Hatırlamalısın traducir inglés
292 traducción paralela
Uyandığın anda ortadan kaybolan şeyi hatırlamalısın.
You just need to remember what it is that disappeared the moment you awoke.
Hatırlamalısın.
You must remember.
Eğer bunlar benim genel standartlarımın üzerinde değilse, bir süredir pratik yapmadığımı hatırlamalısınız.
If these aren't up to my usual standards... ... you must remember I'm slightly out of practice.
Lütfen, hatırlamalısınız.
Please, you must.
- Onu hatırlamalısın!
You must remember her!
Hatırlamalısın! Unutma, iyi gidiyorsun.
Don't forget you've been well and truly laid.
Hatırlamalısın, hepsi bu.
You got to remember, that's all.
Hatırlamalısın.
It has to be you.
Evlendiğinde bunu hatırlamalısın.
When some fortunate man gains your hand in marriage, remember to have daughters.
Hatırlamalısınız ki, Amerikalılar çok tuhaf insanlardır.
Remember, Americans are a strange people.
Ve bunu hatırlamalısın, hayatım.
And you should remember this, darling.
Hatırlamalısın, bu bir sır.
You must remember it's a secret.
Hatırlamalısın.
You should remember. It's not me who's changed.
Sen de hatırlamalısın.
Well, of course, you must, too.
Özel birisi olarak hatırlamalısın.
You ought to remember him as a particular type of man.
Ama hatırlamalısın ki çocuğum, eğer onu kaybedersek, tıpkı bunun gibi yaklaşık 200 tane daha var.
But just you remember, child, if we lose him, there's about 200 or more ahead of us Just like that.
Sevgili Barbara'm, deneyip hatırlamalısın, bu gezegende bulunduğumuz kısa süre içerisinde insanlarla tanıştık, onlarla konuştuk ve kim bilir, onları etkilemiş bile olabiliriz.
My dear Barbara, you must try and remember, the short time we've been on this planet we've met people, spoken to them and who knows, we might have even influenced them.
Hatırlamalısın... Çünkü sen cenaze arabasına onları koyduğumuzda bize yardım ediyordun.
Well, you ought to... because you helped load their coffins into the hearse.
Hatırlamalısın.
- Scotty, you've got to remember. - Jim.
Hepiniz şunu hatırlamalısınız :
Everyone of you must remember :
Şunu hatırlamalısınız ki ; Bu çocuklar yetenekli ve eğitimli safkan atlar gibiler.
You've got to remember that these children are like skilled and trained, highly-bred horses
Hatırlamalısınız.
You must remember!
Beni hatırlamalısın!
You must remember me!
Onu hatırlamalısınız... çok da çekici dişleri olmayan iri bir adam.
You must remember him... a large man with not very attractive dental work.
İyi bir hayat sürmenin ne demek olduğunu hatırlamalısın.
You must remember that how to lead a good life
Uyum sağlamak için gereken en önemli şeyin zaman olduğunu hatırlamalısınız.
The key thing in remembering adapting is time.
Ne yapman gerektiğini unutmalı ve bu gecenin yalnız zevkin için olduğunu hatırlamalısın.
You must forget what you have to do and remember that this night is only for your pleasure.
Bunun sadece geçici bir durum olduğunu hatırlamalısın.
What you have to remember is, this is just a temporary situation.
O yüzden, yaptığın hataları hatırlamalısın.
So you'll have to think of something you did wrong
Onun hayatta nasıl biri olduğunu unutmalı ve şimdiki haliyle hatırlamalısınız.
Listen, you gotta forget about how he was in life and remember him as he is now.
Onu hatırlamalısınız.
You must remember him.
Bir şeyler hatırlamalısın?
You should at least remember something?
İki adet fren olduğunu hatırlamalısın.
You got to remember You got two brakes.
En azından donanmayı hatırlamalısın.
You gotta know! You were in the Navy!
- Hatırlamalısın.
- You have to.
Hep hatırlamalısın Billy :
That's what we've got to remember, Billy.
- Hatırlamalısın.
- You must remember.
Ama hatırlamalısın, eğer onu kullanırsan....
But you must remember if you use it...
Sen hatırlamalısın, ben pek iyi düşünemiyordum.
You got to remember, I wasn't thinking very clearly.
Ve hatırlamalısın.
You must make yourself remember.
Hatırlamalısın Kitty düşün.
Than you can remember Kitty think.
Hatırlamalısınız.
You remember,
Bir kere oldu, hatırlamalısın... "Patel."
You had one, you'd know it- - "Patel."
Bişeyler hatırlamalısın.
You must remember something
Tabii, mahvettiğin adamı hatırlamalısın.
Well, you should recall the man you ruined.
- Evet, evet, hatırlamalısın çünkü ben, seni çok iyi hatırlıyorum.
- Yeah, yeah, you should because I certainly remember you.
Kanatlarını, düşmanlarından daha yüksekte uçmak için kullanırdı hatırlamalısınız ki, bu Tebeşir dönemindeydi.
Now, he used this membrane to fly high above his predators... which you gotta remember, was way back in the Cretaceous period.
Ve biz kozmik sırlar hakkındaki İpuçlarını araştırırken, Zihnimizi açık tutmamız gerektiğini hatırlamalıyız.
And as we continue investigating the clues to this cosmic mystery, we have to remember to keep an open mind.
Hatırlamalısın.
No.
O resmi daha önce görmüşüm de hatırlamalıymışım gibi, ancak anlamını çıkartamıyorum.
Well, that I should know the painting, that I've seen it before, but I can't remember what it means.
Bence keyif aldığınız şeyleri hatırlamalı ve onları tekrar yapmaya başlamalısınız.
Well, you should remember the fun things you used to do and you should start doing them.
hatırlamıyorum 685
hatıra 18
hatırlıyorum 715
hatırla 239
hatırladın 20
hatırladın mı 1207
hatırladım 301
hatırlıyor musun 713
hatırladın mı beni 20
hatırlatma 18
hatıra 18
hatırlıyorum 715
hatırla 239
hatırladın 20
hatırladın mı 1207
hatırladım 301
hatırlıyor musun 713
hatırladın mı beni 20
hatırlatma 18
hatırlayacağım 21
hatırım için 37
hatırlamıyorum bile 17
hatırlarsanız 25
hatırlarsan 31
hatırlayamadım 36
hatırlarsın 61
hatırlamıyorsun 28
hatırlıyorsun 67
hatırlarım 22
hatırım için 37
hatırlamıyorum bile 17
hatırlarsanız 25
hatırlarsan 31
hatırlayamadım 36
hatırlarsın 61
hatırlamıyorsun 28
hatırlıyorsun 67
hatırlarım 22