Bununla beraber traducir español
608 traducción paralela
Bununla beraber, Amerikalı yetkililer teyakkuzda.
Los funcionarios estadounidenses están en alerta.
- Ah ve bununla beraber, büyük bir hata daha yapıyorsun.
Y, más aún, cometes un gran error.
Bununla beraber, lordum insanlar sizi önemli şahsiyet sahibi sanınca, öyle olduğunuzu düşünmeye başIıyorsunuz.
Pero Milord... cuando la gente cree que uno es alguien, también uno lo cree.
Bununla beraber Bobby, ona erkek arkadaşı olup olmadığını sormaktan korkuyordu.
Vonnie le encantó, a pesar de que tenía demasiado miedo de preguntar, si ella tenía un novio.
Bununla beraber, oraya bir çok sorun olacağını bilerek gittin, değil mi?
Sin embargo, fuiste allí esperando problemas, ¿ no?
Bununla beraber, kesin ilerleme kaydediyor.
De todos modos, está progresando mucho.
Bununla beraber, Bu sahte tatlandırıcılar seni öldürecek.
Por otro lado escuché que el edulcorante puede matarte.
Bu çorbada benim de tuzumun olmasını gerçekten isterim. Bununla beraber hiçbir kuvvet beni bununla seyahat etmek için bunun içine sokamaz.
Ahora me gustaría invertir en este nuevo aparato aunque nada en el mundo haría que vuele en él.
Bununla beraber, herkes bir konuda hemfikir artık. Kaybedecek vakit yok.
Todos los implicados opinan que no hay tiempo que perder.
Bununla beraber duyulmasını istediğim, söylenecek şeyler var.
Tal vez les sirva de algo a aquellos que la escuchen.
- Bununla beraber göz önüne almamız... gereken bir şey daha var. Hanımefendinin ve ailesinin sosyal statüsü.
Además, existe otro aspecto muy importante, que es la posición social y familiar de la señora.
Bununla beraber, unutmayın büyük nehre gidiyoruz. Kolay geçeceğimiz bir yer bulmak ta çok zor olacak
Y si no llegamos al río principal antes de que llueva... tardaremos una semana río abajo para encontrar un cruce.
Bununla beraber sınavı da geçmiştim.
Lo aprobé, ¿ no?
Bununla beraber salonundaki ucuz dergilerin kahramanlarını tanımlarken kullandığı sıfatlar.
Así es como describen al héroe las revistas baratas de las peluquerías
- Bununla beraber, bir konuda tam- - Sör Bernard'ı böyle översen sana daha sonra imza verebilir. - George?
Aunque, el momento más brillante -
Bununla beraber, bu seferin tek hedefi Spartacus'u öldürmek değildir. Spartacus efsanesine son vermektir.
Sin embargo, esta campaña no sólo persigue destruir a Espartaco... sino destruir también su leyenda.
Bununla beraber...
Y todavía...
Bununla beraber sonucun ne olacağını asla tahmin edemedim.
Sin embargo nunca supe cuáles serían las consecuencias.
Biliyorum, biliyorum, ve sebeplerin oldukça saygıdeğer ama bununla beraber Becket, Kilise bu konuyu kavgasızca araştırıp, hükümet kurumlarıyla olan barışı tesis etmelidir.
Lo sé, lo sé, y vuestra causa es digna... pero sin embargo, Becket, la iglesia debe buscar una existencia pacífica... dentro de la trama del estado.
Mantıken mutlu görünüyorsun, ama bununla beraber...
Más bien pareces feliz, pero
Bununla beraber sana biraz vereceğim.
Y ya te di un poco.
Bununla beraber ayrıca bir avuç İrlandalı hırsızsınız. 10 tane arabamı çaldılar.
Sois un puñado de cobardes, detrás de las faldas de esas mujeres.
Bunu yapmaktan şu an nefret ediyorlar. Gölgeler arasında kalmayı seviyorlar. Bununla beraber, karşınızda Batı Almanya toplumunun zenginlerinin zenginleri var.
A ellos no les gusta que los filmen en público, prefieren permanecer en la sombra.
Pekala Doktor, bununla beraber ve şununla artık Dalek'ler için hazırız, hadi.
Bueno Doctor, con esto y que estamos listos para la Daleks, Vamos.
Bununla beraber, işimde nadiren hissetiğim bir şekilde sizin tamamen güvenilir olduğunuzu düşünüyorum.
Además, tengo la extraña sensación, que es poco frecuente en mi profesión... de que puedo confiar totalmente en usted.
Ve bir ceset. Bununla beraber...
Sin embargo...
- Bununla beraber?
- ¿ Sin embargo?
Biraz kenarları aşınmış, fakat bununla beraber belirgin...
Está un poco marcado, le advierto, pero sin embargo tiene una cierta...
- Bununla beraber...
