O kadar değil traducir español
14,180 traducción paralela
Bu o kadar kolay değil.
Es que no es fácil.
Üzgünüm, Bayan Alicia, ama bu o kadar kolay değil.
Perdone Doña Alicia, pero las cosas no van así.
O kadar basit değil Frank.
No es tan simple, Frank.
Alexis, o kadar kolay değil.
Alexis, no es tan fácil.
O kadar mantıksız biri değil.
No es irracional del todo.
Uzay keşfi ve Savunma Bakanlığı artık o kadar da ayrı şeyler değil.
La exploración del espacio y el Departamento de Defensa ya no comen en mesas separadas.
Delik o kadar da büyük değil.
No es un agujero tan grande.
O kadar basit değil.
Es más complicado que eso.
O kadar hızlı değil.
No tan rápido.
Dünyamızın çok karmaşık görünmesini... sağlamak için birçok etken var. Ama o kadar karmaşık değil.
Bueno, hay muchas cosas sobre nuestro mundo que parecen muy complejas pero en realidad no lo son.
Peki, bu o kadar basit değil.
¿ Con qué?
- Hayır, o kadar meşgul değil.
No está tan ocupada.
Aslında o kadar da şaşılacak iş değil.
Quiero decir, supongo que no es tan loco.
O kadar sert vuracağımı düşünmemiştin değil mi?
Ya, ¿ no creías que diera los puñetazos así de fuerte, eh?
O kamyon durağını ne kadar gözetlediğiniz umurumda değil, bahse varım ki yeraltında ne olduğunu bilmiyorsunuz.
Apuesto que no saben lo que hay debajo de ese lugar.
O kadarını anladık. Leelah, Holt'un dosyalarında var ama sevgilisi olarak değil.
Es lo que imaginábamos, pero Holt sí tenía a Leelah en sus archivos, pero no como su novia.
Mitchell, o kadar da kötü değil. Sahi mi?
Mitchell, no es tan malo.
O kadar basit değil.
No es tan simple.
Ama o kadar da kötü değil.
Pero oye, esto no es tan malo.
- O kadar da hafiften değil.
Pero no tan sutil.
O kadar pahalı bile değil.
No es tan caro.
Bay Haas, o kadar hızlı değil.
Señor Haas, no tan rápido.
Adil olduğu için değil ya da bana bir şey borçlu olduğun için değil ya da yarına kadar hayatımın geri kalanında hapiste olabileceğim için değil hayatları kurtarabileceğimiz için.
No porque sea justo o debido a que me debes nada o porque para mañana, Yo podría estar en la cárcel por el resto de mi vida, pero salvamos vidas.
Buradaki kod o kadar da karışık değil.
El código que usan no es tan complicado.
- O kadar sert değil.
- No tanto. ¿ Qué le pasa entonces?
O kadar kızla anlaşabilmek kolay değil.
No puede ser tan fácil encargarse de esas muchachas.
Bu o kadar da zor değil, biliyorsun.
No es tan difícil.
- O kadar bilimle alakalı değil.
No muy científico.
Belki de yavrunun geni düşündüğümüz gibi mutasyona uğramadı. Ama Reiden'a kadar ulaşmış olmasına imkan yok. O yüzden bu da kesinlikle değil.
Tal vez el gen de cachorro no mutó de forma natural como pensamos que lo había hecho, pero no hay manera de que viajara lo suficientemente lejos como para exponerse a Reiden, así que es un gran no.
Monica, o kadar da değil.
Monica, no tan alto.
Kasabada ne kadar kalacağımı belli değil.
No sé cuánto tiempo estaré aquí o qué.
Ama kendine yüklenebileceğini biliyoruz değil mi? - Dürüst olduğumu biliyorum ve dürüstçe söylemek gerekirse kilo vermek o kadar da umurumda değilmiş ayrıca karım da bunu çok umursamıyor o yüzden muhtemelen... Bunun anlamı dürüst davranmaktır.
Mira, sabemos que puedes ser duro contigo mismo, está bien, pero eso solo significa que estás siendo honesto.
O kadar tuhaf değil!
¡ No es tan raro!
O kadar basit değil.
Bueno, no es tan sencillo.
Anlamak o kadar da zor değil.
Eso no es difícil de entender.
Ama adil gelmiyor... Paloma'yla o 18 yaşına gelene kadar görüşmemem adil değil.
Pero se siente injusto, hacer que no vea a Paloma hasta que tenga 18 años.
Buz oklarım iyidir fakat o kadar da değil.
Mis flechas de hielo son buenas, pero no tanto.
O kadar da basit değil Freddie.
No tan simple, Freddie.
Yoksa bu o kadar da eğlenceli değil mi, Danny?
¿ O ya no es divertido, Danny?
O kadar kolay değil Amber.
No es tan fácil, Amber.
- Yok canım, o kadar kötü değil.
No, no hay nada tan malo.
Gizliden gizliye hoşuma gitti ama bir dahaki sefere bilmiyorum, belki o kadar sert değil.
- Sí. En secreto, me gustó, pero la próxima vez, no sé, tal vez, tal vez no seas tan dura.
O kadar kötü değil.
No es para tanto.
Bu o kadar basit değil.
No es tan sencillo como eso.
- O kadar kolay değil.
- No es... tan simple.
Kasaba o kadar büyük değil.
El pueblo es pequeño.
Söyle bana. - O kadar kolay değil.
- No es tan fácil.
L.A. o kadar da uzak değil değil mi?
Los Angeles no es tan lejos, ¿ verdad?
Mazisi o kadar eski değil.
No en aquella época.
Söylenen doğru ya da değil Sleepy Hollow'da bu kadar kötülüğü yaymasının amacı ne olabilir?
Mensaje erróneo o no... ¿ qué intención hay en esto para liberar el mal sobre Sleepy Hollow?
- O kadar uzun boylu değil.
No hay forma de que llegue tan lejos.
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107