And when they do traducir turco
1,207 traducción paralela
And when they do it, they're left with a line down the center of their face.
Sonra bunu yaptıklarında yüzlerinin ortasında siyah bir çizgiyle kalırlar.
They might be herbivores, but they will occasionally go for carrion to supplement their diet, and when they do, nothing gets in their way.
Onlar otobur olabilirlerdi fakat ara sıra menülerine leşleri de ekleyeceklerdir. Ve bunu yaptıklarında onları hiçbirşey yollarından alıkoyamaz.
And when they do...
Ve bulduklarında...
And when they do, don't evaluate them.
Ve geldikleri zaman, onları değerlendirme.
The time will come when they will declare war on our kind, and when they do,... I'm gonna have my own private army to protect me.
Türümüze savaş açtıkları zaman, ki bunu yapacaklar, kendi özel ordum beni koruyacak.
And when they do, I wanna make sure that you can call everyone back.
Verdiklerinde, herkesi geri çağırabilmeni sağlama almak istiyorum.
And when they do I don't wanna be within 50 feet of you!
Ve bulduklarında yakınınızda olmak istemiyorum!
And when they do, what are you gonna tell'em? Huh?
Geldiklerinde ne söylemeyi düşünüyorsun?
And when they do, you can clearly see how totally organized they are.
Girdiklerinde de, ne kadar organize olduklarını apaçık görebilirsiniz.
Sooner or later, they'll slip up, and when they do we'll get what we want.
er ya da geç bizi bulacaklar. onlara istediklerini vereceğiz.
And when they do, the NSC will not hesitate to subject you to every procedure in order to recapture your memory.
Ve öğrendikleri zaman Milli Güvenlik,.. ... hafızanı geri getirmek için her türlü prosedürü uygular.
When I see them they invite me to do things and I never go. Yeah?
Aile birliği toplantılarında çağırıyorlar ama hiç gitmiyorum.
And even when they do, you know it's gonna get squashed.
Öğrendiklerinde örtbas edileceğini biliyorsun.
- How'll they know what to do and when?
- Ne yapmaları gerektiğini nasıl bilecekler ve ne zaman yapmalarını?
They do eat reef fish. But they prefer to hunt at night, when the reef fish are sleepy and easier to catch.
Kaya balıkları yerler ama kaya balıklarının uyuduğu ve yakalanmalarının kolay olduğu gece vakti avlanmayı tercih ederler.
They do not see what lies ahead When sun has failed and moon is dead
Göremez ne uzanır önünde... Güneş batıp ay öldüğünde.
When andy just grabs me, and kisses me in this " take you by control like they do in the movies Kind of way.
Andy beni tutup "şu filmlerdeki kontrolü ele alanlar gibi" öpüyor.
People do all kinds of weird and amazing stuff when they are scared.
İnsanlar korkunca bir sürü tuhaf ve şaşırtıcı şey yapar.
And when people get in the state that Davey's in they do really stupid things like go to a mall that's obviously closed to yell at a woman who's obviously not there.
Davey'nin durumundaki insanlar aptalca şeyler yaparlar. Kapalı bir alışveriş merkezine girip orada olmayan bir kadına bağırmak gibi.
But that's what people do when they... Iove each other, is that they yell at each other... and they argue.
Ama insanlar birbirini çok sevdikleri zaman... tüm yaptıkları birbirlerine bağırmaktır... ve de tartışmak.
It began the first week of summer a strange and breathless time, when accident, or fate bring lives together when people are led to do things they've never done before.
Her şey, yazın ilk haftasında başlamıştı. Tuhaf bir zamandı. Bir tesadüf ya da kaderin hayatları bir araya getirdiği... insanların daha önce hiç yapmadığı şeyleri yaptığı bir zamandı.
"When Jesus rises up in heaven with his powerful angels in a tongue of flame and takes vengeance on those who know not God and do not obey the gospel of our Lord Jesus they will suffer eternal pain and ruin far from the presence of the Lord... -... and the glory of his power." - He's right.
