English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / He's like you

He's like you traducir turco

5,578 traducción paralela
You mean like he's a spy?
- Onun casus olduğunu mu söylüyorsun?
Jesus Christ, you know, you drive like my Nana- - he drives like my Nana, and she's 102.
Tanrım, aynı ninem gibi sürüyor.
Look, Harold may not like you, but he respects you, and he's all alone.
- Kesinlikle. Bak, Harold seni sevmiyor olabilir ama sana saygı duyuyor ve şu anda yapayalnız.
Just like he demoted you, Uncle Jerry.
O senide bir alt sınıfa düşürmedi mi Jerry amca?
He's gonna get there an Eugene's gonna cure all this an you're gonna fin yourself in a place where it's like how it use to be.
Oraya varacak ve Eugene de bunun çaresine bakınca sen de kendini eskiden olduğu gibi bir yerde bulacaksın.
What if it were your child you didn't know were alive or dead and when you asked for help people just turn their backs, don't even ask after him or mention his name, just carry on like he were never here? !
Ya sizin çocuğunuz olsaydı, ölü ya da diri mi bilmeseydiniz ve yardım istediğinizde, insanlar sırtlarını dönse çocuğunuzu sormasanız ya da adını bile anmasanız hiç yaşamamış gibi hayatınıza devam etseniz?
You know what Henry's like - he's very sensitive.
Henry'nin nasıl biri olduğunu biliyorsun, çok hassastır.
It's not like you're some guy who he trusted and betrayed him.
Güvenini boşa çıkaran biri değilsin ya.
He's a fraud, just like you said, and I can prove it.
Dediğiniz gibi sahtekarın teki ve bunu kanıtlayabilirim.
You know, there's many a fella who thinks he can argue his own case, so here's a bit of advice for free - a temper like his is hardly built for a courtroom.
Biliyor musunuz, kendi davasını savunabileceğini düşünen bir sürü insan var. Bu yüzden, işte size ücretsiz bir tavsiye. Böylesine bir öfkeyle mahkeme salonunda başarılı olamaz.
You know, if he's gone, like, really, truly gone, in a way that kind of solves your problem.
Eğer gittiyse, yani sahiden gittiyse bir şekilde sorunun çözülmüş olacak.
And he got, like, so burned out that he went into the wall, as you Swedes call it.
O kadar tükenmiş ki duvara çarpmış! Böyle deniyordu herhalde.
You'll like him, Cat, he's, he's really...
Onu seveceksin, Cat, O gerçekten...
He's just like you.
Aynı senin gibi.
Well, it sounds like he's blown it as regards being a councillor when all this comes out. You're joking!
Olay açığa çıkınca üflemiş gibi gösterir o zaman Meclis Üyesi olduğu için.
I was the neighbor's stupid dog. I thought, if he threatens to commit you again, you and I would run away together, like we'd planned.
Seni tekrar hastaneye yatırmak isterse planladığımız gibi kaçarız diye düşünmüştüm.
Like he's... like he's still there, you know?
Sanki o hâlâ oradaymış gibi, bilirsin işte.
There'll be things in the middle of the day that seem like he's answering, you know?
Gün ortasında sanki cevap veriyormuş gibi hissettiğin anlar olur.
The governor's endorsing you because he doesn't like Castro.
Vali seni onaylıyor çünkü Castro'yu sevmiyor.
And my friend upstairs... Well, he's like one of those anarchists that blew up Wall Street, you know?
Yukarıda bekleyen anarşist arkadaşım,... tüm sokağı patlatacak, anlarsın ya?
He's like a father to you? Yeah?
Senin için bir baba gibi, değil mi?
You treat Josh like he's your boyfriend.
Josh'a erkek arkadaşınmış gibi davranıyorsun.
He, er, Nevison, said..... he got the idea from you that you might let her go... .. now, after... I'd just like to say...
Nevison dedi ki galiba ona kızı bırakacağını söylemişsin artık ne zamansa bence de artık bırakmalısın.
I tried to explain how important it was to you, but he's like talking to a brick wall.
Önemli olduğunu açıklamaya çalıştım ama düz duvarla konuşuyormuşum gibi.
He was always like, "out here, you will find your edges, and those edges will carve out who you really are."
Her zaman şöyle derdi, "burada kendi sınırlarınızı keşfedeceksiniz, bu sınırlarınız gerçek kişiliğinizi biçimlendirecek."
You need to talk to him, - he doesn't like me.
Onunla konuşmalısın, benden hoşlanmıyor.
So when you say he's guilty like you're so sure just because you read the case file, who say my father is guilty and I'll hate you for that.
Yani, sadece dosyasını okuyup onun suçlu olduğundan emin olduğunu söylediğin zaman aslında babamın da suçlu olduğunu söyledin ve bu yüzden senden nefret ediyorum.
I'm nervous,'cause I feel like, you know, he's on the edge again.
