I come to you traducir turco
27,085 traducción paralela
- When did I ever tell you not to come home?
- Eve gelmemeni falan mı söyledim?
Stanford. I want you to come with me.
Benimle Stanford'a gelmeni istiyorum.
Come here, I want to talk to you about something.
Gel şöyle, seninle bir şey konuşmak istiyorum.
I will come to you.
Oraya geleceğim.
And when you convinced me to come back, I convinced her.
Beni geri dönmeye ikna ettiğinizde ben de onu ikna ettim.
After all these years working together, you still think I would come in here into a court of law and perjure myself to hurt you.
Beraber çalıştığımız onca senden sonra mahkemede sırf sana zarar vermek için yalan beyanda bulunduğumu düşünebiliyorsun.
If I killed Mike, why would I have come to you the other night?
Eğer Mike2ı öldürdüysem, geçen gece neden size geleyim ki?
I just feel like everyone's kind of waiting for you to come back.
Herkes senin geri gelmeni bekliyormuş gibi bir his var içimde.
I know you're not happy with us, but the mayor called demanding you come to a meeting- -
Biliyorum bize kızgınsın ama belediye başkanı aradı ve bir toplantı yapmamızı...
Um, I mean, if he wants you to come, you should come.
Gelmeni istiyorsa, sen de gelmelisin.
So, I come here, I'll pay half your rent, and in two months, you've got close to 1,000 bucks saved up for a down payment on a car, free and clear.
O zaman buraya gelirim ve kiranın yarısını öderim ve böylece iki ayda arabanın ön ödemesi için bin dolar kadar bir para biriktirmiş olursun.
I didn't want you to come back here to be my de facto psychiatrist.
Senin buraya geri dönüp de psikiyatristim olmanı istemedim.
You can come back to the co-op anytime you want, and I will not glom on to you again.
Sonra istediğin zaman sanat falan yapmak için dönebilirsin ve bir daha üzerine böyle gelmem.
I thought maybe you might want to come by tomorrow morning or... or Friday if that's better.
Belki yarın sabah gelmek istersin veya cuma eğer daha iyiyse.
No, I'm just being straight with you, Sondra, that that is what is going to happen, not because we're coming after you personally, but because of all the evidence that has come to light since the plea deal.
Hayır, sadece ne olacağı hakkında doğruları söylüyorum Sondra. Kişisel olarak peşinden gelmek için değil itiraf pazarlığından beri tüm kanıtlar aydınlandığı için.
I'm sorry you had to come out here.
Buraya kadar zahmet verdiğimiz için üzgünüm.
If I don't come back, you know where to find me.
Eğer geri dönmezsem beni nerede bulabileceğini biliyorsun.
But look, I do want to tell you how pleased I am that you decided to come by.
Ama buraya gelmene ne kadar memnun olduğumu söylemek isterim.
I need your help, and I need you to come alone.
Yardımına ihtiyacım var ve yalnız gelmelisin.
I will send someone to come get you.
Seni alması için birini göndereceğim.
You know, I didn't have to come.
Gelmek zorunda değildim biliyorsun.
Would you like it if I talked to the school and asked if you can come home with me for a few days?
Birkaç günlüğüne benimle eve gelmeniz için okulla konuşmamı ister misiniz?
I want you to come run it with me.
Bu işi benimle birlikte yapmanı istiyorum.
- No, no. Come here. I want to make sure you hear what I'm saying.
Ne dediğimi anladığından emin olmak istiyorum.
I want you to come to this meeting.
Bu toplantıya gelmeni istiyorum.
I want you to come to this meeting.
Bu toplantıya katılmanı istiyorum.
I was hoping you might come and take a look, say hello to your mother.
Gelip bir etrafa bakarsın hem de annene bir görünürsün.
I told you never to come back here.
Buraya bir daha gelmemenizi söylemiştim.
I'm wondering if you could come in the other room with me and just, like, real quick, apologize to Sam for kissing me?
Acaba benimle diğer odaya gelip, çabucak Sam'den özür dileyebilir misin beni öptüğün için?
