English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / But who

But who traducir turco

30,884 traducción paralela
- Yeah. But who brought her in?
- Ama onu kim getirdi?
There is no naval equivalent for this car, but who cares if we blow it up?
Bu arabanın orduda karşılığı yok ama eğer patlatabiliyorsak kimin umrunda olur?
I mean, you know, you could've easily invited Andi, but who'd you pick?
Yani, bilirsin Andi'yi de davet edebilirdin? Ama bak kimi seçtin?
But who knows?
Ama kim bilir?
Yes. But I heard there were other pilots who want out too.
Evet fakat çıkmak isteyen başka pilotların da olduğunu duydum.
I don't know who you are, but I have a badge and a very, very short fuse.
Kim olduğunu bilmiyorum, ama bir rozetim ve çok az sabrım var.
I'm the one who got the degree, the career that Dad could brag about, but...
Üniversite mezunu olan benim, babamın övündüğü bir kariyere sahibim.
Ok, Desmond, listen, I have to go, but there are people here who will take care of you.
Dinle Desmond, şimdi gitmeliyim, ama burada sana göz kulak olacak insanlar var.
But you'll be that much closer to understanding who I am.
Ama beni anlamaya biraz daha yaklaşmış olacaksın.
Part of me wants to just be a girl who works in a bowling alley. But then I met you.
İçimde bir ses, "bovling salonunda çalışan kız olmalısın" diyor.
The one that's like a Golf, but for people who have stovepipe hats.
Golf'e benzeyen ama silindir şapka giyenler için olan.
I don't need any, but guess who does.
Benim ihtiyacım yok, bilin bakalım kimin var?
Well, apart from Nico Rosberg, who is Finnish, but, for some reason, claims he's German.
Nico Rosberg hariç. Kendisi Finlandiyalı olmasına rağmen bir nedenle Alman olduğunu iddia ediyor.
But anyway, we must now find out how fast those Fords go round our track, and that, of course, means handing them over to our other resident American - a man who thinks that shower gel is basically communist.
Şimdi bu Ford'ların pistimizi ne kadar hızlı dönebildiğini öğrenme zamanı. Ve bunun da anlamı arabaları diğer yerleşik Amerikalımıza teslim etmek demek. Kendisi duş jelinin komünist işi olduğunu düşünüyor.
But the man who had contributed so much to the team didn't get to see these triumphs.
Ama takıma bunca şey katan kişi bu zaferleri göremedi.
I know you did, but this is who we are and all we are.
Biliyorum, ama bu oyunda neysek gerçekte de oyuz.
I don't know who egged you, but I can understand why. Look, buddy.
- Söylemiyorum.
The entire world has been praying for the recovery of this man who has changed lives not only through his music, but also through his philanthropic endeavors.
Bütün dünya sadece müziğiyle hayatları değiştiren bu adamın iyileşmesi için dua ediyordu bunda başka yardımsever çabaları da var.
I may not be able to operate the portal and bring my friends back, but I know someone who can.
Geçidi kullanıp arkadaşlarımı geri getiremeyebilirim fakat bunu yapabilecek birini tanıyorum.
I might not be a tech wiz, but I know someone who is.
Belki bir teknoloji sihirbazı değilim fakat olan birini tanıyorum.
But you know who are good together?
Ama kimin birlikte iyi olduklarını biliyorsun?
But now that we have it, maybe we can finally find who's responsible.
Ama şimdi elimizde olduğuna göre belki sorumlu kişiyi sonunda bulabiliriz.
You know, as a town, we're probably gonna have to accept the fact that we'll never actually find out who did this, but...
Kasaba olarak muhtemelen bunu kimin yaptığını asla öğrenemeyeceğimiz gerçeğini kabul etmek zorundayız.
But know this : my son, who I raised, is gonna put everything he has into trying to save you, because that's who he is.
Ama şunu bil, yetiştirdiğim, oğlum, sahip olduğu her şeyi bir kenara bırakıp seni kurtarmaya çalışacak, çünkü o öyle biri.
But I wasn't the one who raised you that way, Randall.
Ama seni bu şekilde büyüten ben değilim, Randall.
She's just the sort of person who could not only validate my theory, but alert the general public.
Teorimi hem onaylayabilecek hem de toplumu uyarabilecek birkaç insandan biri.
Who called it in back then? Their mom did, but she died a few years ago.
- Anne, ama birkaç yıl önce ölmüş.
We don't know if the Hensons would want to hurt them, but if they've been isolated and tortured this whole time, who knows what they'll do.
Henson'ların onlara zarar verip vermeyeceğini bilmiyoruz, ama bunca zaman tecrit altında işkence gördülerse ne yapacaklarını kim bilir.
Now, I've heard the rumblings about how lucky we are, and it's true, but the truth is, it's what happens... When we're not on a case that has defined who we are.
