English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Iceriye

Iceriye traducir español

5,095 traducción paralela
Bu yüzden de içeriye sızmak mümkün olmuyor.
Lo que hace prácticamente imposible infiltrarse.
- Henüz belli değil. Yangınlar kontrol altına alınıp platform sabitlenene kadar incelemek için içeriye giremeyiz.
No podemos subir a bordo de la plataforma para procesar la escena hasta que el fuego esté controlado y la plataforma sea considerada estructuralmente sólida.
İçeriye zorla girilme belirtileri vardı.
Había signos de que habían forzado la entrada.
İçeriye girdikleri zaman, bunu buldular.
Cuando entraron, se encontraron esto.
Eric, Los Angeles Polisine içeriye girdiğimizi söyle.
Eric, dile a la policía que entramos ya.
İlk olarak içeriye girmek için en iyi yol buradaki arka girişten girme yolunu bulmak.
Nuestra mejor oportunidad de ser los primeros en entrar pasa por encontrar la manera de llegar a la entrada trasera... aquí.
Ben eve geldiğimde zaten içerdeydi ve ben... Nasıl içeriye girdiğini bile bilmiyorum.
Él ya estaba dentro cuando llegué a casa, y yo... ni siquiera sé cómo entró.
İçeriye giriyorduk.
Íbamos a entrar.
İçeriye karanlık orman oluşturup, eve doğru yönlendireceğiz.
Necesitaríamos penumbra del interior del bosque, marcando el camino a la casa.
Evet. İçeriye girdiğimde, webcam'in ışığı yanıyordu daha sonra kendiliğinden kapandı.
Vine aquí, la luz de la webcam estaba encendida, y luego se apagó sola.
Bazı kişilerin içeriye girdiğine dair ihbar aldık.
Tenemos varias denuncias, algunos vándalos se han colado en la parte de atrás, señor.
Vurulmadan hemen önce binanın arkasından birinin içeriye girdiğini görmüş.
Vio a alguien entrando por la parte de atrás del edificio justo antes de los disparos.
Son kontrolün üzerinden iki dakika geçtiği için teknik olarak içeriye girme hakkımız var.
Dado que ya pasan dos minutos de la hora de salida, técnicamente, tenemos derecho a entrar.
# Güneş girene kadar içeriye #
* Hasta que la mañana se acerque *
Hayır, hayır içeriye gir.
No, no, por favor entra.
O sırada dar ve pembe kazaklı bir kız girdi içeriye.
Cuando nos topamos con una chica con un sweter rosa bien ceñido.
İçeriye zorla girip battaniyeden kaleler yapan veletlerle başımız dertte.
Hemos tenido muchos problemas con chicos que entran y construyen fuertes con sabanas.
Kızlar içeriye gizlice girmek için kullanırlar.
Las chicas lo usan para colarse.
- Geç içeriye.
- Solo entra ahí.
Şef Nicolas, içeriye girmeniz lazım çünkü ensesinde dövme olan şef tatlıcıdan aldığı tiramisuyla sınav geçmeye çalışıyor.
Chef Nicolas, tienes que volver ahí dentro porque el chef con el tatuaje en el cuello está intentando hacer pasar como suyo un tiramisú comprado.
Sonra da, kafamı içeriye sokar, elimdeki feneri dikkatlice, çok dikkatlice odaya tutardım.
Y cuando la apertura bastaba para la cabeza introducía cautelosamente una linterna cerrada tan cauteloso
Kapı açıktı bende içeriye girdim.
La puerta estaba abierta y entré.
Gir içeriye, çıkış kapılarını ve yan odaları falan kontrol et.
Entra y busca salidas de emergencia salas... cosas del estilo.
Kız kapıyı çalmadan içeriye girdi.
Ella se metió sin golpear.
Çabuk atla, gir içeriye.
Siéntate rápido, vamos, sube.
İçeriye giremezsiniz.
No puede estar dentro.
Ben içeriye de döşemeye gidiyorum.
Voy a establecer dentro.
İçeriye göz attım.
Echà © un vistazo dentro.
İçeriye girmenin yolunu bir şekilde bulurum.
Ya veré cómo entro. No hace falta que te quedes.
- Nasıl içeriye gireceksin?
¿ Y cómo vas a entrar?
Şimdi içeriye geliyorum, tamam mı?
Voy a entrar ahora, ¿ sí?
İyi. Hadi beş dakika içeriye gel?
¿ Por qué no vienes adentro?
İçeriye girmemi neden istiyorsun?
¿ Por qué quieres que vaya adentro?
"Hayır, içeriye giremezsin."
"No, no puedes entrar".
Yapabilirsen, içeriye bir göz at.
Ve si puedes echar un vistazo adentro.
Pencereden bakabilirsen, içeriye bir göz at.
Bueno, a ver si puede mirar por la ventana, a ver qué hay adentro.
Onu içeriye gönderemezsin.
Tu no estas mandándolo ahí.
- Yapma, girecek içeriye işte.
Vamos, entrara ahí.
İçeriye getiriyorsunuz, dükkânıma mı?
Que ha traído a aquí, a mi tienda?
- İçeriye giriyorum!
- Continuamos.
Günaydın, buyurun içeriye.
Buenos días...
Fındıkları yağmalak, kışa hazırlanmak için buradan içeriye kendi tünelimizi kazacağız, anladın mı?
Vamos a cavar un túnel de aquí al callejón, a saquear el lugar, a engordar en invierno. ¿ Sí?
İçeriye nereden girmişler?
¿ Cómo carajo entraron?
- İçeriye birimizin anahtarıyla girilmiş.
- Alguien entró. Con una de nuestras llaves.
İçeriye anahtar kullanmadan girdin.
No usaste una llave para entrar.
İçeriye doğru!
¡ Entra ahí!
İçeriye doğru dedim!
¡ Entra ahí!
- İçeriye girmeliyiz.
- Deberíamos ir adentro. Vamos, vamos.
- İçeriye girmeliyiz.
Probablemente deberíamos entrar.
Anahtarlar bende, kendimi içeriye kilitleyebilirim.
Voy a encerrarme allí.
Ve hala içeriye kapanıp kaldılar.
Llevamos dos horas y siguen con lo mismo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]