Officially, I'd have to tell you to stop, insist you come back to the embassy.
Resmi olarak, sana büyük elçiliğe dönmeni söylemem gerekir.
♪ When you say "I'm going to a movie tonight ♪ ♪ My friend bailed, wanna come?" ♪
* Her "Bu akşam sinemaya gidiyorum, arkadaşım * * beni sattı gelmek ister misin?" demenden *
Paula, come back to me. I need you.
Paula geri dön, sana ihtiyacım var.
I know you've come here to ask me to rethink the elections.
Biliyorum, buraya seçimleri tekrar düşünmem gerektiğini söylemeye geldin.
I didn't come to argue with you.
Buraya seninle tartışmaya gelmedim.
Come on, Bon-Bon, you know everything I've said was just a ploy to make you wake up, right?
Yapma ama Bon-Bon, söylediğim her şey seni uyandırmak içindi biliyorsun.
Oh, come on. please, I want to see you.
- Hadi ama, lütfen. Seni görmek istiyorum.
I promise to come back and haunt you forever.
Geri dönüp, sana sonsuza kadar musallat olacağıma söz veriyorum.
- And that as a public employee if Michael Ellis is acquitted, you come in to work the next morning, start a new case, while I, an elected official, am voted out of office come November.
- Michael Ellis beraat ederse Kasım ayında işe geldiğin sabah yeni bir dava üzerinde çalışırken seçilmiş Başsavcı olan ben ofisten atılıp, kamu işçisi olmuş olurum.
I'd love to come down and see you ride.
Gelip seni at üstünde görmek isterim.
I really can't get you to come back, huh?
Seni buraya döndüremeyeceğim, değil mi?
I told you - - He just wants to come home.
Söylemiştim... Amacı sadece eve dönmekti.
Listen, the only reason I have to come to these stupid meetings is because of you.
Bu aptal toplantılara katılmak zorunda olmamın tek nedeni sensin.
Wes, I need you to come to the house right away.
Wes derhal eve gelmen gerek.
If I make more of an effort and reach out to some of these people, will you at least come along?
Bu insanlara ulaşmak için biraz daha çabalarsam en azından benimle gelir misin?
Okay, I guess what's unnerving is that every time that I, you know, come for an evaluation, you guys just want to act like everything is cool, you know, and it's like, the test for me is if I can act, you know, calm and cool
Beni geren şey ; değerlendirme için buraya her gelişimde her şey yolundaymış gibi davranmak istiyorsunuz. Benim de sakin, düzgün ve her şey yolundaymış gibi davranmam sınanıyor gibi hissediyorum.
You say that so easily, but this shit determines whether I get to stay home or, uh, you know, come back here.
Bunu basit bir şey gibi söylüyorsun ama bu meret benim evde kalmamı veya buraya dönmemi belirliyor.
Might not want to shake my hand when you hear why I've come here today.
Bugün buraya gelmemin nedenini duyunca elimi sıkmak istemeyebilirsin.
I'm to bring you and the reporter back to home base. Come on.
Sizi ve gazeteciyi üsse götüreceğim.
I mean... if you file a report you'll have to come down to the police station every day.
Yani... şikayetçi olursanız her gün karakola gelmeniz gerekecek.
I told you to come on Monday.
Pazartesi gelmenizi söylemiştim.
Oh, so you can come to my place but I can't go to yours?
Yani sen mekanıma gelebiliyorsun ama ben gelemiyor muyum?
i come home 44
i come in peace 95
i come here 34
i come 83
i come in 22
i come bearing gifts 53
i come here all the time 23
i come back 34
come to your senses 45
to you too 24
i come in peace 95
i come here 34
i come 83
i come in 22
i come bearing gifts 53
i come here all the time 23
i come back 34
come to your senses 45
to you too 24
to you 1078
to your 24
to your knowledge 54
to your positions 16
to your health 109
to your mother 18
to your family 22
to your place 20
to your right 61
to your left 71
to your 24
to your knowledge 54
to your positions 16
to your health 109
to your mother 18
to your family 22
to your place 20
to your right 61
to your left 71