Ne kadar şanslı olduğumuza dair söylentiler duydum ve bu doğru, ama asıl doğru olan bizi tanımlayan şeylerin bir vaka üzerinde çalışmıyorken yaptıklarımız olduğu.
To Aaron and Jack, I don't know who's luckier, but it warms my heart to know that they'll be together every day and safe.
Aaron ve Jack'e, kim daha şanslı bilmiyorum, ama devamlı birlikte ve güvende olacaklarını bilmek içimi ısıtıyor.
But you gave the man who killed his brother a new identity.
Ama kardeşini öldüren adama yeni bir kimlik verdin.
But none about who you are or who you will be.
Ama şu an kim olduğun ya da kim olacağınla ilgili cevaplar değil.
And there was this one man named Mattathias who had five sons and probably some daughters, too- - but we may never know, because welcome to history- - and one son named
Mattathias adında bir adam vardı. beş erkek çocuğa ve muhtemelen kızlara sahip, - - ama biz asla bilemeyiz çünkü hikayemize burada başlıyor- - ve bir çocuğunun ismi
The guy who got out, he wasn't wearing colors or anything, but...
Dışarı çıkan adam renkleri veya başka bir şey giymiyordu. fakat...
I could if you'd like, but instead, perhaps you'd like to know the name... of a woman who is secretly smitten with you?
İstersen yapabilirim, ama bunun yerine, Belki de adını bilmek istersiniz... Seninle gizlice vurulmuş bir kadın?
I maybe have no idea who Mayfair is, but it seemed important to you, and I needed you guys to get me out of there, but the rest is totally true.
Belki Mayfair'in kim olduğunu bilmiyorum ama sizin için önemli biri gibi duruyordu. Size buradan çıkmak için ihtiyacım oldu. Ama gerisi tamamen doğru.
But I'm telling you, the "who" doesn't matter.
Sana dedim "kim" olduğu önemsiz.
No, but I did speak to Johnny K, the guy who owns the gun range, and he said he couldn't think of any disgruntled employees or customers that would have done something like this.
Hayır ama Johnny K ile konuştum, atış kulübünün sahibi olan şu adam, ama dediğine göre bunu yapabilecek öfkeli bir çalışan ya da müşteri aklına gelmiyormuş.
Yeah, I asked Larissa's mom, but she didn't know who she was.
Larissa'nın annesine sordum. Ama kim olduğunu bilmiyordu.
But now we know who the Nightingale is, Raimy. After 20 years, we are going to get the Deacon.
Ama artık Nightingale'in kim olduğunu bildiğimize göre... 20 yıldan sonra papaz yardımcısını yakalayacağız.
Oh, but you see, hurting them is the point... unless you know of some hero who can stop me.
Ama biliyorsun ki amaç zarar vermek tabi beni durdurabilecek bir kahraman tanımıyorsan.
I wanted to execute the Evil Queen back to the Enchanted Forest, but it was Snow who convinced me to show mercy.
Kötü Kraliçe'yi, Efsunlu Ormana geri göndermek istedim ama beni merhamet etmeye ikna eden Pamuk'tu.
Last year, the Washington Wizards traded for the Thunder's point guard. But the Wizards didn't have a player the Thunder wanted, so they had to find a third team who did.
Washington Wizards geçen sene Thunder'ın oyun kurucusunu takasla almak istedi ama Wizards'ta Thunder'ın istediği oyuncu yoktu, başka takımdan aldılar.
Yeah, but the problem is, Nassar has no idea who he is.
Ama sorun şu ki Nassar onun kim olduğunu bilmiyordu.
Yeah, but we still don't know who Catalan is.
Katalan'ın kim olduğunu bilmiyoruz.
But luckily, I know someone with the Mossad who passed me an encryption key.
Ama Mossad'dan bir tanıdığım bir şifreleme anahtarı verdi.
Those tests... They tell you biology. But they don't tell you who your dad is.
Bu testler sana biyolojini anlatır ama babanın kim olduğunu söylemez.
Yes, but you've hurt, perhaps irreparably, a good friend, a brilliant, loyal adviser to the president, and being that I'm the one person who can grant you access to the president, why should I reward you with his time?
Evet, ama iyi bir dostumu incittiniz. Çok zeki, Başkan'a sadık bir danışmanı. Başkan'a ulaşmanızı sağlayabilecek tek kişi olduğumu düşünürsek sizi neden bununla ödüllendireyim?
- But that's my point. How do we run if we don't know who we're running from?
Onu diyorum, kimden kaçtığımızı bile bilmiyoruz ki.
But if we quit, they win, and then... everyone who lost someone that day... they'll never know peace.
Ama pes edersek onlar kazanır ve o gün orada birilerini kaybetmiş hiç kimse asla huzur bulamaz.
But if you have any ideas as to who might help us win the next battle, now's the time to share.
Eğer yeni mücadelemizi kazanmaya yardımcı birini tanıyorsan paylaşmanın tam vakti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]