English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / The economy

The economy traducir turco

1,688 traducción paralela
Most of the institutions that destroyed the economy were under his direct regulatory authority.
Ekonomiyi mahveden kuruluşların çoğu doğrudan onun denetim ve gözetim yetkisi altındaydı.
I got home on a Friday, everything was just fine in terms of the economy.
Cuma günüm boştu. Ekonomide her şey yolunda gidiyordu.
The word that we got was that if we did not act immediately the economy would collapse, no doubt about it.
Kongreye söylenen şey acilen harekete geçilmezse ekonominin çökecekti. Bunda hiç şüphe yoktu.
So some kind of disease has entered into the economy.
Ve ekonomiye bir tür hastalık bulaştı.
My attitude is that if the economy is good for folks from the bottom up, it's gonna be good for everybody.
Benim inancıma göre, en diptekiler için ekonomi iyi gidiyorsa herkes için iyi olacak demektir.
I hope the economy will... ( people cheering )
Umarım ekonomi düzelir çünkü paramı borsaya yatırdım...
The economy's in the toilet.
Ekonomi berbat durumda.
I mean, the economy's in the toilet.
Ülke ekonomisi kötü durumda.
Well the economy, you know, so....
Öyleydim ama ekonomi ortada...
I'm sure you've heard of this thing called the economy which is in another thing called the toilet.
Eminim ekonomi denen şeyi duymuşsunuzdur bu da tuvalet denen başka bir şeydir.
Well, due to the economy, there's a lot of worry going around.
Ekonomik sebeplerle, etrafta bir çok endişeli insan var...
WE ALL KNOW THAT THE ECONOMY IS BAD, AND BLOATED COMPANIES LIKE DUNDER MIFFLIN...
Ekonominin iyi durumda olmadığını hepimiz biliyoruz ve Dunder Mifflin gibi böbürlenen şirketler...
Well, maybe people still think that he's guilty, or maybe it's the economy.
Belki insanlar hala onun suçlu olduğunu düşünüyor, belki de ekonomi yüzünden. Belki de her ikisi.
It's the economy.
Ne? Ekonomik kriz yüzünden.
The economy's in the news today, and congress is considering A minimum wage increase.
Bugünün gelişen ekonomi haberlerinde, bakanlar kurulunun maaşları minimum düzeyde arttırmayı düşündüğü belirtildi.
Trying to make everybody feel good about the economy?
Belki de herkesi, ekonominin iyiye gittiğine inandırmak için biraz antidepresan bulurdum.
That guy helps to wreck the economy.
Bu adam ekonominin mahvolmasını sağlıyor.
They believed that if governments stopped providing services, and stopped regulating markets, the economy would correct itself.
Grup, hükümetin hizmet vermeyi ve piyasalara müdahale etmeyi durdurduktan sonra ekonominin kendisini düzelteceğine inanıyordu.
In 1970, Salvador Allende's Popular Unity government won the election on a platform of nationalisation of large sectors of the economy.
1970 yılında, Salvador Allende'nin Halk Birliği hükümeti ekonomideki büyük sektörlerin millileştirilmesi programı üzerine bir seçim kazandı.
Richard Nixon ordered the CIA director to make the economy scream.
Richard Nixon, ekonomik bir kriz yaratması için CIA'e eir verdi.
With the US funding, everything was done to destabilize the economy.
Birleşik Devlet fonları ile ekonomiyi istikrarsızlaştırmak için her şeyi yaptılar.
But in 1971, with the economy in a slump
Ama 1971 yılında, ekonominin çöküşüyle Nixon, Friedman'ın fikirlerine sırtını döndü.
Within the first 3 years in office unemployment doubled in post of the economy, leading to waves of strikes.
Görevindeki ilk 3 yıl içerisinde işsizlik mesajları ekonomide iki katına çıktı ve bu da bir grev dalgasına yol açtı.
The economy's growing.
" Piyasa işini biliyor.
Hoover is actually sceptical about what's going on on Wall Street, and the economy, generally.
Hoover aslında, genel olarak, Wall Street'in gidişatından ve ekonomiden şüpheliydi.
when you lose all confidence in the economy good and bad go down together and so the chief investment elite is at great pains to try to restore that confidence, to convince people that the economy and the stock market is sound.
Eğer iyinin ve kötünün birlikte battığı bir ekonomiye karşı tüm güveninizi yitirirseniz ve baş yatırımcı olan seçkin tabaka bu güveni tazelemek ve halkı ikna etmek için canla başla çalışıyorsa o ekonomi ve borsa sağlam demektir.
As confidence in the economy sank further, a domino effect began.
Ekonomide güvenin batması domino etkisi yarattı.
So it enabled the Kurds protection, first of all, and secondly, they had the ability to create their own economy, their own justice system, and you could tell. It was night and day.
yani Kürtlerin korunması öncelikliydi, ve sonra kendi ekonomilerini yaratma fırsatları oldu, kendi adalet sistemleri hem de gece gündüz
Farmers have been pushed to buy more seed, have more tractors, been pushed into the loan economy.
Çiftçiler daha fazla tohum, traktör almaya, kredi çekmeye zorlanıyor.
