English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Hold on here

Hold on here traducir turco

745 traducción paralela
Hold on here.
Durun bakalım.
If we can hold on here till Cole Smith gets back we'll get our job done.
Eğer Cole Smith geri dönene kadar onu burada bekleyebilirsek İşimizi alacağız
Oh, now, hold on here, Carrie Virginia.
Oh, bekle biraz, Carrie Virginia.
If we can hold on here in Oxford for six weeks the Scots have promised an army of 20,000 men.
Burada, Oxford'da 6 hafta dayanabilirsek İskoçlar 20.000 kişilik bir ordu sözü verdi.
Sandra, you hold on here.
Sandra, sen burada kal.
In the meantime, you've got to hold on here.
Bu arada burada dayanmak zorundasınız.
Hold on here.
Bir dakika.
Hold on here.
Bekle biraz.
Come over here and hold on.
Buraya gel de tut şunu.
Here. Hold on, bub.
Dur, evlat.
- Here, hold on to this.
İŞte, tutun buna.
Here, hold on a minute.
Bir dakika bekleyin!
Hold on, I've got someone here.
Bekleyin lütfen, Yanımda birisi var.
Here, hold on to her.
Esther'i biraz tutar mısınız lütfen?
Anyhow - - here, hold this, lad - - this chap I knew got shipwrecked in the Bahamas - - him and a lady passenger alone on an island.
Tut şunu dostum. Bahamalarda gemisi batan birinin hikayesini duymuştum. O ve bir bayan yolcu, adada tek başlarına kalmışlar.
Just hold on, the doctor will be here soon
Dayan, doktor birazdan burada olur.
Tod Grinnel came in here begging for an extension on a loan I hold on his ranch.
Tod Grinnel geldi ve çiftliğine karşılık verdiğim borcunu uzatmamı istedi.
Right here, I hold its living warmth... ... and its spirit is always with me on the ramparts.
Tam burada, sicakligini tutuyorum ve ruhu kale duvarlari üzerinde hep benimle.
Hold on here.
Dur orada.
Here, hold on.
Dur bir dakika.
No, it ain't Pop, he's down on the dock. Here, hold this.
Bana da hiç mantıklı gelmiyor.
Put your hands up top here. Hold on and I'll pull.
Ellerini şuraya koy.Sen tut ben çekeceğim.
'Sorry, boys. Hold on tight. Here we go.'
- Üzgünüm çocuklar, sıkı tutunun
Hold on, there. Come here, come here.
Bekle, sakin. hanimiş, hanimiş.
Do we get out here? Hold on!
- Burada mı duruyoruz?
And knowing Mr. Spock's determination on some things, I thought I'd better hold him here until I got your orders.
Mr. Spock'ın bazı konulardaki kararlılığını bildiğim için emirleriniz gelene kadar onu burada tutmanın iyi olacağını düşündüm.
Joseph Francis Truitt, I hold here an order for you to be put to death in the lethal gas chamber of this state on this date and at this time for the murder of one, Mary Truitt, a human being.
Joseph Francis Truitt elimde tuttuğum bu anda ve bu saatte Mary Truitt ismindeki bir insanı öldürdüğün için devletin gaz odalarından birinde idam edilme cezan.
Victor Pietro Duchell, I hold here an order for you to be put to death in the lethal gas chamber of this state on this date and at this time for the murders of Lucien and Ellen Morgan, two human beings.
Victor Pietro Duchell elimde tuttuğum bu anda ve bu saatte Lucien ve Ellen Morgan adındaki iki insanı öldürmek suçundan devletin gaz odalarından birinde idam edilme cezan.
I also hold here an order of executive clemency signed by the governor, ordering a stay of execution on the condition that you offer proof of your willingness to provide evidence that can be used in the prosecution for numerous capital offences of one Lewis George Parma.
Ayrıca elimde vali tarafından imzalanmış merhamet anlaşması olarak sayılan Lewis George Parma'nın soruşturmada kullanılabilecek kanıtlanmamış sermaye suçlarına kendi isteğinle tanıklık etmen şartıyla yürütmeyi durdurma emri var.
Hold on, we'll get you outta here.
Sen oradan çıkaracağız..
Here, hold on to me.
İşte, tutun bana.
Hold on, I'll see if she's here.
Bir dakika, buradaysa çağırayım.
If people get upset cos they feel they have a hold on some things, I'm just acting as a gentle reminder, here today, gone tomorrow.
İnsanlar bazı şeylere bağlanmaları gerektiği için üzülüyorsa, ben onlara nazikçe bugün varız, yarın yokuz diyorumdur.
Here, so he can hold on to it.
Bu tarafa, sırığa tutunsun.
Here, hold that on him.
Al, silahı kafasına daya.
Hold it. Teresa, come on, stay here.
Dur Teresa, haydi burada kal.
Now, hold on to your hooks... because here are the fishes.
Şimdi iğneleri elinize alın. Çünkü balıklar geliyor.
Hold on this piece right here till it slides down there just like that.
Bu parçayı tam şurada tutun ta ki tam şu şekilde oraya kadar kaysın.
Hold on. Here.
Dur, al bakalım.
On here, hold it's tail.
Buradan. Kuyruğunu tut.
Ok, you just hold on right here.
Bizi tam burada bekle.
- Here, hold on to me and try and walk.
- İşte, bana tutun ve yürümeye çalış.
Here we go. Hold on tight.
Sıkı tutun.
Hold on, I got the bullshit right here.
Dur, bende şu boktan olacak.
And hold on tight. Here we go.
Sıkı durun. ışte başlıyoruz.
Start digging over here. Hold on!
İlk önce burayı kazın.
This store can't hold all the ammo you got on this here list.
Bu dükkanda listendeki tüm mühimmat bulunmaz.
Here. Hold on.
Bekle.
Do you two think that you could put your glands on hold long enough to get some work done here?
Hormonlarınızı bir kenara bırakıp biraz çalışmanız mümkün mü acaba?
She's right here. No, just hold on.
Hayır, ayrıIma.
Hold it. Here, go on.
Hadi tut şunu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]