English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ O ] / Onun gibi birşey

Onun gibi birşey traducir inglés

347 traducción paralela
Daha önce onun gibi birşey görmedim.
I've never seen anything like him.
O ortadan kaybolduktan sonra, sanırım bir sigara fırtı ya da onun gibi birşey işittim.
And then he vanished out there, I suppose, with a puff of smoke and like a clap of...
Kontrol mekanizması bir saat kala veya onun gibi birşey, bu tip şeyleri kodlar.
When Control has an hour or so free it codifies such stuff
Sarsaparilla yada onun gibi birşey?
Sarsaparilla or something?
Affedin beni, ama... komşumuz bir öğretmen veya onun gibi birşey mi?
Pardon me, but... is our neighbor a teacher of some kind?
Büyük kıza gelince Giannena'dan zengin bir tüccar onu hizmetçi ya da onun gibi birşey olarak almayı önerdi.
Concerning the older daughter, an merchant prince from Giannena offered to take her as a servant girl or something like that. The house will be closed down and sold by her siblings.
Ya da onun gibi birşey.
something.
Bir not göndereceklerdir ya da onun gibi birşey.
A note. Something.
Tseng Chien de onun gibi birşey ne yaparsa yapsın, benim elimde olacaktır
Tseng Chien is precisely like that Whatever he does, he is in my control
- Onun gibi birşey.
- Something like that.
Evet.Onun gibi birşey.
Yeah. Er, something like that.
- Evet onun gibi birşey.
- Yeah, sorta.
Çıkacak kızda aramıyorum yada onun gibi birşey.
It's not like I go looking for girls to date, or anything like that.
Indiana'da ya da onun gibi birşey sanırım.
It's in Indiana or something.
Sanırım ona imparator ya da onun gibi birşey diyordu.
I think he called him "Emperor" or something.
Onun gibi birşey.
Well kind of
- Milkşeyk veya onun gibi birşey var mı?
- Could I have a milk shake or something? I got a car outside.
Hey şu bifteğe bakın onun gibi birşey istiyorum. hey şu kel adamın tavuğuna bakın.
Steve, what's a "tbls"?
Peki, aşırı duyusal ya da onun gibi birşey de olmalı.
Well, she must be on sensory overload or something.
Bilirsin işte bir beyzbol takımı başkanı ya da onun gibi birşey.
You know, like the general manager of a baseball team.
Yeah, cips içinde sos getirebilir mi ya da onun gibi birşey?
Yeah, and some dip for these chips or somethin'.
Onun gibi birşey.
Something.
Ya da onun gibi birşey.
Or something.
Muhtelemen hastalıklı ya da onun gibi birşey.
It's probably diseased or something.
Evet, Onun gibi birşey.
Yeah, something like that.
Bir ölüm kalım meselesi... ya da onun gibi birşey olmadığı sürece... maçı kaçıramazdım.
I just can't miss a game... just because, you know, an incident occur... unless it was like a death or somethin'like that.
Sanırım komedyenlik veya mimari işine gireceğim, onun gibi birşey.
Probably go into comedian or architecture, something like that.
Sanki Bayan Godiva veya onun gibi birşey.
Sort of... Lady Godiva or something.
Bilirsin işte, destek çağır ya da onun gibi birşey.
You know, call for back-up or something.
Herhangi birinizde peçete yada onun gibi birşey var mı?
Does anyone have, like, a towel or something?
- Hım, onun gibi birşey.
- Something like that.
O daha yaşlı evli bir adam yada onun gibi birşey.
It's like she's an older married man or something.
Görüyorum, Seni düşünmek istemiyorum, Ben bir ucubeyim yada onun gibi birşey, Çünkü erkeklerle ilk tanıştığım zaman onların evine gitmem.
See, I don't want you to think I'm a freak or nothin'like that, because I usually don't even go home with guys when I first meet'em.
Suçlu olduklarını sanırlar, sanki biz biliyoruz ya da onun gibi birşey gibi.
They assume they're guilty, like we know it or something.
Meteoroji uzmanı ya da onun gibi birşey.
Sounds like I'm a meteorologist or something.
- Onun gibi birşey.
- Something like that
Onun gibi birşey.
It just seems that way.
- Dedi ki sen çok yakışıklıymışsın, yani onun gibi birşey.
- She said that you were a..... hunk of burning... something or other.
- Bu senin için yalışıyorum yada onun gibi birşey!
- It's like we work for you or somethin'!
- Onun gibi birşey.
- Somethin'like that.
Onun gibi birşey.
Something like that.
Elinde onun gibi parlak birşey var,... ve sen onu boşa harcıyorsun.
You've got something really brilliant like that, and you're just wasting it.
Doğum günün yada onun gibi birşey için?
For your birthday or something?
kendine gel abi bu at eski bir arkadaşımızdı.... ve biz onun için herhangi birşey hissetmiyoruz ne zaman adam gibi arkadaşların olacak?
Big brother, pull yourself together. The horse is an old friend of ours... and we don't feel anything for him. When do you guys become friends?
Onun elinden çalmıışım gibi birşey değil ki bu.
It's not like I stole him away at the homecoming dance.
Evet onun gibi birsey.
Yeah, whatever.
Bilemiyorum, yeni birşey görürsün, yeni bir kelime duyarsın, onun gibi işte...
You see something, you hear a word, I thought that's what it was.
Onun gibi ya Molly'e ya da bebeğe birşey olsaydı.
It's not as if something happened to Molly or the baby.
- Onun gibi parıltılı birşey başka ne olabilir ki?
- Flashy thing like that? - What else could it be?
Şimdi, canavarı unut! O büyük gürültü yapan büyülü birşey... onun gibi!
Now forget the monster, it's a big noise-making thingamajig.
Kanat veya onun gibi birşey büyütmüş olmalı.
Must've grown wings or something.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]