English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / We got a

We got a traducir turco

34,664 traducción paralela
All right, we got a problem.
Pekala, bir sorunumuz var.
We got a H-34 at T-2!
2. masada H-34 durumu!
We got a customer with a hair up his butt and one in his meatloaf.
Götünden ve köftesinden saç çıkan bir müşterimiz var.
Oh. I can't wait to hear, but right now we got a case.
Duymak için sabırsızlanıyorum, ama bir vakamız var.
Yo, we got a problem.
Bir sorunumuz var.
We got a little problem.
Küçük bir problemimiz var.
Look, we got all the drugs out of that house, Baxter's gonna watch him like a hawk.
Bak, bütün ilaçları evden attık, Baxter da onu bir şahin gibi izleyecektir.
Now we got a lifetime of "What if?"
"Ya öyle yapmasaydık?" diye düşünüp duruyorum şimdi. Çok kırıcısın.
Guys, we got a problem.
Millet, bir sorunumuz var.
We got a kid down here. Check that room.
Burada bir çocuk var.
Mac, we got a problem.
Mac, bir sorunumuz var.
Hang on! We got a bogey.
Gulyabani geliyor.
We got a call from a fixer we use sometimes.
Ara sıra işimize yarayan bir adam bizi aradı.
Uh... we got a hit on a partial print.
Kısmi parmak iziyle uyuşan birini bulduk.
Once we took the search parameters off Charles and focused on the daughter, we got a hit.
Arama parametlerini Charles'dan alıp kıza odakladığımızda, eşleşme bulduk.
We got a complaint filed against your partner.
Partnerin hakkında şikayet dosyası var.
Those are new shoes for a new position at ANC. Ooh- - you add four anxiety markers, we got a doe-eyed greenhorn that's ripe for manipulation.
Bunlar AHM'deki yeni görevi için aldığı yeni ayakkabılar gerginlik belirtilerini de eklersen elimizde manipülasyona açık karagözlü bir acemimiz olur.
I recognize you intended that to be a compliment, but I find your comparison insulting to Wakandan technology. You can bad-mouth me, but you trash-talk my tech, and we got a problem. What?
Amacının bir iltifat yapmak olduğunu sanmıştım fakat bu karşılaştırmayı Wakandan teknolojisine bir hakaret olarak gördüm.
Guys, we got a problem.
Çocuklar, bir sorunumuz var.
We got a train full of civilians.
Elimizde içi sivil dolu bir tren var.
Walter, we got a kid to find.
Walter, bulmamız gereken bir çocuk var.
But, most importantly, we got a DNA match.
Ama önemli olan DNA eşleşmesinin çıkması.
- Oh. We got a case.
Bir vakamız var.
We got a Clone Wars veteran with us.
Yanımızda bir Klon Savaşı gazisi var.
We got a B rating.
B sınıfı bir işletmeyiz.
Well, we should probably stop having phone sex'cause I'm at Pinkberry and I got a lot of decisions to make.
Senin şeyin kararmadan geri ara ama beni.
We got pipes for a sprinkler system but no bathrooms.
Su püskürtme sistemi için boru var ama banyo için yok.
We got to find a way out of here.
Buradan çıkmanın bir yolunu bulmamız lazım.
We got to move these to a more secure location now.
Bunları daha güvenli bir yere götürmemiz lazım.
All we got is enormous black guys. ( grunting ) You got a problem?
Bizde sadece çam yarması zenci adamlar var.
Well, we've already got a full-time guard, Wayne.
Aslında tam zamanlı çalışan bir güvenliğimiz var, Wayne.
Five years ago, it was a surprise trip to Thailand after we got married.
Beş yıl önce biz evlendikten sonra sürpriz bir şekilde Tayland'a gitmişti.
I got to tell you, Victor likes to have a little cognac before we do it.
Söylemeliyim ki, biz yapmadan önce Victor küçük bir şişe konyak içmeyi sever.
We got to go to Mars. Great.
- Mars'a gitmemiz lazım.
We've got a problem here.
- Bir sorunumuz var.
Now, we've got a lot to cover. But first, let's watch a safety video designed to terrorize you into being a responsible motorist.
Şimdi, bir sürü işimiz var ama önce bilinçli bir sürücü olman için seni korkutmak amaçlı yapılmış şu videoyu izleyelim.
We got to figure a way to get her out of there.
Onu oradan çıkarmak için bir yol bulmamız lazım.
He was a paranoid guy long before we got to him.
Başından beri paranoyak bir adamdı.
We've got a body.
Birini bulduk.
Maybe we should find Backheim, see if he's got a judge who can hook us up with a subpoena.
Belki de Backheim'i bulum bize emir çıkartacak bir hâkim bulabilir mi diye bir sormalıyız.
We got to get to Longbourn before dark.
Hadi. Karanlık basmadan Longbourn'a varmamız gerek.
- You got a problem with being in the... - No, we do the exact same thing
- Hayir, bire bir ayni seyi yapiyoruz.
Okay, we've got a... [sighs] blue, Western, cowboy thing?
Tamam, elimizde... Mavi, kovboy tarzi bir kot gömlek var.
when you take a supplement omega 3's we've got some really good evidence now. Summarizing a lot of studies.
Hatta artık omega-3 takviyesi almakla ilgili birçok araştırmayı özetleyen çok iyi bir kanıtımız var.
- Yeah, I know. I had the same reaction, but she was so sweet with Louie and she got got him giggling, and we all know that kid is a tough laugh.
Hep aynı tepkiyi veriyorum ama Louie'ye karşı çok iyiydi ve onu devamlı güldürüyordu.
Hey, Zorn, we got you a new shower curtain.
Hey, Zorn, senin için yeni bir duş perdesi aldık.
Just a reminder, guys, we got the swim unit coming up next, so... don't forget to bring your trunks.
Hatırlatayım dedim beyler, az sonra yüzme takımımız belli olacak. Bu yüzden sakın mayolarınızı getirmeyi unutmayın.
- Well, we have got ourselves a case and a key piece of evidence.
Hem soruşturmamız hem de önemli bir ipucumuz var.
We got to get to Long Island.
Long Island'a gitmeliyiz.
We've got a ways to go, but it's a start.
Daha çok yolumuz var ama bu da bir şey.
Listen, Gerry just got a surprise visit from Tom and Elizabeth Keen, and, well, they're very interested to know where we are with the whole case.
Dinle, Gerry'e Tom ve Elizabeth Keen'den süpriz bir ziyaret yapıldı... ve dosyada ne noktada olduğumuzu... bilmek için can atıyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]