English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / Bring it back

Bring it back traducir turco

2,405 traducción paralela
Bring it back to my place.
- Araba anahtarını getirdin mi? Bana geri getir.
Bring it back.
Toplan.
They took the refrigerator one time, but somebody caught them out there on the stairs, made them bring it back up.
Bir keresinde buzdolabını götürmüşlerdi ama biri adamları merdivenlerde yakalayıp geri taşıtmış.
I'll bring it back.
Geri getiririm.
Bring it back!
Çantanı da getir!
I'll bring it back down.
Anahtarı geri getiririm.
You'll want to bring it back? at a quiet time?
Onu makul bir saatte geri getirebilir misin?
Kord hired Booster to bring it back in exchange for the key to the city.
Kord, Booster'ı şehrin anahtarına karşılık böceği bulması için tuttu.
Leslie, you have the painting, and you need to bring it back in.
Leslie, resim sende ve geri getirmen lazım.
Or we can get one of those cows that we saw on the way up here and we'll bring it back and we'll make steaks out of that.
Ya da yolda gördüğümüz ineklerden birini alıp getirip bifteği kendimiz yaparız.
"back that thing up," "bring it back." Come on, man, you know the law of the LO.
Bir düşüneyim. "Still fly", "Back that thing up", * Bring it back ".
- And we'll bring it back tomorrow.
- Yarın getireceğiz. - Kapayacak mısın şu çeneni?
We'll bring it back tomorrow.
Yarın getireceğiz.
Ah, they'd never bring it back.
- Asla geri getirmezler.
Empty it out and bring it back, ok?
Boşalt geri getir, tamam mı?
- Bring it back!
- Getir onu!
It's a long T-shirt, but you could bring it back for me.
Uzun, biliyorum ; ama benim için bunu yapabilirsin.
I say we hunt it, we kill it, we bring it back to sheriff Watson, clear our names, and save the business.
Şunu bil ki onu yakalayıp, öldüreceğiz, Onu şerif Watson'a teslim edip, adımızı temize çıkaracağız, ve restoranı kurtaracağız
Bring it back.
Onu geri getirin.
We'll bring it back later!
Daha sonra geri getireceğiz!
- Bring it back. - Let's go!
- Baştan alalım şunu.
Bring it back with a che -
Sonra getirin ve -
Well, I could pick up something and I could bring it back here, we could eat...
Ben birşeyler alıp getirebilirim, ve birlikte yiyebiliriz.
We'll bring it back to Destiny.
Biz de Destiny'ye götürürüz.
Lucky and I will bring it back.
Lucky ve ben arabayı getireceğiz.
We're not going to stun this one and bring it back to the menagerie.
Bu şeyi sersemletip hayvanat bahçesine götürmeyeceğiz.
There is no past that we can bring back by longing for it.
Geçmiş zaman ne kadar istesek de geri gelmez.
All right, believe it or not, our esteemed Chief has requested I bring back the paper targets.
Pekala, ister inanın ister inanmayın... saygıdeğer Şefimiz benden bu kağıt hedefleri geri getirmemi rica etti.
I told her to bring it tonight so that we could put it back.
Yerine koymak için bu gece getirmesini söyledim.
You could spend 100 years here, it won't bring him back.
Burada 100 sene harcayabilirsin, bu Aurele'i geri getirmez.
Soon it will be time to bring her back.
"Yakında onu geri getirmek için zaman olur."
It's to bring'back'the rice, not steal the rice
Pirinci geri getirdiler, çalmadılar
Mr. Galindo, I need to warn you that even though it would be quicker and cheaper to have a coyote bring you back here,
Mr. Galindo, sizi uyarmalıyım bu daha hızlı ve ucuz yollu görünse de sizi buraya geri getirmek
It's a good thing you want to bring some order back to your household.
Ev halkınıza eski düzeni kazandırmak istemen iyi birşey.
It took most of the next day for us to get back to the base where I contacted U.S. consulate, who arranged to bring me back here.
Üsse geri dönmemiz tüm ertesi günü aldı. Üste Amerikan konsolosluğunu aradım, buraya getirilmemi sağladılar.
"Then bring back your fist on the same course and same speed as you'd thrown it."
"Sonra yumruk atarken kullandığın istikamet ve hızla, yumruğunu kendine çek."
Look, I swear I'm gonna bring your truck back without a scratch on it, I promise.
Bak, pikabını üzerinde tek çizik bile olmadan geri getireceğim. Söz veriyorum.
But then, just when he almost over the guilt with it all, another voice would bring him back down to reality.
Sonra, Pete suçluluk duygusunu tam üzerinden atacakken içinden başka bir ses ona yeniden gerçeği hatırlatmış.
If we can accept that he can travel from the past to the present and back to the past again, then it's not inconceivable that he could bring others with him.
Eğer onun geçmişten günümüze geldiğini ve tekrar geçmişe döneceğini kabul ediyorsak o zaman beraberinde birilerini de getirebileceği gerçeğini göz ardı edemeyiz.
Can I borrow this for a moment? I'll bring it right back.
Bir dakikalığına ödünç alıyorum.
I suppose it might even bring a few people back to life.
Sanıyorum bir kaç insanı hayata bile döndürebilir.
But looking back on it, I can see how he made it possible for us to grow up in a world without want or hunger, how he helped those in need, and tried to bring a little order to our corner of the world.
Ama geçmişe bakınca, bizi nasıl açlık yokluk bilmeden büyütebildiğini, gereksinimlerimizi karşılamaya çalıştığını ihtiyacı olanlara yardım ettiğini ve dünyanın bu ucuna birazcık düzen getirmeye çalıştığını anlayabiliyorum.
Want me to bring this back in the kitchen, warm it up?
- Yemeğinizi ısıtıp getirmemi ister misiniz? - Tabi.
Can you bring me back a cobra? I want to teach it to dance!
Bana dans etmeyi öğretebileceğim bir kobra yılanı getirebilir misin?
Then we go find Lara, bring her back to the chapel and do it all over again, this time for real. You are amazing also.
Sonra gidip Lara'yı buluruz onu şapele getirip her şeyi baştan yaparız.
Well, if I thought it would bring back the cash.
Parayı geri getirecek olsaydı olabilirdi.
Did you think it would bring us back together?
Bizi tekrar bir araya getireceğini mi düşündün?
Obviously, it doesn't bring her back.
Görünüşe göre, bu onu geri getirmiyor.
I mean, there's Susan, of course, but lately whatever topic you bring up, she manages to steer it right back to kidneys.
Susan var tabii ama ne zaman konuşsak hep böbreklerinden bahsediyor.
It's not going to bring Trees back.
Bu Trees'i geri getrimez.
Ryan, we will do whatever it takes to find your daughter and to bring her back.
Ryan, kızını bulup geri getirmek için ne gerekiyorsa yapacağız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]