"İsa güçlü meleklerle alevlerin dilinde göğe yükseldiğinde ve Tanrı tanımazlardan ve İsa'nın İncil'ine uymayanlardan intikam aldığında onlar Tanrının huzurundan çok uzakta ve gücünün ihtişamından yoksun ebedi azap ve sefalet çekecektir."
That's what they do when they get to a fire. They walk around, and they size it up.
Sanki bir şey yokmuş gibi ateşin içine yürüyorlar.
- When it does come, they'll string you up, and do you think I'll be sorry?
Olduğunda seni asacaklar, peki buna üzüleceğimi mi sanıyorsun?
When they do, I'll give up samurai status and be a farmer.
O zaman samuraylıktan vazgeçip çiftçi olurum.
It's the kind of thing speed freaks do when they've been up for ten days straight, and they've already taken apart the radio.
Met bağımlıları gibi. Hani 10 gün uyumayıp radyoyu falan parçalarına ayırır ya?
Yes, they do, and that's when they make mistakes.
Evet ve o zaman hata yapmaya başlarlar.
... and when they finally agree to talk to us, we go down, and what do they do?
Sonunda bizimle konuşmaya karar verdiler, aşağı indik ama onlar ne yaptı?
I will find them again, and when I do they will pay for this humiliation.
Onları tekrar bulacağım ve bulduğumda beni bu şekilde aşağılamanın bedelini ödeteceğim.
I will find them again, and when I do, they will pay for this humiliation.
Onları tekrar bulacağım ve bulduğumda, beni aşağılamanın bedelini ödeteceğim.
I will find them again, and when I do they will pay for this humiliation.
Onları tekrar bulacağım ve bulduğumda... beni bu şekilde aşağılamanın bedelini ödeteceğim.
I will find them again, and when I do... they will pay for this humiliation.
Onları tekrar bulacağım ve bulduğumda... beni bu şekilde aşağılamanın bedelini ödeteceğim.
But what if they do not care what we see and hear because when they are done eating symbiotes they plan to put the leftovers in us.
Ama ya bizim duymamızı ve görmemizi, ortakyaşamları yedikten sonra geri kalanları bizim içimize koymayı planladıkları için umursamıyorlarsa.
Well, see now, that I don't know... because Carlos is a guy, see... and when guys do guy things together... they don't run home... and tell their little sisters about it.
Tamam, ama bak şimdi... çünkü Carlos'da erkek, yani... erkekler bazı şeyleri birlikte yaparlar... ve asla eve olanları... kızkardeşlerine anlatmak için koşmazlar.
That mean when people can go elsewhere and get their printing and copying done... they gonna do it.
Bu, insanların bu fotokopi işlerini başka yere götürüp yaptırabileceği anlamına gelir. Ve aynen öyle yapacaklar.
Detective... when they ask you where you wanna go... and they are gonna ask you where you wanna go... do yourself a favor... keep your mouth shut.
Dedektif... Sana nereye gitmek istediğini sorduklarında ki zaten bunu kesin soracaklar kendine bir iyilik yap çeneni kapalı tut.
All mammals sweat to lose heat, but water is in short supply here, and red kangaroos only do so when they're on the move.
Tüm memeliler serinlemek için terleyebilir ama burada su çok az bulunur ve kızıI kanguru sadece koşarken terler.
You see, when they line up symmetrical thataway, it allows me to buttonhook and, you know, do a down-and-in, and up-and-out and different things, post pattern every now and then.
Simetrik olarak dizildiklerinde kanca, ileri-orta, ileri-yana ve kale düzeni oyunlarını oynarım.
I do remember a particular moment, when John Schwarz and I were talking at the blackboard and working out these numbers which had to fit, and they just had to match exactly.
Özel bir anı çok iyi hatırlıyorum, Schwarz ve ben karatahtanın başında konuşurken, birbiriyle uyumlu olması gereken sayılar üzerinde çalışıyorduk ve sonuçlar tam olarak birbirleriyle aynı olmalıydı.
Hey, when you get us that record deal, and they do one of those VH1 Behind the Musics on us, I think it's best if we don't talk about me trying to leave the group.