Yine bir şeylerin eşiğinde gibi geliyor.
Why would you break up with a guy like this, he's amazing!
Hiç anlamıyorum.
You may not like me, but I have been managing his career since he was six and played in that men's league.
Benden hoşlanmayabilirsin ama altı yaşında büyükler liginde oynadığından beri onun kariyerini ben yönlendiriyorum.
He "Ho-Ho"'s, you tell him what you want, we snap a picture, and then if you'd like to make another memory, meet me in 20 minutes in the Gingerbread House.
O "ho ho" diyecek, siz ona ne istediğinizi söyleyeceksiniz, biz de fotoğraf çekeceğiz. Yepyeni bir anın daha olsun istersen de benimle 20 dakika sonra zencefilli evde buluş.
And the third criminal, he looks at these guys like they're idiots, you know?
Ve üçüncü suçlu da, aptallara bakar gibi bakmış,
But he's the best left-handed quarterback in NFL history, so I felt like I could at least keep that one thing, you know.
Sen de kes çalmayı!
"I'll do what I can, Nev, but these people, they're nasty", like he's got nowt to do with'em. He calls you Nev.
"Elimden geleni yapacağım Nev, ama bu adamlar fena" dedi sanki onlarla hiçbir ilgisi yokmuş gibi.
So, we finally get him in handcuffs, and then he's going on and on about how powerful his attorney is, blah, blah, blah, and I'm like, " look, you're naked.
Sonunda onu kelepçeledik... Sonrasında ise onun avukatının ne kadar kuvvetli... olduğundan bahsetmeye başladı, ve ben dedim ki, " bak, sen çıplaksın.
The main thing I'd like to convey about this picture is to get you to understand a little bit about how he's using his priming, his ground - that's the layer he puts on the canvas before he starts painting the figure.
Caravaggio'nun astar boyayı, zemini nasıl kullandığını anlatmak için bu resmi seçtim. Astar boya, figürleri boyamaya başlamadan önce tuval üstünde oluşturulan boya tabakasıdır.
You tell me that doesn't sound suspicious, like he's trying to get out of town in a hurry.
Bunun da kulağa şüpheli gelmediğini söyle. Sanki acele ile şehirden kaçmaya çalışıyormuş gibi.
He's perfect in every way. Except in that you two don't like him.
İkinizin onu sevmemesi dışında.
Have you noticed he's been, like, slowing down a little lately?
Son zamanlarda biraz yavaşladığını fark ettin mi?
He's like, you know, all powerful and stuff.
Güçlü hissetmeli.
You know, Kate, if this guy's divorced, it's not like he has the kid all the time.
Kate eğer adam boşanmışsa çocuğa sürekli olarak bakmıyor olabilir.
You brought him up, you crippled him, like you crippled me and the only difference between you and the other one is, at least he knows he's fucked.
Onu sen büyüttün, onu sen bozdun beni bozduğun gibi. Senle diğeri arasındaki tek fark en azından onun bunu biliyor olması.
So the other... the other day when Tammy and I were late, we were at my dad's place, you know, we were, like, looking at the house, and he walked in, and... and he was...
Hani... geçen gün Tammy ve ben geç kalmıştık ya babamın evindeydik bilirsin işte eve biraz bakınıyorduk. sonra o içeri girdi, ve... ve o...
He's not a good guy like you think.
Düşündüğün gibi iyi biri değil.
When he harasses you there's nothing I can do but when he harasses me you always come to me like this.
Seni taciz ettiğinde ben hiçbir şey yapamıyorum ama beni taciz ettiğinde böyle her zaman bana geliyorsun.
You know, it's probably just Jack being Jack, and... and you say not to believe anything he says, but he made it seem like you might want to...
Sen hep onun söylediği hiçbir şeye inanma dersin. Ama sanki sen beni evlat edinmek istiyormuşsun gibi konuştu.
So, does your dad have certain beliefs you didn't tell me about, like, say, a man can never be at one with the world unless he's butt-naked?
Mesela ; bir erkek tamamen çıplak değilse asla tam bir erkek değildir gibi.
You tell Derrick that he's a great guy, but you don't like him in that way, and then you apologize to Yolanda for breaking her son's heart, again.
Derrick'e harika biri olduğunu söyle,.. ama onu beğenmediğini ve... sonra Yolanda'dan oğlunun... kalbini kırdığın için özür dile, tekrar.
When this is over, is you- - hey, God? And He's like, "Yup."
Hayat bittiğinde... "Selam Tanrım?" "Buyur?" diyor.
And He's like, " I don't know who told you that shit.
"Bu saçmalığı kim söyledi sana bilmiyorum."
What I need is for you to pick up Ryan every morning like he's doing his shift, you bring him to my gym, right?
İstediğim şey, Ryan'ı her sabah alıp vardiyasını tamamlıyormuş gibi yapıp, benimm yanıma getirmen?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]