As farmers around the world go broke and lose their farms, their land is taken over by international agribusinesses that grow genetically modified single crops for a globalized economy.
Dünya çapında çiftçiler borçlanıp çiftliklerini kaybettikçe topraklarına uluslararası tarım şirketleri el koyuyor genetik olarak modifiye tek tür ekin ekiyorlar, küresel ekonomi için.
I think it's this period that's the most important since our walk out of Africa, because we've now got to come to the end of the extractive economy and figure out how to live within our means.
Afrika'dan çıktığımızdan beri muhtemelen en önemli dönemimiz olduğunu düşünüyorum, çünkü şimdi çıkarıcı ekonominin sonuna geldik ve sahip olduklarımızla yaşamanın yolunu bulmalıyız.
One of the causes of our recession is this parallel economy With these types around we lose millions in taxes which should be coming to the state.
Ekonomideki durgunluğumuzun sebeplerinden biri bu adamlar yüzünden kaybettiğimiz milyonlar.
We should create a global and innovative economy, promote education and the health system and fight against corruption and burocracy.
Küresel ve duyarlı bir Ekonomi yaratmalıyız Eğitim ve sağlık hizmetlerini yükselterek
If it was a nation state, it would rank as the world's eighth largest economy.
Bu bir ulusdevleti olsaydı, dünya ekonomisinin sekizinci en büyük ekonomisine sahip olurdu.
You mean the one that feeds the labor force that drives the california economy?
Bunun Kaliforniya ekonomisine katkısı hakkında bir fikrin var mı?
"In a bad economy, the mature cocktail waitress is the first to go."
"İlk giden, yaşlı garson kız olur". Gerçekten mi?
The problem--how to attract high net worth clients in a down economy.
Sorun.. ekonomik kriz ortamında kıyak müşterileri etkilemek.
Yeah, wife and kids are in town for a few days, want to do a little shopping, kick-start the old economy, you know?
Evet, karım ve çocuklarımla bir kaç gündür şehirdeyiz. Biraz alışveriş yapalım, ekonomiye can verelim dedik.
You might read the ex-chairman of Shell that said over weekend that oil can hit over 150 dollars a barrel as world production begins to peak, not really good news for a country whose entire economy, not to mention its entire way of life,
Shell'in eski başkanının söylediklerini okumamız gerek ; haftasonuna doğru.. dünya üretimi zirve yapmaya başlamışken bir varil petrol fiyatının 150 dolara çıkması, bütün ekonomisi ve hatta bahstmeye bile gerek yok, tüm... yaşam koşulları petrol üzerine kurulu bir ülke için... hiç iyi bir haber değil.
And scale of this task to achieve a transformation to a low carbon economy of the entire, entirety of human civilization, is obviously, is huge, monumental task, probably the greatest humanity ever faced.
Ve bütün insanlık medeniyetinin topyekün... daha az karbon üreten bir ekonomiye geçiş görevi, insanlığın bugüne kadar karşılaştığı en büyük, en zor, en muazzam görev olacaktır.
That was gonna be the end of the world. Do you have any idea what one of my properties does for the local economy?
Mülklerimin bölge ekonomisine katkısından haberiniz var mı?
Look, if we're gonna get this economy back on track, We have to get more money in the pockets of hard-Working
Bakın, eğer bu ekonominin seyrini düzeltmek istiyorsak öncelikle bu çöküntüye sebep olan para babaları yerine...
Put more people out of work and make it harder of the american economy,
-... aslında birçok kişiyi işsiz bırakacağını... -... bel kemiğini oluşturan...
And a sense of role and responsibility in the great economy
Onlara ne oldukları, rolleri ve ekonomik sistemdeki sorumlulukları hakkında bir bakış açısı verirsiniz.
I think that sounds like a fair price for "an economy double with obstructed view of the street."
Bence çok adil bir fiyat, hem de sokağı kısmen gören iki kişilik ekonomi sınıfı oda için.
Turkey that can become self-dependent and powerful with its energy sources and economy is also for the advantage of our strategic partner ;
Kendi kendine yeten ; Enerjisiyle ve ekonomisiyle bölgede itici güç haline gelmiş bir Türkiye stratejik ortağımız Birleşik Devletler'in de çıkarınadır.
THEN THE BETTER WE DID, THE MORE ROBUST OUR ECONOMY GREW,
Biz daha iyi kazandık ve ekonomimiz sağlamlaştı.
Gorbachev was hoping to gradually reform the Russian economy.
Gorbaçov, ekonominin aşamalı olarak reformunu umut ediyordu.
We consider that the coalition has very broad authorities to determine the direction of the Iraqi economy.
Irak ekonomisine yön vermek için koalisyonun geniş bir yetkisi olduğuna inanıyoruz.
But the US economy was thriving and the world danced to the American tune.
Ama Amerika'nın ekonomisi gelişiyordu ve tüm dünya Amerikan ezgileriyle dans ediyordu.
So it became a huge part of the US economy to loan money for the Stock Market.
Bu yüzden, borsa için ödünç para vermek Amerikan ekonomisinin büyük bir parçası oldu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]