English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / The red

The red traducir turco

16,026 traducción paralela
The red light means that the piezoelectric battery must have been damaged.
Kırmızı ışık, piezoelektrik bataryanın boşaldığının göstergesi.
His lawyer tells us tonight Mr. Asher has no plans to sue the Red Pines Police Department despite being wrongly held for so many years, which his lawyer calls extremely generous.
Avukatının aktardığına göre oldukça cömert bir kararla yıllarca suçsuz yere tutulmasına rağmen Bay Asher Red Pines polis merkezini şikayet etmeyi düşünmüyormuş.
The red... red dragon.
Kır... kırmızı ejderha.
The last column of the Red Army?
Kızıl Ordunun son dayanağı mı?
When the Red Hats remove photographs from the memorial walls, sometimes a little mouse finds them and brings them to me.
Kızıl Şapkalılar anıt duvarından fotoğrafları kaldırdıkları zaman bazen bir fare onları bulup bana getirir.
However, once we're through and I've removed the red tape, we can work on negotiating your deportation.
Ancak işimiz bittiğinde ve ben hukuki formaliteleri hallettiğimde sınır dışı edilme işlemlerini konuşabiliriz.
From the red cross.
Kızıl Haçtan.
You let her go right now, or I'm gonna drown the bitch in the red dress.
Onu şimdi bırak yoksa kırmızı elbiseli sürtüğü boğarım.
The Duke ordered the Red Guard to attack that church.
Dük, kırmızı muhafızları kiliseye saldırması için görevlendirdi.
They saw us help them against the Red Guard, they'll listen to me.
Bizi kırmızı muhafızlara karşı yardım ederken gördüler. Beni dinleyecekler.
The Red Guard will raze the tavern to the ground and destroy every one of those traitors.
Kırmızı muhafızlar tavernayı yerle bir eder ve o hainlerden her birini öldürür.
The Red Guard will attack the barricade, and we'll end this outrage as swiftly as it began.
Kırmızı Muhafızlar barikata saldırır ve bu kontrolden çıkmış olayı başladığı gibi bitiririz.
The red dragon...
Kırmızı ejderha.
If you have any information... about where Adam is, or if you remember anything out of the ordinary from that night, please contact the Red Pines police.
Adam'ın nerede olduğuna dair herhangi bir şey duyarsanız ya da o güne dair bir detay aklınıza gelirse lütfen Red Pines polisine bildirin.
And with the highly regulated stuff, we can cut through a lot of the red tape and deal directly, and discreetly.
Ve yüksek ayarlı şeylerle formaliteleri ortadan kaldırıp direkt iş yapıyoruz, ve ihtiyatlı bir şekilde.
He just ran the red.
O sadece kırmızı koştu.
The Last of the Red Hot Livers.
Son Tutkulu.
She even thought that the red cross was handing out the cure in bottles over in trout run.
Hatta Kızıl Haçın bedavaya şişelerce ilaç dağıttığına bile inanmıştı.
Government agencies like NASA say it will be decades before we set foot on the Red Planet.
Ancak NASA gibi devlet kurumlarının söylediğine göre Kızıl Gezegen'e ayak basmamız onlarca yıl sürecekmiş.
We like to cut through the red tape here.
Aşırı bürokrasi kullanmayız genelde.
Here's Rakesh with the blue kite and Rehmat with the red.
İşte mavi uçurtmasıyla Rakesh ve kırmızı uçurtmasıyla Rehmat.
The Red Blood or the beast?
Kızıl Kanlı'ya mı yoksa canavara mı?
They earned the right to wear the red cloak and sit at the high table by their bravery.
Kızıl pelerini giyme ve yönetici masasında oturma hakkını cesaretleriyle kazandılar.
Got drunk, ran a red light, hit another car, and killed the driver.
Sarhoş olup kırmızıda geçmiş. Başka bir arabaya çarpıp sürücüsünü öldürmüş.
I promised the people of Red Pines a return to family values, and I meant it.
Red Pines halkına, ailevi değerlere dönüşü... vaad ettim, ve yaptım da.
It's the sunset hitting the northern mountain range, turning it red.
Kuzey sıradağlarına yansıyıp kırmızıya bürünen günbatımı.
Let me first begin by thanking the people of Red Pines for their overwhelming support.
Öncelikle, sonsuz desteklerinden ötürü Red Pines halkına teşekkürlerimi sunuyorum.
And I could see my little brother's red backpack in the middle of the road.
