Daha fazla yok traducir inglés
3,099 traducción paralela
İnsanlarda neden bunlardan daha fazla yok?
[baby coos] Why would people have more than one of these?
- Daha fazla ayak yalamak yok.
- No more lick foot.
Ajan Gibbs, yaralı askerlerle ilgili daha fazla fotoğrafa bakmama gerek yok.
Agent Gibbs, I don't need to look at more pictures of injured sailors.
Bundan böyle daha fazla kural yok!
Enough with the regulations!
Onlara daha fazla malzeme vermemize gerek yok.
We don't need to give them any more fuel.
Burada daha fazla yapabileceğin bir şey yok.
There's nothing more you can do here.
Daha fazla yalan yok.
No more lies.
- Tamam, daha fazla soru yok.
All right, no more questions.
Öyleyse sanırım bu konuyu daha fazla konuşmaya gerek yok.
Well then... I guess there's no need to talk further about it.
Daha fazla numara çekmek yok, tamam mı?
And no more playing games by yourself, all right?
Liz, daha fazla kötü şansa ihtiyacım yok.
Liz, I don't need any more bad luck.
Cha Gyeong Seon! Daha fazla gitme, gidecek yer yok.
Cha Gyeong-seon Don't go any further There's no where to go
Daha fazla söyleyeceğim bir şey yok.
I've got nothing more to say.
Daha fazla söyleyeceğim bir şey yok.
I have nothing more to say.
Daha fazla oyun yok.
No more games.
Hayatla ilgili büyük kararlar, daha fazla çılgın haberler yok artık.
You know, no more big life events, no more bombs are allowed to be dropped.
Hong Kong'da daha fazla iş yok.
No more business in Hong Kong.
Sana daha fazla bira yok Vali.
No more beer for you, Vali.
Söyleyecek daha fazla bir şeyim yok.
I got nothing more to say.
Bu gecenin daha fazla unutulmaz olmasına gerek yok yani.
I don't need tonight to be any more memorable than that.
Daha fazla sır yok.
No more secrets.
Daha fazla saklanmak yok Charm.
No more hiding, Charm.
Daha fazla zaman yok.
There is no more time.
Gordugun her neyse hatirlamak icin daha fazla vaktin yok.
You don't have any more time to remember what it was you saw.
Ş u anda ne yaptığı hakkında senden daha fazla bilgisi olan kimse yok.
Now, there's nobody out there that knows what he's up to more than you do.
Seni üç kez muayene ettim Louise ve kesinlikle bir sorunun yok. Daha fazla hapa ihtiyacın olması dışında.
I've examined you three times, Louise, and there's absolutely nothing wrong with you, except... you need more pills.
Daha fazla yalan yok!
- No more lies!
Daha fazla söyleyecek bir şeyim yok.
I have nothing more to say.
Daha fazla bakmana gerek yok, çünkü onu buldun.
Well, look no further,'cause you found her.
Daha fazla drama hic ihtiyacim yok.
I just don't need any more drama.
Bugünlük yapabileceğin daha fazla bir şey yok Parker.
There's nothing more you can do today, Parker.
Duke hıyarın teki ve onun işlettiği bir yere daha fazla para kazandırmaya niyetim yok.
Duke's a jerk, and I have no intention of further supporting his crummy establishment.
Çünkü cezalandırılmayı benden daha fazla hak eden biri yok.
Because nobody deserves to be punished more than me.
Hayır, hayır, hayır daha fazla koşmak yok Kate!
No more. No, no, no, no, no more running now, Kate.
Herkes rahat olduğu sürece ben de iyi olurum. Bu da artık üzgün bakışlar, daha fazla çiçek ve iyi niyet pastası yok demek oluyor.
I'll be okay as long as everyone else is cool, which means no more sad looks and no more flowers and no more sympathy cake.
- Artık daha fazla endişe etmene gerek yok.
- Is no longer your concern.
Öyleyse daha fazla konuşacak bir şeyimiz yok.
Then I guess we have nothing more to talk about.
Yani daha fazla soru sormana gerek yok.
So there's no need to ask any more questions.
Daha fazla düşünmek yok, Denise.
No more thoughts, Denise.
Daha fazla fikir yok.
There will be no more.
Beni daha fazla zorlamana gerek yok.
You don't need to put any more pressure on me.
Daha fazla müşteri, reklam ve ürün olmadığını anlamak zorundasın,... talep yok, teklif yok.
You have to reali ¤ e that there are no more clients, advertisements, product, there's no demand and offer.
Daha fazla bekleyemeyiz adamlara ne yapacaklarını söyleyecek kimse yok.
We wait much longer, there's no telling what this guy might do.
Artık daha fazla bisiklet kaybetmek yok.
You wouldn't lose as many bikes.
Artık daha fazla oyun yok.
No more games.
Daha fazla acı yok.
No more pain.
Hayır, daha fazla sır yok.
No, no more secrets.
Bana daha fazla benzemene gerek yok.
You don't need to be more like me.
Ayağımın iyileşeceğine inancınız yok ama son sınıfa kadar hiçbir şey yapmayıp sadece partilere gidip Tanrı tarafından hak ederek okula hükmetmemle gurur duymak yerine daha fazla çalışmam gerektiğini mi söylüyorsunuz?
I might not be getting a free ride to college, and instead of sailing through my senior year doing nothing but partying and ruling the school as is my God-given right... you're saying I have to study more? !
Ama... daha fazla şey yapmana gerek yok.
But... there's no need for you to go so far.
Ona herşeyi söyleyeceğim. o zaman daha fazla saklamanın bir anlamı yok.
I'm thinking of being honest about everything and laying it all out on the table. As long as things have turned out this way... there are no more reasons to hide it any longer.
daha fazla 180
daha fazlası değil 36
daha fazlası 45
daha fazla bekleyemeyiz 34
daha fazla dayanamam 18
daha fazla bekleyemem 49
daha fazla duymak istemiyorum 24
daha fazla dayanamıyorum 53
daha fazla dayanamadım 19
daha fazla konuşma 31
daha fazlası değil 36
daha fazlası 45
daha fazla bekleyemeyiz 34
daha fazla dayanamam 18
daha fazla bekleyemem 49
daha fazla duymak istemiyorum 24
daha fazla dayanamıyorum 53
daha fazla dayanamadım 19
daha fazla konuşma 31
daha fazla dayanamayacağım 79
daha fazla değil 55
daha fazla yaklaşma 57
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
daha fazla değil 55
daha fazla yaklaşma 57
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24