English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Karı

Karı traducir español

243,250 traducción paralela
Karın ve iki çocuğun varken evde hiç özelin olmuyor.
¿ Mujer y dos hijos? No tengo ninguna privacidad en casa.
Yoksa krala gider ve karısını ne kadar iyi tanıdığımı anlatırım.
O iré a tu rey y le diré lo perfectamente bien que conozco a su mujer.
Sen de gizlilik anlaşması dersen toplarını kıçından çıkarırım.
Si dice las palabras "acuerdo", "de" o "confidencialidad", le voy a patear el culo.
Kurşun yedi ama hala albüm çıkarıyor.
Al tío le dispararon, pero todavía saca canciones.
Önce ez, sonra karıştır.
Aplástalas y después lo bates.
En son karın seni bebek doğduğunda hastaneden hiddetle ayrılırken görmüş.
La última vez que le vio su mujer, salió furioso de la sala de partos justo después de que naciera.
Servet avcısı bir fahişenin beni baştan çıkarıp tuzağına düşürmesi bir an meselesi.
Es solo cuestión de tiempo hasta que una zorra cazafortunas me atraiga hasta su trampa de miel.
D.C. bölgesinin mevcut GPS haritasını çıkarın.
Mapa actual de GPS del área de D.C.
Teğmen... Karım...
Mi esposa...
Eğer farklı yönlere koşarsak, güvenli bir yere gitmek için yeterli bir süre kafası karışacak.
O terminar con flechas en nuestras espaldas. Oye, dijiste que te gustaba estar en el campo.
Şimdi karıştır onları, istersen.
Mezclándose en ella, si quieres.
Kanları karışsın..
Mezlaré la sangre...
Affedersiniz. Karıştırdım.
Perdón, me equivoqué.
Karım son 14 yılı oğlumuzu tek başına büyüterek geçirdi.
Mi esposa ha pasado los últimos 14 años criando a nuestro hijo sola.
Adamın karısı ve çocuğu olduğu halde benden kendi ailemi terk etmemi istedi.
El hombre tiene una esposa e hijo, y aun así me pidió que abandonara la mía.
Karımla oğlumu hiç terk etmemişim gibi olacak.
Será como si nunca hubiera abandonado a mi esposa e hijo.
Anladım ki dünyayı kurtarmak için bile olsa karımı ve oğlumu terk etmem hataymış.
Resultó ser que abandonar a mi esposa e hijo, aunque fuera por salvar al mundo, fue... un error.
- Hepinizin aklından geçiyor. - Mutlak güç yoldan çıkarır Bay Rory.
El poder absoluto corrompe, Sr. Rory.
Onu hemen buradan çıkarıyoruz!
¡ Vamos a llevárnoslo de aquí!
Şimdiye 1984 için yola çıkarız sanıyordum.
¿ Sí, jefe? Mick Rory se ha perdido.
Mızrak arzularımızı, zayıflıklarımızı nefretimizi ortaya çıkarıyor.
De acuerdo. ¿ Y qué hay del resto del equipo? Bueno, el profesor y Jax están trabajando en un proyecto secreto para Thawne.
Bir yabancı evime gelip eşyalarımı karıştırmak isterse, kim olduğunu öğrenme hakkım var mı?
Si viene un extraño a casa a revisar mis cosas, ¿ qué derecho tengo a saber quién es?
Reid yüksek hızlı bir takibe karışmış.
Aquí dice que Reid estuvo implicado en una persecución a gran velocidad.
Kot giyiyormuş ve kafası çok karışıkmış.
Dice que llevaba vaqueros y que estaba muy confuso. Y...
Karınca duası okumak gibi, ama Meksika'da bir sürü Rosa Medina var.
Está bien, está claro que esto es poco de momento pero... hay muchas Rosa Medina en México.
Bu da kafanın karışmasına yol açıyor.
Por eso las cosas pasan de estar claras a difusas.
Uyuşturucu karışımı dissosiyatif hal yaratır ve hafıza kaybını açıklar.
La combinación de drogas provoca un estado disociativo y explica la pérdida de memoria.
Pekala o zaman, keyfini çıkarın.
De acuerdo, diviértanse.
"Tahliye edilecek ya da zorla çıkarılacak."
Desaloje o será removido ".
Diğer türlü, reddedecektir. Yoksa mesele koca-karı dedikodusuna döner.
Si no, lo negará y solo serán habladurías.
Kafam karıştı, telefonda mıydı?
Estoy confundido. ¿ Hablaba por teléfono? Sí.
Satın almayı tamamlamadan önce, avukat ordusu, hinliğimizi hemen ortaya çıkarır.
Antes de finalizar la compra, sus abogados descubrirán la trampa.
- Hem karımı da orada bıraktım.
Y donde dejé a mi esposa.
Kıyafetlerini hemen çıkarmazsa onları ben çıkarırım!
Quitaos la ropa u os la arranco.
Savaş sebebi olduğu gibi hiç kuşkusuz karım da olmayacak.
Me quedaría viudo, sin duda. Y esa sería la causa de la guerra.
Size tavsiyem Lordum karınızı elbette kurtarın fakat bunun bedeli boğazlarımızın kesilmesi olmasın.
Mi consejo es que la rescatéis, pero no a un precio que acabe con nosotros.
- Müzakereler başlamadan önce domuz dediğiniz bu herif karısının iyi olduğuna emin olmak istiyor.
Antes de que la negociación empiece, el pollino desea constatar que su esposa está bien.
Çocukları hastalık yüzünden ölüyor, karısı onlara çocuk vermeyi bıraktı.
Sus hijos mueren de enfermedades, su esposa muere dándole hijos.
Umarım karısı için onu almaz. ... yoksa servetimiz kaybolur.
Ojalá que no la tome como su esposa... o de lo contrario perderemos nuestra fortuna.
Çıkar hadi!
¡ Quítate la bata!
Çıkar onu içimden Kady.
Solo sácamelo, Kay.
Çıkar onu bakalım. Hadi.
Escupe, vamos.
- Resmen aptallık! - Çıkar şunu!
¡ Esto es muy estúpido!
Karım, Katrina...
Mi esposa, Katrina...
- Evet. Gideon, çıkar bizi buradan.
Gideon, sácanos de aquí.
Kafanı karıştırıyor dostum.
Está confundiéndote, tío.
Laf yerindeyse önce biraz kafasını karıştırıp, işini sonra bitireceğim.
A mí me parecen unas últimas palabras apropiadas.
- Gideon, çıkar bizi buradan. Olumsuz, kaptanlar.
Se llamaba Black Canary.
Zamansal Bölge'den çıkarıldık.
Viajamos atrás en el tiempo hasta 1916 e impedimos que la Legión se haga con la Lanza del Destino desde un principio.
DNA testi yapsalar odanın her yerinden DNA'sı çıkar.
Si analizan el ADN, el suyo estará por toda la habitación.
Elbiselerini çıkar ve bana göster.
Mostrádmela, quitaos la ropa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]