English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Get him inside

Get him inside traducir turco

366 traducción paralela
Get him inside.
Bunu içeri götürün.
Get him inside.
İçeri getirin.
Get him inside here where I can look at him.
İçeri, bakabileceğim bir yere getirin onu.
Get him inside.
İçeri.
No. Let's get him inside.
Hayır, hadi içeri alalım.
When I get him inside, he'll make his way to the tower.
- İçeri girdiğimizde ana kuleye ilerleyin.
Help me get him inside.
Çabuk bana yardım et.
Get him inside.
Onu içeri al.
Get him inside.
Onu içeri getirin.
Come on. Get him inside.
Haydi, onu içeri götürün.
Get him inside.
Onu içeri götür.
Let's get him inside.
Onu içeri taşıyalım.
Get him inside.
- Onu içeri al. - Hepsi yeni Rockettes'ler, onların ve hocanın henüz pençesiz ayakkabıları yok. Bu ne?
Get him inside.
İçeri götürün.
Get him inside. Quickly.
İçeri götürün.
- Let's get him inside.
- Onu içeri götürelim.
We have to get him inside.
İçeri getirmemiz gerek.
- Get him inside. - Here. Get him in here!
Kahretsin.
Get him inside.
İçeri sokun onu.
Get him inside, quick
Onu içeri alın, çabuk!
Get him inside
Onu içeri alın!
Grab his legs. We gotta get him inside.
Sen bacaklarını tut, içeri götürelim.
Let's get him inside.
Hadi onu içeri alalım.
Get him inside!
Onu içeri getirin!
Get him inside.
İçeri alın.
Get him inside that truck and make sure he stays there until he sobers up.
Onu kamyona bindirin ve ayılana kadar orada kalmasını sağlayın.
Get him inside! Come on!
- İçeri götür onu.
- Get him inside.
- İçeri sokalım.
Get him inside.
İçeri sokalım.
Get him inside!
Onu içeri çek!
Get him inside!
- Onu içeri götürün!
They used the transport we found on the station's hull to get him inside.
Üssün kaportası üzerinde bulduğumuz gemiyi kullanarak onu içeri soktun.
Say, sometimes a song so big and sweet inside, I just can't get him out.
Bazen içimdeki şarkı öyle büyük ve hoş oluyor ki, dışarı çıkaramıyorum.
- Then come inside. We'll get him.
- O zaman içeri gelin, onu çağıralım.
Seems something inside him dies so he don't even want to get up again but he does.
filizler toprağın içinde gözükür tekrar ayağa kalkması ne kadar zor olsada tabiat bunu becerir.
I'll call him for you as soon as we get inside the station.
İstasyonun içine bir girelim de onu senin yerine ararım. Sağol.
Our job is to get inside there and get him out as soon as possible... before they can get the information from him.
Görevimiz, bir an önce oraya girip... Almanlar ondan bilgi almadan onu oradan çıkarmak.
If one of us can get inside, we've got him.
İçimizden biri içeri girebilse, onu haklardık.
You heard him... Get inside.
İçeri girin.
But he's locked up tight inside this black skin and all the wanting in the world can't get him out.
Ama bu siyah derinin altında hapsolmuş ve dünyadaki hiç bir şey onu oradan çıkaramıyor.
As soon as we're inside, you get him out of there fast... before the reporters show up.
Biz içeri girer girmez, onu gazeteciler gelmeden çabucak dışarı çıkart.
Let's put him inside and get to the bank and make that withdrawal.
Onu içeri koyalım ve sonra da bankaya girip, şu işi halledelim.
He's inside. Let's get him.
İçeri girdi.
He said if there's any possible way of we giving him some kind of suggestion of how to get rid of the inside, he said there might be a chance of "negotiating" with the outside.
O dediki onu içeriden nasıl kurtarabileceğimize dair bir önerin var ise, dışarısıyla bir müzakere şansı olabilir.
Get him back inside.
Arabaya bindir onu.
Get him inside.
- Arkadan bir yerden.
We need to counsel with him about his editorial approach... so you go inside, get things strung up.
Şimdi onun editör yaklaşımına danışmamız lazım sen de içeri gir ve ortalığı bi toparla.
Like a treasure-hunter, as if I were an answer to something... something secret and mysterious hidden deep inside him... which I sometimes manage to get close to, so close...
Hazine avcısı gibi, sanki onun saklı derinliklerinde, bazen çok yaklaştığım, gizemli ve gizli bir şeylerin cevapları var.
- They put him inside me to get to you.
- Seni durdurmak için içime yerleştirdiler.
Can't you go inside and get him?
Gidip onu getiremez misin?
They chased him inside the general store and he tried to get a gun.
Kaçarken dükkana girdi ve bir silah edinmeye çalıştı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]