English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I worked

I worked traducir turco

12,566 traducción paralela
I worked out six hours a day, every day, for the last 20 years straight.
Günde altı saat çalıştım, her gün son 20 yıl boyunca düzenli olarak.
Because I worked too hard to hear it.
- Çünkü çok mücadele ettim.
Look, I worked very hard to get it there, on time.
Ben çok çalıştım, Bak zamanında, oraya onu almak için.
When I worked with the old man, clarity of purpose would escape me.
İhtiyarla çalışırken, amacımın belirginliği hatırımdan çıkıyordu.
The night waned and I worked hastily, but in silence.
Hava ağır ağır aydınlanıyordu ve ben acele ediyordum, ama sessizce.
I'm serious, I worked all week, and it's my day off.
Ciddiyim, bütün hafta çalıştım ve bugün benim izin günüm.
I worked on it, yeah, but Agent Lorenz...
Davada yer aldım, evet ama Ajan Lorenz...
I worked hard on these.
Bunlarla çok uğraştım.
I worked on my bonds all night.
Bütün gece bağları çözmeye çalıştım.
Everything I have, I worked for it.
Sahip olduğum her şey için çabaladım.
I worked myself silly.
Deli gibi çalıştım.
Well, I worked on that plan a long time. Fine.
Bu plan üzerinde uzun süre önce çalıştım.
Couple of ex-marines I worked with, after you got sent down.
Sen gönderdikten sonra birlikte çalıştığım bir kaç eski denizci.
Oh, he asked me if I worked for the CIA.
CIA için çalışıp çalışmadığımı sordu.
I worked mostly with dragons, Ukrainian Ironbellies, Eastern Front.
Ben daha çok ejderhalarla çalıştım, Ukrayna Demirgöbeği, doğu cephesi.
- Yeah, I worked in radar.
Evet. Radarda çalıştım.
I worked on it for two weeks.
İki haftamı aldı.
So I worked out in our gym from 3 : 00 to 4 : 00.
Yani bizim spor salonumuzda çalıştım. Saat 3'ten 4'e kadar.
I feel the same as I did before, and I'm starting to worry that the surgery might not have worked.
Hiçbir değişiklik hissetmiyorum. Ve ameliyatın işe yaramadığından endişelenmeye başlıyorum.
So let me tell you what I think worked.
İşe yarayan şeyi söyleyeyim sana.
I heard your mother worked here.
Anan burada çalışıyormuş diye duydum.
Okay, look, I only worked there for a summer.
Tamam bak. Orada sadece yazları çalışmıştım.
Every bathhouse I've ever worked at always had a rear entrance.
Çalıştığım tüm hamamların mutlaka bir arka girişi olurdu.
Stallone was an off-limit kind of guy, but I had a friend worked in the liquor business in New York.
Stallone her istediğinizde görüşebileceğiniz biri değildi ama New York'ta içki işiyle uğraşan bir arkadaşım vardı.
I've worked really hard to get here.
Buraya erişmek için kendimi yırttım.
I didn't want to go all the way home and then come back, so I just sat in my car and worked.
Eve kadar gitmek istemedim Ve sonra geri gel, o yüzden arabamda oturup çalıştım.
I've worked with the best.
Ben bu işin en iyileriyle çalıştım ve size diyebilirim ki
I'm the only one who's ever worked here. Ever.
Burada tek çalışan benim.
I didn't think he worked.
Onun bir işi olduğunu sanmıyordum.
I had a friend, Misha, who worked for me.
Bir dostum vardı, Misha. Bana çalışırdı.
I mean, that's great to hear because we really worked hard on this.
Bunu duymak güzel çünkü bunun için çok çalıştık.
I've worked closely with his group.
Onun grubuna yakın çalıştım.
Can't you just say that I've invented something and it worked?
Sadece söyleyemez misin Bir şey icat ettim ve işe yaradı mı?
- I can't believe it worked.
- Sağ ol! - İşe yaradığına inanamıyorum.
I can't believe that worked.
İşe yaradığına inanamıyorum.
I know you're just two good men doing a difficult job, but, uh, I only worked there for a short while, and... You know, maybe you should talk to someone who worked at Loomis at the time that David Ghantt committed his atrocities. Well, that's what we did.
- Bakın biliyorum, siz iki erkek çok zor bir iştesiniz ama ben sadece kısa bir süre çalıştım ve bence konuşmanız gereken kişiler David Ghantt bu şerefsizliği yaptığı sırada Loomis'te çalışanlardır.
I've worked it out.
Çözdüm de olayı.
I remember you saying that she worked on Saturdays.
Cumartesi günleri çalıştığını söylediğini hatırlıyorum.
I mean, after all we've worked this season,
Sonuçta bu sezon hepimiz çabaladık,
We worked until I think I fainted.
Bayılana kadar çalışmıştık sanırım.
I don't think anyone like him ever would've worked with somebody like me.
Onun gibi birinin benim gibi biriyle çalışabileceğini sanmıyorum.
I didn't know soft bears worked.
Yumuşak ayıların çalıştığını bilmiyordum.
Look, I don't see why you're so worked up about a prank call.
Bir telefon şakasına neden bu kadar taktığınızı anlamıyorum.
And I've worked out, if I do overtime, work Saturdays for about eight or nine months, I can do it all again.
Hesapladım, sekiz dokuz ay fazla mesai yaparsam, cumartesileri çalışırsam, bunu yine yapabileceğim.
I was so nervous I'd run into one of you on the way in, but it worked out, so...
İçeriye girerken birinize koşmam çok sinirliydi. Ama işe yaradı, o yüzden...
- I didn't realize you worked here.
- Parti duruyor ve bize düşüyor. bu bir köpek.
At least not for the last 15 years I've worked here.
En azından burada çalıştığım son 15 yıl boyunca.
Every day for 30 years, he worked his tail off washing cars just so I could buy this place.
30 yıl boyunca her gün, kuyruğu düşene kadar araba yıkadı. Sırf ben burayı alayım diye.
I ain't worked up, Henry. I gots to get it ready.
Acele etme, Henry, hazır değilim, daha.
I worked it out.
Planı yaptım.
Okay, I think that worked, yeah?
Galiba böyle oldu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]