English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You weren't wrong

You weren't wrong traducir turco

140 traducción paralela
You weren't wrong!
Yanılmamışsınız!
- What's wrong? - You weren't there this morning? No, we went fishing.
Bay Fred, elinizdeki boya çabuk kuruyan cinsten ama bu sabah tekneniz boyanın kurumasını bekleyemedi galiba.
You weren't wrong.
- Hatalı değildin.
- We weren't wrong, were you?
- Yanılmadık, değil mi?
You weren't there. Wrong idea, let's go.
Burada olmamalısın, haydi gidelim!
If you weren't a fool, you'd know one can be decent, and wrong.
Eğer aptalca konuşmasan, şu an sana dürüst davrandığımı anlardın.
Oh, no, Dally, you weren't wrong.
Oh, hayır, Dally, sende yanlış yok.
You weren't wrong.
Elbette haksız değilsin.
Miss, uh, Sandy Sandstone... you just must've been wrong in your assumptions, weren't you?
Bayan, hmm, Sandy Sandstone... varsayımlarınızda yanılıyor olmalısınız, öyle değil mi?
Then you were wrong about him, weren't you?
O zaman onun hakkında yanılmışsın, değil mi?
If you weren't, you would have asked me what was wrong.
Kızgın olmasaydın, derdimi sorardın.
- You weren't wrong.
- Yanılmamışsın.
And I promise you, nothing ever will, but... you weren't wrong about me.
Ve sana söz veriyorum, hiçbir şey olmayacak, ama... benim hakkımda hatalı değildin.
You weren't wrong.
Senden gerçekten hoşlanıyorum.
And if you went back, it'd mean you weren't sorry, you weren't wrong and you'd be betraying your children.
Ve eğer dönersen... bir anne olarak, çocuklarına ihanet edeceğine inandığını söyledim.
Even if you thought you weren't responsible, it went wrong and you were there.
Sorumlu olmadığını düşünsen de lşler ters gitti, sen oradaydın.
Well then, you were wrong, weren't you?
E, öyleyse, yanılmışsın, değil mi?
You weren't entirely wrong, what you said in LA.
Los Angeles'ta söylediklerinde pek de haksız değildin.
I could be wrong, but you were reaching out for money, weren't you?
Yanlış da olabilir ama sen paraya ulaşmaya çalışıyordun, değil mi?
You weren't wrong about the scalpel.
Neşter konusunda haklıymışsın.
You weren't wrong.
Yanılmamışsın.
What's wrong, honey? You weren't supposed to help her.
- Ne oldu tatlım?
You weren't wrong
Yanılmadın.
Well, I would let you handle it if you weren't handling it all wrong.
Peki, ben bunu tamamen yanlış işleme olmasaydı bunu ele izin verir.
Well, you weren't entirely wrong.
- Çok da hatalı değildin.
But you weren't wrong about that.
- Ama haksız sayılmazdın.
You weren't wrong.
- Yanılmadın.
The minute something goes wrong, "Why weren't you here? Why didn't you do this?" You know, it's...
Ama bir terslik olduğunda, "Neden burada değildiniz?" diyorlar.
Even if it weren't wrong, would you really like to live a life style which means you could never get married never have children?
Yanlış olmasa bile, acaba gerçekten böyle bir hayatı mı istiyorsun yani ne evlilik ne de çocuk?
You weren't doing anything wrong, which means this isn't your fault, ok?
Yanlış bir şey yapmıyordun, bu da demek ki senin suçun yok tamam mı?
But the issues and the damage, you weren't wrong about any of that.
Ama sorunlar ve zarar görmen hakkında dediklerin doğruydu.
And besides, if it makes you feel any better, you weren't completely wrong.
Hem tamamen yanılmış da sayılmazsın.
Suddenly, it felt wrong ; that you weren't there.
Bir anda, senin orda olmaman bana yanlış geldi.
I told my lawyer you weren't after money. Sorry I was wrong.
Avukatıma senin para peşinde olmadığını söylemiştim, yanılmışım.
You weren't exactly wrong.
Pek yanılmadın.
You weren't wrong.
Yanılmadın.
After you said you weren't coming, I invited Carol to come and I don't think that I did anything wrong.
Sen gelmiyorum deyince bende Carol'u davet ettim. Ve bununda yanlış olduğunu düşünmüyorum.
So you weren't fine, but you went to school anyway, just to prove me wrong.
Yani iyi hissetmiyordun, ama bana öyle olmadığını ispatlamak için... yine de okula gittin.
Back there at the wheel, the queen... You weren't just guessing it wrong on purpose, were you?
Çarkıfeleğin orada, kupa kızını kasten yanlış söylemedin, değil mi?
- We weren't wrong, you know?
- Ama yanılmadık, tamam mı?
Yeah, you are wrong, Cayla, because we checked your passport and you weren't in the country.
Evet, yanlış olan sensin Cayla. Pasaportuna baktık, ülkede değilmişsin.
Look, you weren't wrong to worry, okay?
Endişelenmekte haklıydın.
Meaning you don't think it's an infection and you'd be right, if you weren't wrong.
Yani enfeksiyon olduğunu düşünmüyorsun. Eğer yanılmamış olsaydın, haklı olabilirdin.
I know the kryptonite Can get you a little amped, but you weren't wrong.
Biliyorum kriptonit seni biraz etkiledi ama söylediklerin tamamen yanlış değildi.
You weren't wrong.
Hatalı değildin.
Correct me if I'm wrong, but weren't you with Bryce Larkin, super spy when you were together?
Yanlışsam düzelt. İkiniz beraber çalışırken Süper Ajan Bryce'la birlikte değil miydiniz?
You said you weren't using it. Yeah, well, I was wrong.
Her zaman başıma gelir bu...
So you weren't totally wrong about Dr. Brennan.
Pekala... Dr. Brennan hakkında tamamen hatalı değildin.
Forgive me if I'm wrong, but weren't you the one who wanted to destroy his ship?
Hatalıysam beni affet, ama gemi ilk ortaya çıktığında onu yok etmek isteyen sen değil miydin?
But they can fool doctors, these aren't done wrong, they're designs, you weren't even aware of it.
Ama doktorları kandırabiliyorlar. Pulları yanlış yapıştırmıyorlar, onlar tasarımlarıydı. Bunu fark etmedin bile.
Do you wonder if your father and my brother weren't wrong?
Hiç düşündün mü, ya babanla kardeşim yanılmadılarsa?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]