English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Y ] / Yapabileceğim hiçbir şey yoktu

Yapabileceğim hiçbir şey yoktu traducir inglés

159 traducción paralela
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
And there wasn't a thing in the world I could do about it.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There wasn't anything I could do about it.
Onu kurtarmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do to save her.
Bay Nazerman... Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Mr. Nazerman... there was... nothing I could do.
Hayır, yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
No, there was nothing I could do.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu, yemin ederim.
I couldn't hear. There was nothing I could do, I swear it.
Kokain alemine daldığında, bir dava çıkar da kendine gelir diye umut ve dua etmekten başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do when he went on one of his cocaine binges, except hope and pray that some interesting case would come along to snap him out of it.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu ne de olsa.
There was nothing I could do, so why be careful?
- Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
- There really wasn't anything else I could do.
Üzgünüm, çocuklar, yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
I'm sorry boys. That was nothing I could do.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do about it.
Bununla ilgili yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
I didn't have nothing to do with that.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
- There was nothing I could do.
Onu silmek için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do to erase it.
Benim onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu, ve onun buna ihtiyacı vardı.
There was nothing else I could do for him, and he needed it.
Buradayken yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
While I was here, there was nothing that I could do.
Bak üzgünüm. Ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There's nothing I could do.
Onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do for him.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
And there was nothing that I could do about it.
Ve o felaket gecesi, yara açıldı, artık yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
And that disastrous night..... the wound broke open, and there was nothing I could do.
- Chris, yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
- Chris, there was nothing I could do.
David konusunda yapabileceğim hiçbir şey yoktu değil mi?
About David, I just want to know that there was nothing I could have done.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Man, there was nothing I could do.
Biz yapılmış olan en iyi plandık ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktu!
We're the greatest plan ever made, and I had nothing to do with it!
Oğlu yerine babası ile evlenmek için kandırılmıştım ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
I had been tricked into marrying the father instead of the son and there was nothing I could do about it.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do!
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do about that.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Soğuk betonun üzerinde öylece yatıyordun.
THERE WAS NOTHING I COULD DO.
Sokrates'le ilgili yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing that I could do about Socrates.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There wasn't a thing I could do about it.
Bay Bession için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do for Monsieur Bession.
Elimdeki bu güce rağmen yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
To have this power and know there's nothing more you can do.
Fakat bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
But there wasn't anything I could do about it.
Onları kurtarmak için de yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
And there wasn't anything I could have done to save them.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I couId do.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Lanet olsun.
There was nothing I could do.
Evet. Fakat bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Yes, but there wasn't anything I could do about it.
Fark ettim ki kurban nefes almıyordu. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Merkezi arayıp dedektifleri beklemek dışında.
I realized that the victim had expired, there was nothing for me to do except call it in, wait for the detectives.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Look, there was nothing I could do.
Yavaş ve keskin hareketlerle, baygın vücudu sürüklendi, gitti... Ve benim bunu önlemek için, yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
With slow, deliberate movements, his unconscious body was dragged away, and there was nothing I could do to prevent it.
Gittiği gün yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
The day she left, there was nothing I could do.
Ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
But there was nothing I could do.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Nothing I could do.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Why, nothing I could do.
Ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
And there was nothing I could do.
Ve benim bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
And there was nothing that I could do about it.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Whoever called it first, won.
Ama parmaklarımın arasından kayıyor gibiydi ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
But it was like she was slipping through my fingers, and there was... nothing I could do about it.
- Yapabileceğim hiçbir şey yoktu!
There was nothing I could do!
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There wasn't a damn thing I could do about it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]