Hey, ne zaman ki plak anlaşması yaparız, ve o VH1'nın "Müziğin Arkasında Gerçekleşenler" programına çıkarız, o zaman benim gruptan ayrılmam konusunu konuşmayı bırakırız.
You should see them tomorrow on Ash Wednesday when it's all over and they'll do as they're told for another year.
Onları, Paskalya orucunun ilk Çarşamba'sı, yani yarın görmelisiniz Her şey sona erdiğinde ve sonraki yıl için istenenleri yapacakları günde.
When you see the stern section where it tore in half, and there are the two reciprocating engines standing four stories high, they really do look like these twin sphinxes that are guarding the forbidden tomb.
Geminin parçalanarak ikiye ayrıIdığı noktada kıç bölmesinin hemen içinde dört katlı bir bina yüksekliğindeki motorlar görülüyordu yasak bir mezarın başını bekleyen ikiz sfensker gibiydiler.
But I have to keep warm, and I can do that by running and jumping because when my muscles are working, they generate heat.
Ama ısı kaybetmemem lazım, bunu ancak koşarak, zıplayarak yapabilirim zira, kaslarım çalışırken, ısı üretirler.
In films, when people do this kind of thing, they leave some trace and the police catch them.
filmde bu tür bir seyler yapan insanlar... onlar iz birakir ve polis yakalar.
In films, when people do this kind of thing, they leave some trace and the police catch them.
filmde, bu tür seyleri yaptiginda, ip ucu birakirlar ve polis onlari yakalar.
A Iot of guys could say what they wouldn't do and what they would do, but when it happens, you know...?
Birçok erkek, bunu asla yapmam, bunu yaparım falan der, ama o şey olunca, anlıyorsun ya...
Namely, the hypocrite is the person who applies to others standards that he refuses to apply to himself. So if you are not a hypocrite you assume that if something is right for us then it's right for them and if it is wrong when they do it, it is wrong when we do it.
yani ikiyüzlü ; başkasına uyguladığı standartların kendisine uygulanmasını reddedendir.
And when their records went around to radio stations, that... intuitive, like, "What do I know about them?" "Oh, they're trouble."
Albümleri radyolara ulaştığında sezgiler şöyleydi, "Onlar hakkında ne biliyorum?" "Onlar rahatsız."
The Ramones didn't want to do any songs about heroin and they didn't like Dee Dee hanging out with Johnny, Jerry and Hell because they were junkies and they got pissed off when they found out he was hanging out with The Heartbreakers.
Ramones eroinle ilgili bir şarkı çalmak istemiyordu. ve Dee Dee'nin Johnny, Jerry ve Hell'le takılmasından hoşnut değillerdi çünkü hepsi keşti ve onun Heartbreakers elemanlarıyla takıldığını anladıklarında hepsi çılgına döndü.
Some people always do the same affair When they want to change suddenly, and the world changed
Hep aynı şeyi yapan insanlar vardır ve birdenbire, silahla dünyayı değiştirmek isterler.
And they also believe that when people watch my stuff or maybe watch this film or whatever they think that, you know, well, you know, what they'll watch this and they wont do anything because we've done such a good job of numbing their minds and dumbing them down, you know, they'll never affect...
Ve yine inanırlar ki insanlar beni izlediğinde veya belki bu filmi veya herneyse izlediğinde sanırlar ki yani evet yani bilirsiniz bunu izlerler ve bir şey yapmazlar çünkü onların beynini uyuşturup onları aptallaştırmada öyle başarılı olmuşuzdur ki yani hiç etkilenmeyeceklerdir...
and when you wake up 22
and when i do 162
and when that day comes 25
and when i'm done 29
and when the time comes 38
and when the time is right 21
and when it does 101
and when i woke up 67
and when that happens 94
and when i get back 43
and when i do 162
and when that day comes 25
and when i'm done 29
and when the time comes 38
and when the time is right 21
and when it does 101
and when i woke up 67
and when that happens 94
and when i get back 43