English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / Answer the question

Answer the question traducir turco

3,255 traducción paralela
Answer the question, filth.
Soruya cevap ver, pislik.
I do not care about one... dead Dwarf. Answer the question.
Ölü bir Cüce umurumda değil.
Answer the question you never asked.
Hiç sormadığın soruyu cevapla.
Answer the question.
Soruyu cevaplayın.
Now, see, you can't even answer the question.
Soruyu bile yanıtlayamıyorsun.
What took you so long to answer the question?
Niye bu kadar cevap vermekte geciktin?
Just answer the question, okay, smartass.
- Soruya cevap ver sadece, tamam mı ukala?
- Please ma'm just answer the question.
Sadece soruya cevap verin hanım efendi.
- No, did you really mean that? - Just answer the question.
Hayır, gerçekten bunu mu kast ettiniz?
Don't answer the question... It's part of the story...
Soruyu cevaplama, bu hikayenin bir parçası...
Answer the question.
Soruyu cevapla.
- Answer the question.
- Soruma cevap ver.
Answer the question?
Cevaplarını ver hadi.
Then answer the question.
Yoo.
You have three minutes to answer the question.
Cevaplamak için üç dakikanız var.
It doesn't matter who I am, just answer the question.
Benim kim olduğum önemli değil. Sadece soruya cevap verin.
- You didn't answer the question.
- Soruma cevap vermedin?
Well, that doesn't quite answer the question.
Pek de sorunun cevabı sayılmaz bu.
Just answer the question, Billy.
Sadece soruma cevap ver, Billy.
- He was checking the knife to see how far the blood smeared up the blade. Usually in police investigations, we allow the subject to answer the question.
Polis soruşturmalarında, genelde zanlıya sorular yöneltiriz.
You never, never answer the question they asked you.
Asla ve asla sana sordukları sorulara cevap verme.
Just answer the question.
- Sadece soruya cevap verin.
Answer the question, man.
Soruya cevap ver dostum.
By asking me the question... for which I don't have an answer.
Bana, cevabı olmayan bir soru sorarak.
If you can't answer that question, take off the badge.
Bu soruya bir cevabın yoksa, o rozeti çıkarmalısın.
I realized then that was the difference, and that was the answer to the question everyone was always asking me.
Farkettim ki, fark buydu ve herkesin bana her zaman sorduğu sorunun cevabı buydu.
The truth is I don't know the answer to that question myself.
İşin aslı o soruya cevabı ben de bilmiyorum.
The answer to the question you don't want to ask me is quite simple.
Sorunun cevabı benden istememen bu kadar basit.
He was tormented... not by the adulation, no, but by the question... is it true, or is it deserved, and what would the answer for that be?
Bu dalkavukluklardan zarar görmedi ama bunun gerçek olup olmaması ile bunu hak edip etmemesi ile ilgili sorularla zarar görmeye başladı bunun cevabı ne olacaktı?
When you look at me, I feel... as though I'm the answer to every question
Bana baktığında kendimi her sorunun cevabı gibi hissettiğim.
You didn't answer my question about the TV.
TV ile alakalı soruma cevap vermedin.
But to answer your question, the Lo-yack is an excellent product.
Sorunu cevaplamak gerekirse, lowjack bir araba takip sistemi.
It's that the issues in this case are so grave. You answer one question, even tentatively. You think you're safe and then two more questions appear on the horizon.
Bu davadaki sorunlar o kadar tehlikeli ki... tek soruyu bile belirsiz yanıtlasan... kendini güvende hissedersin ama sonra ufukta iki soru belirir.
Will you answer me a question with the benefit of all your experience?
Bütün deneyimlerinize dayanarak bir sorumu yanıtlar mısınız?
So if the question is if I've also missed Birgitte Nyborg... then the answer is : yes.
Birgitte Nyborg'u özleyip özlemediğime gelince cevabım : Tabii ki.
That's two attempts to answer the same question.
Aynı soru için iki hakkın var ve...
Ask another question, two tries – two attempts to answer the same question. And ask the audience.
Başka bir soru seçersen, aynı soruya iki kez cevap verebilir ve seyirciye sorabilirsin.
May I remind you, that an unanswered question is the same as a wrong answer.
Unutma, cevap vermezsen, Yanlış cevap vermiş sayılırsın.
You know I am so touched by your description of Mr Tramell... - but I am still waiting for the answer to the question.
Bay Tramell'i tarifiniz beni etkiledi, ama hala sorunun cevabını bekliyorum.
Brother Omar, the answer lies within your question
Yoldaş Omar, cevap sorunun içinde yatıyor.
That is a question to which I have the answer.
İşte bu sorunun cevabı bende.
I just need the answer to one question :
Bir cevap istiyorum.
♪'cause the answer to a question ♪ ♪ is the way you're defined, like... ♪
* Çünkü sorulara cevaplarınla tanımlıyoruz seni *
Maybe the answer's in the question.
Belki de cevap söz konusu değil.
The answer to that question won't save you.
Bu sorunun cevabı seni kurtarmayacak.
The answer to a question!
Bir sorunun cevabı!
And what would the answer to that question be?
Peki bu soruya hangi cevap verilmeli?
And the answer to that question would be standing right in front of you.
Bu soruya verilecek cevap da tam karşında duruyor.
- Only answer the question...
- Sadece...
Manohar... what's the answer to the fifth question?
Manohar... Manohar... Manohar...
That's a question the hero must answer.
Bu soruyu kahraman cevaplamalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]