- Sin embargo, debo... - No lo he olvidado, comisionado.
Bununla beraber o benim hoşuma gitmeye çalışıyor.
Estoy equivocado. Intentó ser agradable.
Bununla beraber, sonunda yakalanacağınızı da biliyorsunuz.
Sabe que al final la atraparán.
Bununla beraber, eş zamanlı değişimi kabul ediyoruz.
Sin embargo, aceptamos un intercambio simultáneo.
Bununla beraber, rüyalar her gece geri dönüyor. Onları neredeyse yakalayabiliyorum, ve sonra... Hatıralardan parçalar...
Sin embargo, los sueños vuelven cada noche.
Bununla beraber B hipotezini seçmek dışında bir şansım yok.
Sin embargo, no puedo no apostar por la hipótesis B, porque es la única,
Ama bununla beraber, İngiltere'nin istemediği ve sanıyorum sizin de istemediğiniz bu ihtilalin çok aşırı sonuçlara varmasıdır.
Pero lo que Inglaterra no desea... y creo ustedes tampoco... es que estas revoluciones lleguen a sus últimas consecuencias.
Bununla beraber donanma onayını verdi.
Pero el Almirantazgo me ha dado su aprobación.
Bununla beraber.
! Y con ésta al pecho.
Bununla beraber, altını çizmek istediğim bir husus var. Ölen adamın, hastanın gerçek babası olmadığından şüphelenmiştik.
Como sea, hay un punto importante que quisiera focalizar, es que sospechamos de que el hombre no era el verdadero padre del paciente.
Bununla beraber, bu gerçek.
No obstante, es un hecho.
Bununla beraber Komisyon, Dr Hasslein'ın, bu maymunların torunlarının birkaç yüzyıl içinde dünyaya egemen olup, insanlık için bir tehdit oluşturacakları ve onu yok edeceklerine dair inancına olumlu bakmaktadır.
Sin embargo, la Comisión se muestra a favor de la convicción del Dr. Hasslein de que la progenie de estos simios supondrá en los siglos venideros una amenaza a la raza humana y que incluso acabara dominándola.
Üzgünüm, henüz yeterince tecrübem yok. Bununla beraber korkarım ki...
I siento, yo no soy uno de los grandes Además de la experiencia sin embargo, yo tengo miedo.
... bununla beraber, ne sen ne de senin soyunun yedinci kuşağa kadar devlet memuriyetini işgal edemeyeceğine karar verdik.
... Sin embargo... Declaramos que ni usted, Ni tampoco sus hijos... Hasta el séptimo grado
Bununla beraber Kralın silahşörlerinin başı olan Bay Treville'i görmeye gideceksin.
Con ella irás a ver al Sr. Tréville, el jefe de los mosqueteros del Rey.
- Bununla beraber zafer.
Triunfal estancamiento.
Bununla beraber, olay ve Hauser kökenleriyle ilgili bugünlük ondan pek birşey bekleyemeyiz.
No creo que descubramos nada... en relación con el atentado y la procedencia de Gaspar.
Ve bununla beraber, özgürlüğünü de satın almış olacaksın.
Y con ella, compra su libertad.
Ama gemiden nehre bir şey atmanın masum bir açıklaması da olabilir tabii. Bununla beraber- -
Por supuesto, mademoiselle, puede existir una razón perfectamente inocente para arrojar algo por la borda, pero claro...
Bununla beraber, alınan sonuçlardan yeteri kadar etkilendi ve askerlerce bilinen ve bunun için genel sınırlar içinde çalışılan tezkereler için nihayi kararı vermek içinde yeteri kadar endişeli. "
Incluso, está suficientemente impresionado con los hallazgos... y suficientemente ansioso de hacer saber sus propias conclusiones... para permitir a los expertos que han estado trabajando en eso... hablar sobre eso en términos generales "
Bununla birlikte, beraber çok güzel zamanlarımız oldu.
Pese a todo, hemos pasado buenos momentos juntos, ¿ verdad?
Bununla beraber...
Dicho eso...
Akılalmaz ama bununla beraber gerçek.
Pero cierto, sin embargo.
beraber 96
beraber gidelim 16
berabere 30
beraberiz 22
beraber gideriz 22
beraber büyüdük 17
beraberce 16
beraber olacağız 16
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
beraber gidelim 16
berabere 30
beraberiz 22
beraber gideriz 22
beraber büyüdük 17
beraberce 16
beraber olacağız 16
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bunun gibi 190
bunun adı ne 18
bununla birlikte 245
bunun anlamı ne 159
bununla ne demek istiyorsun 20
bunun anlamı 121
bunun yanında 90
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bunun gibi 190
bunun adı ne 18
bununla birlikte 245
bunun anlamı ne 159
bununla ne demek istiyorsun 20
bunun anlamı 121
bunun yanında 90