Ve yolun ortasında kardeşimin kırmızı sırt çantasını görüyordum.
He tells them the time has come to wash the Shieldlands clean with - red blood. - You're safe here.
Onlara Shieldlands'i kızıl kanla yıkama vaktinin geldiğini söylüyor.
They do not know what it is to sleep on the floor, but they are all red.
Yerde yatmanın ne demek olduğunu bilmiyorlar ama hepsi kominist.
If I intercept one and burn, The other 29 will reach the 29-red hands.
Eğer birini bulup yaksam bile, diğer 29 tanesi, 29 Kızıl ele ulaşacak.
Red Hats hit the garage this morning.
Kızıl şapkalılar bu sabah tamirhaneyi bastılar.
If the Monkeys get what they want, - when the forest is red... - When the forest is red...
Maymunlar Ordusu istediğini elde ederse Orman kızıl olduğunda...
Red button's the trigger.
Tetikleyici olan kırmızı düğme.
Red wine for you, sir, and a sea breeze for the lady.
Beyefendiye kırmızı şarap, hanımefendiye de deniz esintisi.
I attended one demonstration recently at the laboratory in potsdam where ten disabled children were each given a red balloon to play with and then injected in the heart with a solution of concentrated phenol.
Son zamanlarda bir gösteriye katıldım Potsdam'daki laboratuarda ; On özürlü çocuğa her birine oynamak için kırmızı bir balon verildi.
The idea of our class was just a red herring.
Tüm sınıf bunun aldatmaca olduğunu düşündü.
He told me it was the key to the City of Light and that if I swallowed it, the woman in red would take me there.
Ve eğer yutarsam kırmızılı kadın beni oraya götürecekti.
When your detective sent the photo through for ID, all the lights went red.
Dedektifiniz resmi gönderince sistemde ne kadar uyarı varsa ötmeye başladı.
"He gave his radiant red feather " to the seagull who only had white feathers.
" Işıldayan kırmızı tüyünü ise sadece beyaz tüyleri olan martıya vermiş.
Red Guard are only authorised to attack if the Musketeers'rescue fails.
Kırmızı Muhafızların sadece Silahşörlerin kurtarma planı başarısız olursa o zaman saldırmaya hakları var.
Look, even the child's psych says that this red dragon is probably a... what's it... a-a mental construct.
Çocuğun psikolojisi bozuk kırmızı ejderha da muhtemelen kafasında kurduğu bir şeydir.
Nor is this to say that the widespread distribution of the common red fox, Vulpes vulpes, with its many sub-genera, is meant to suggest a commonality with the household dog,
Ama bundan, "Vulpes vulpes" denen tipik kızıl tilkinin ve birçok alt türünün yaygın dağılımının "Canis lupus familiaris" denen evcil köpeklerle aralarında bir akrabalık olduğuna işaret ettiği anlamı çıkmasın.
So he called the hotel and found out they got a hotel service car, a red jeep, 2 days ago, and never returned it.
Oteli aramış ve otelden 2 gün önce kırmızı bir cip aldıklarını, ama geri getirmediklerini öğrenmiş.
Symptoms of the virus include a small circular red rash on the abdomen or chest and is followed by nausea, delirium and aggressive outbursts or unpredictable behavior.
Virüsün belirtileri arasında karın ya da göğüs üzerinde dairesel kırmızılık ve deride döküntüler, peşinden mide bulantısı saldırgan tavırlar ya da beklenmeyen davranışlar görülebilir.
Turns red during the spring time.
İlkbaharda kırmızı renge dönerler.
All the ants are gone, even the big red one.
Tüm karıncalar kaçmış, hatta o büyük kırmızı olan bile.
For every professional clown, there's 100 hacks with a red nose and a wig waiting to do the job.
Her profesyonel palyaço için dışarıda iş bekleyen 100 tane korsan kırmızı burun ve peruk var.
So the most powerful evil the world has ever known has just gone red at the height of the Cold War.
Yani dünyanın şimdiye dek gördüğü en şeytani adam Soğuk Savaş döneminde kızıllara katıldı.
The rag was tied with red wool, the same red wool I saw her with when I first came here.
Çaput, sarı kırmızı bağlanmış. Buraya ilk geldiğimde onda gördüğüm aynı kırmızı yünle.
Our cloaks are red for the blood we would spill to protect Herot as our brother here did.
Pelerinlerimiz, Herot'u korurken dökeceğimiz kandan dolayı kırmızıdır. Bu kardeşimizin döktüğü gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]