Get a job traducir turco
4,977 traducción paralela
I'll pick up a few shifts, get a job doing security... something.
Fazladan vardiya yapacağım, güvenlik görevlisi olarak işe girerim.
- The faster I get a job, the faster I can afford to break Anne's lease.
- Ne kadar çabuk bir işe başlarsam Anne'in verdiği paraya ihtiyacım ortadan kalkar.
You just don't want me to get a job because of your parasitic relationship with Anne.
İşe başlamamı istemiyorsun çünkü başlayınca Anne'den çıkar sağlayamayacaksın.
Now I'm gonna feel all this pressure to get a job right away.
Ama şimdi iş bulma stresine gireceğim.
I will get a job soon, I promise.
Yakında iş bulacağım.
Study hard and get a job as you wish.
Çok çalışmaya başla. Olmak istediğin bir memur ol.
I'm busting my ass to try and get a job.
İş bulabilmek için kıçımı yırtıyorum.
Actually, I found out that he was going out at night trying to get a job at a club and Lacey was helping.
Aslında, geceleri kulüplerde iş aramaya gidiyormuş ve Lacey de ona yardım ediyormuş.
Never get a job in the City.
Şehirde bir işe gireyim deme sakın.
Maybe you'll get a job selling vacuum cleaners, and I'll learn to cook.
Sen elektrikli süpürge satıcısı olarak iş bulursun ben de yemek yapmayı öğrenirim.
You know, I could help you get a job, if you'd let me.
Eğer izin verirsen, iş bulmana yardımcı olabilirim.
Why couldn't you have invited me as a friend instead of me having to get a job as a cater waiter?
Neden beni de arkadaşın olarak davet etmedin böylece garson olmak zorunda kalmazdım?
She's trying to help me get a job.
Kadın bana iş bulmaya çalışıyor.
He's 25, he needs to get a job.
- 25 ine geldi. Meslek sahibi olması lazım.
If I was following protocol, there'd already be a mark on your record so permanent, even if you were absolved of any wrong-doing, you'd be lucky to get a job at the DMV.
Eğer protokolü izliyor olsaydım dosyanda o kadar kalıcı bir iz olurdu ki bütün suçlamalardan aklansan bile DMV'de bir iş bulsan şanslı sayılırdın.
Like some C-list "Where Are They Now?" reality show where he has to mud-wrestle Danny Bonaduce and Webster just to get a job with Donald Trump.
Şu "Gerçek Kesit" veya "Şefkat Tepe" gibi varoş dizilerden mi bahsediyorsun?
- Get a job!
- Git iş bul kendine.
Look, I only used an alias because I couldn't get a job with my record.
Bakın, başka bir adı sadece, sicilimle bir iş bulamadığım için kullandım.
She could go to college and get a job...
Üniversiteye gidebilir ve bir iş bulabilir. Zaten bir işi var.
It's my job to stop a mile from the restaurant so they can have five pounds of crab legs and three bottles of beer apiece and then go get prime rib.
Benim işim, üç kilo yengeç bacağı,... adam başı üçer bira ve pirzola alabilsinler diye,... restorana 2 kilometre kala durmaktır.
If people search the web for the manager of Brownall job centre, they don't get me, they get Angela doing herself a cheesy mischief.
İnsanlar internetten Brownall İş Bulma Kurumu'nun müdürünü arasa bana değil, peynirle uygunsuz şeyler yapan Angela'ya ulaşır.
Ok, look, I get it. Doing double duty after the sequester, fine, but taking on a desk job full-time?
Geçici bir süre için iki işi idare etmeyi anlıyorum ama tam zamanlı masa başı işini kabul etmek mi?
You get this job, you move to D.C., I'll never see you.
Bu işi kabul edersen Washington'a taşınacaksın ve seni göremeyeceğim.
- because you wouldn't get a boob job.
- Memelerinizi kullanmadınız diye.
I should probably stick with this job hunt for a while until I get something.
Düzgün bir şey bulana kadar iş aramaya devam etsem iyi olacak.
As I understand it, you don't have a job to get back to.
Anladığıma göre geri dönebileceğin bir işin yok.
My dad just got a new job, but you will get the money.
Babam işe yeni girdi ama paranızı alacaksınız.
He doesn't seem to be in a big hurry to get the job finished.
Aldığı işi bitirmesi için çokta acelesi varmış gibi görünmüyor.
I basically had to show Gunther my left side boob to get you this job.
Seni bu işe sokabilmek için Gunther'a neredeyse sol göğsümü gösterdim.
Look, you don't have to get along all the time, but when there's a job to do a real team puts all that stuff aside.
Bakın, her zaman iyi geçinmek zorunda değilsiniz ama yapılacak bir iş olduğunda gerçek bir ekip bunların hepsini kenara bırakır.
I had a job to do, Sonya- - get close to you, close to the people you work with.
