Ne korkunç bir şey traducir inglés
131 traducción paralela
Ne korkunç bir şey!
What a terrible thing to do!
Ne korkunç bir şey!
But how appalling!
Holmes ne korkunç bir şey.
Holmes what a terrible thing.
Ne korkunç bir şey!
What a terrible thing.
Ne korkunç bir şey!
How dreadful!
Hepinizden ne korkunç bir şey istediğimi şimdi anlıyorum.
I realize now what a terrible thing I was asking of you all.
Ne korkunç bir şey.
What a terrible thing.
- Ne korkunç bir şey!
- How awful!
Ne korkunç bir şey.
What a terrible thing to do.
Ne korkunç bir şey!
Such horror.
Dr. Heidecke'nin kafasının uçmuş olması ne korkunç bir şey.
Dreadful business, this Dr. Heidecke getting his head lopped off.
Ne korkunç bir şey.
What a terrible business.
Ne korkunç bir şey!
This is so horrible!
- Ne korkunç bir şey.
- What dreadful thing?
Ne korkunç bir şey.
Terrible thing.
Ne korkunç bir şey yaptın?
What terrible thing have you done?
"Ne korkunç bir şey."
"What a terrible thing."
Ağzınıza böyle bir şey almadıysanız ne korkunç bir şey olduğunu bilemezsiniz.
If you've never had one in your mouth, you can't imagine what a shock it is.
İnsanın, çocuğunu kaybetmesi ne korkunç bir şey kim bilir.
That must be a terrible thing to lose a child.
Ne korkunç bir şey!
This is outrageous!
Ne korkunç bir şey!
It sounds awful.
Ne korkunç bir şey!
Just look at this, will you?
Ne kadar korkunç bir şey!
Oh, how shocking!
Bu harika bir şey! - Ne korkunç!
It's wonderful
Onun için ne kadar korkunç bir şey gözlerinin önünde bir adamın öldürülmesi.
What a terrible thing this is for him, seeing a man murdered right before his eyes.
Korkunç bir şey itiraf etmeliyim. - Ne?
I've got an awful confession to make.
Derin ne güzel, korkunç bir şey.
You have such beautiful skin.
Ne kadar korkunç bir şey.
What a dreadful thing.
Ne yaptık bilmiyorum ama korkunç bir şey olmalı.
I don't know what we did, but it must've been something dreadful.
Bazen korkunç bir şey olduğunda ne yapıyor?
When something terrible happens, what does he do?
Korkunç bir şey. - Ne düşünüyorsunuz, güzel bir şey mi?
It's a terrible thing.
Madam, korkunç bir şey oldu. Ne?
Madame, something terrible has happened.
Korkunç bir şey oldu. Ne?
Oh, something terrible's happened.
"Bu da ne? Korkunç bir şey bu." dedi.
That's awful. "I said," It's a flag. "
Korkunç bir şey bu ; ah, ne kadar korkunç!
Oh, horrible, most horrible!
Bu korkunç bir şey! - Ne?
Hey, that's terrible.
Ama efendim, sizin için ne kadar korkunç bir şey bu!
But, sir, how utterly ghastly for you!
Bunun bir davranış bozukluğu olduğu açık. Ama böylesine yaygın ve korkunç bir bozukluğa sebep olan şey ne?
Clearly a behavioral disorder, but what could have caused such a widespread and dramatic disorder?
Ne zaman dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışsa korkunç bir şey geliyor ve onu cehenneme doğru çekiyordu.
And every time she tried to make the world a better place, something terrible came up inside her and pulled her back down into hell.
Ne zaman dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışsa korkunç bir şey geliyor ve onu cehenneme doğru çekiyordu.
Every time she tried to make the world a better place, something terrible came up inside her and pulled her back down into hell.
merhabalar, benim ismim Marge Simpson ve bu tabloyu ben boyadım belki neden böylesine çılgın bir şey yaptığımı merak etmişsinizdir size, bay Burns'ün korkunç kafasının içindekileri göstermek istedim acımasız dudaklarını, kinci dilini ve şeytanı beynini ancak, soluk vücudunun zayıflığı ne kadar hassas ve kırılgan olduğunu gösteriyor belkide, tıpkı tanrının şaheseri gibi.
Hello, my name is Marge Simpson and I painted this. Maybe you'd like to know what possessed me. I guess I wanted to show that beneath Mr. Burns'fearsome head with its cruel lips, spiteful tongue and evil brain there was a frail, withered body, perhaps not long for this world as vulnerable and beautiful as any of God's creatures.
Köylerimiz bunu hak etmek için ne yaptı hiç bilmiyorum... Korkunç bir şey.
I don't know what our town has done to deserve something so terrible.
Her sabah aynı korkunç suratı görerek uyanmanın ne denli kâbus bir şey olduğunun önemi yoktur. Önemli olan edilen yemindir.
No matter how pitiful or disgusting it may be to wake up to the same horrifying face each day that's what the marriage vows are all about.
Ne korkunç. Hayatımda ilk kez biri bana değerli bir şey aldı.
The one precious thing anyone's ever bought me in my whole stinking life
Korkunç bir şey olduğunda yardım edemeyecekse toplum ne işe yarar?
What's a community for, if it isn't supposed to help when something terrible happens?
Korkunç bir şey, Mayflower'da ne işi var onun?
Is that hideous? What's that doing at the Mayflower?
Ardından, bir dakikalık saygı duruşunda gülmenin ne kadar korkunç bir şey olduğunu düşünürsün ve tam gülecekken kendini tutarsın. Ancak bu defaki daha büyük bir kahkahadır.
But then you think how terrible it would have been if you'd laughed out loud in the middle of the minute silence... and soon you nearly do it again, only this time it's a bigger laugh.
Çocukken bile ne kadar korkunç bir şey olduğunu söylemek yerine, benim o şeyleri ne kadar sevdiğimi söylerdi.
Even as kids, he would tell me how awful it was for him, - but that I liked it.
Ne kadar da uyumlusun, korkunç bir şey bu.
What a conformist, how awful.
Ne kadar korkunç biri olduğunu bildiğimi her sanışımda daha kötü bir şey öğreniyorum.
Every time I think I know just how awful you are, I learn something worse.
Çünkü böyle bir şey olduğunda bunu bilmemelerinin ne kadar korkunç olduğunu düşünürsün. Hayatın üzerindeki derin etkiyi fark etmemeleri çok kötü olurdu.
Because when something like this happens you realize how awful it would be if they didn't know if they weren't aware of the effect they've had on your life.
ne korkunç 99
korkunç bir şey bu 27
korkunç bir şey oldu 46
korkunç bir şeydi 28
korkunç bir şey 150
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
korkunç bir şey bu 27
korkunç bir şey oldu 46
korkunç bir şeydi 28
korkunç bir şey 150
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21