çok severim.
And I'm just wondering... what happens if we move outside the light of the projector?
Ve düşünmeden edemiyorum yansıtıcının ışığından dışarı çıkarsak tam olarak ne oluyor?
I am what stands between you and them.
Sizinle onlar arasında duran kişiyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]