Bu benim işimdi, Sonya- - sana yaklaşmak, çalıştığın insanlara yaklaşmak...
You had something with Maggie, but she was living with Don and your heart was a little dinged up, so you wanted to get out of town for a while and that's why you weren't available to do your job,
- Maggie'yle aranızda bir şeyler oldu ama o Don'la yaşıyordu ve senin de yüreğin kaldırmadı o yüzden şehir dışına çıkmak istedin ve kendi işini yapman mümkün olmadı.
He was helping you get a pizza job?
Pizzacıda iş bulmana mı yardım ediyordu?
And I don't want a job- - even if it's the perfect job- - to get in the way of that.
Bir iş istemiyorum. İsterse en iyi iş olsun aramıza girmesini istemiyorum.
We'll get her a job!
Bir iş buluruz.
I mean, we'll get her a job at a convent, nice women's charity, sell donuts, I don't know.
Bir manastırda, kadın hayır kuruluşunda donut satışında falan bir iş buluruz. Bilmiyorum işte, bir şey buluruz.
I want a blow job from the hairy hunk manning the door but we don't always get what we want, do we? Now move!
Ben de kapıdaki kıllı iri kıyım elemandan blowjob istiyorum ama her zaman istediğimizi alamıyoruz değil mi?
Okay, the greatest part of my job is that is that i get to be... an administrator of truth. A crime occurs every 13 seconds in this city.
Pekala, işimin en harika yönü gerçeğin yönetmeni olmam gerekmesi.
I get it, but I wouldn't be here if I didn't think I could do a good job.
Anlıyorum, ama iyi iş çıkaramayacağımı burada olmamalıyım.
- What I know is you have a chance to get another job before everything hits the fan.
- Bildiğim şey,... ayyuka ortaya çıkmadan başka bir iş bulabileceğin. Haftaya onu da bulamayacaksın.
Oh, okay, uh, well, today, for instance, the city decided that it needed a new stoplight, so it's my job to go over all the contracts with the stoplight manufacturers and just get the best price... for the s-stoplight.
Pekâlâ, bugünü örnek vereyim belediye şehrin trafik lambasına ihtiyacı olduğuna karar verdi benim görevim de tüm trafik lambası üreticilerinin kontratlarını gözden geçirip trafik lambası için en uygun fiyatı almak.
You know, since you were shot on a job, that pretty much means you get to choose your next detail.
Biliyorsun ki iş üstünde vurulman yeni birimini seçme hakkı demektir.
Did you bring me here tonight because you thought having a black boyfriend would help you get the job?
Bu gece beni buraya siyahi bir erkek arkadaşının olmasının sana işi almanda yardımcı olacağını düşündüğün için mi getirdin?
I'll just have her get me a job writing menus, maybe fortune cookies, or greeting cards.
Menü, şans kurabiyesi ya da tebrik kartı yazma işlerinden birini isteyeceğim.
This will give me time to get a real job, so we can be together.
Sen onlarlayken gerçek bir iş bulabilmek için zamanım olacak. Böylece beraber olabileceğiz.
I came over to the office to get my mind off of drinking and my old roommate sent me a bottle of wine to congratulate me on my new job.
Kendimi alkolden uzak tutayım diye ofise geldim ve eski oda arkadaşım, yeni işimi kutlamak için bir şişe şarap göndermiş.
I... you know, be-before he lost his job, I used to talk to him every day on the phone, but now I'm lucky if I get a text.
İşini kaybettikten sonra her gün telefonda konuşuyorduk ama şimdi mesaj atarsa kendimi şanslı hissediyorum.
Okay, well, I'm not gonna get in the middle of it, but you agreed to a job and that job is changing, so...
Tamam, karışmak istemiyorum ama, senin kabul ettiğin iş değişti...
They did a good job with the setup to ensure that the Kingdom logo can't be avoided... in any attempts to get a picture of the bride and the groom.
Krallık'ın logosunun gözden kaçmayacak şekilde gelinle damat resimlerine eklenmesi iyi oldu.
First, it's going to go-get me into college, and then it's going to go-get me into law school, and finally, it's going to go-get me a job clerking for supreme court justice Sonia Sotomayor,
Önce bu beni bir üniversiteye yerleştirecek sonrasında ise beni bir hukuk fakültesine sokacak. En sonunda ise Amerikan Yüce Mahkemesi'nde Sonia Sotomayor'un yazmanlığına atanacağım.
His organizational skills suggest someone who can get and keep a full-time job.
Örgütsel yetenekleri tam zamanlı iş yürüten birini akla getirebilir.
get away 981
get a room 162
get away from me 879
get a life 77
get a dog 22
get along 45
get a haircut 23
get a load of this 43
get a good night's sleep 36
get a hold of yourself 104
get a room 162
get away from me 879
get a life 77
get a dog 22
get along 45
get a haircut 23
get a load of this 43
get a good night's sleep 36
get a hold of yourself 104