English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ O ] / Onun babası

Onun babası traducir español

2,411 traducción paralela
Onun babası olduğunuzu sanmıyorum efendim.
No creo que este sea su bebe, señor.
Ama başka ne şansım var ki? Onun babasıyım.
¿ Pero qué más puedo hacer?
Ve sonra onun babasıyla konuşmasında, kötü hissettin.
Y tras escuchar a su padre arremeter contra ella te sentiste mal.
- Ben onun babasıyım.
Yo soy su padre.
- Neden olduğunu söyler misin? - Çünkü ben onun babasıyım.
¿ puedes decirme por qué?
- Ben onun babasıyım beyefendi.
- Soy su padre, señor.
Ben onun babasıyım.
Soy su padre.
Hiçkimse bu gerçeği değiştiremez. Ben onun babasıyım!
Nadie puede borrar el hecho ¡ de que soy su padre!
Dükkanın sahibi Charley Bascom onun babası gibiydi.
Charley Bascom, el propietario - fue como un padre para ella.
Sen de ona benim onun babası olduğumu hatırlattın onun da hiç umurunda olmadı, değil mi?
Entonces le recordaste que tú eras su padre Y eso no era nada que le concierne
Ben onun babasıyım.
Yo soy su padre.
Ben onun babasıyım.
Bueno, yo soy su padre.
Ben onun babasıyım ve söz hakkım yok, yani...
Bueno, yo soy su padre y no tengo nada que decir en esto, así que...
Ben onun babasıyım.
En realidad, yo soy su padre.
Onun babası değil.
Él no es el padre. No puede serlo
Dr. Turner çocuğu Dr. Wilder'a verdiğinde, onun babası olduğunu bilmiyor muydu? Kesin olarak değil, hayır.
¿ La Dra. Turner no sabia que el Dr Wilder era el padre cuándo le devolvió el niño?
- Onun babasıyla tanışırız, hayır kalsın.
¿ Y encontrarnos con sus padres?
Ben onun babası olacak yaştayım.
Podría ser su padre.
Benim babamında, onun babasının da, ve burayı burası yapan herkesin çalıştığı yer?
- Donde trabaja mi padre y su padre antes que el, y todos los que hicieron de este pueblo lo que es?
Ben onun babasıyım. Sen kimsin?
Soy su padre. ¿ Quién eres tú?
Paula onun babası olduğunu biliyor muydu?
¿ Alguna vez supo que eras su padre?
Rigo onun babası kavga olmadı.
Rigo es su padre. No hubo pelea.
Benim babam da onun babasının bahçıvanıydı.
Mi padre fue el jardinero de su padre.
Çünkü onun babasıyım.
Porque soy su padre.
İşte onun annesi de babası da eğlenceli tipler.
Dos padres divertidos. Escucha con atención.
Babasının Şekil Değiştiren olması onun suçu değil.
No es su culpa que su padre sea un metamorfo.
Ben Bradley hile yaptı, ve babası tüm projeyi onun yerine yaptı.
Porque Ben Bradley hizo trampas, y su padre hizo por él todo el proyecto.
Yani anneler, "şaka ya da şeker" i boş geçin ve onun yerine ufaklığı oturtun ve ona babasının aç bir zombi olduğunu dirgenini bilemeye gitmeden önce anneciğine "çok lezizsin" diye fısıldadığını söyleyin.
Así que, mamás, eviten el dulce o truco de este año y en cambio, sienten a su pequeño niño y explíquenle que papi es un zombi enojado y antes de salir a afilar su horquilla le susurró a mami que se veía delicioso.
Smallville ve ben babasının onun kalbinde bıraktığı deliği kapatmadan hayatımıza devam edemeyiz.
Smallville y yo no podremos avanzar hasta que él se ocupe del agujero gigante que su padre dejó en su corazón.
Babası 12. sınıfa kadar onun yanındaydı..
Su padre era un fiscal.
Onun iyi bir aile babası olmadığında hem fikiriz ama onun için ailesinden daha önemli bir şey olmadığını da biliyoruz.
Por supuesto. Nunca pensamos que era el mejor hombre de familia pero sabemos que no había nada para él más importante que la familia
- Ben onun babasıyım.
- Soy su padre. - Y yo su madre.
Onun da babasıyla iletişim sorunu vardı. Ortak noktamız gibi bir şey.
Su padre tampoco era muy comunicativo, teníamos eso en común.
"Ve minik Tim'e göre, o onun ikinci babasıydı."
"Y para el pequeño Tim, el era un segundo padre."
O Siegel çocuğunun babası hariç de kimse sana bakmıyor onun bakmasının sebebi de sana çakmak istemesi.
Y nadie te mira ; salvo el papá de ese chico, Siegel que siempre te mira porque quiere acostarse contigo.
Ben onun durumuna çok şaşırırdım ta ki babasıyla karşılaşıncaya kadar.
Y todo eso ha sido muy confuso para mí hasta que conocí a su padre.
Sen Barrett'ı anlatırken öyle geldi ki, onun burnunu babasından oğluna geçen bir vaat, bir nevi kontrat olarak görüyorsun :
Sabes, cuando hablas de Barrett suena como si vieras su nariz como una promesa, algún tipo de contrato pasado de padre a hijo.
Bir aile babası ve bir dost olarak hatırlanacak. Onu tanıyan ve hep hatırlayacak kişiler olarak onun hatırasını onurlandırmak için birbirimize sıkı bir şekilde kenetlenmeliyiz.
Será recordado como padre de familia... como amigo... y todos aquellos que lo conocíamos, nunca lo olvidaremos, y estamos aquí hombro con hombro para honrar su memoria.
- Çünkü Noel'ın anne babası arabada cips yemesine izin veriyorlar ve onun evinde hissetmesini istiyorum.
- Porque sus padres le dejan comer en el coche, y quiero que se sienta bien.
Beni, Wing Chun Leung Bik vardır söyleyeyim öğrendim... bir kısmını sadece hesapları babasının onun hareketleri çoğu oluşurlar
Déjame decirte, el Wing Chun que Leung Bik ha aprendido... sólo representan una fracción los de su padre. La mayoría de sus movimientos fueron inventados por él.
Sen onun kocası, çocuğunun babasısın.
Dink.
Annesi ve babası ilk önce onun kaçtığını düşünmüş.
Sus padres pensaban que había huido.
Babasız büyüdüğün için üzgünüm ama ben onun için de gönüllü olmadım.
Lamento que no hayas tenido un padre mientras crecías, pero no fui voluntario para eso tampoco.
Çünkü, Lucy bana baba diyor ama, onun gerçek babası değilim, değil mi?
Por que sé que Lucy me llama Papá pero no soy realmente su papá, ¿ verdad?
Her neyse onun gerçek babası değildi.
De todas formas, no es su padre.
'Genç Leanne Wray'in babası, bir ay önce kaybolmuş olan kızı için, onun nerede olduğuna ilişkin tekrar başvuruda bulunmuştu.'
'El padre de la joven Leanne Wray, que lleva desaparecida desde hace un mes ha solicitado otra vez información de su paradero.'
Mike babasını öldürdü, Boone Lassiter, Bıçakta onun parmak izinin olduğu
Mike había matado a su padre, a Boone Lassiter, dejando su huella en el cuchillo, y confesado.
Bana mahkemeden önce babasının istismarından bahsetmiş olsaydı, Bütün davayı onun üzerine kurardım Ve Leblanc parçalarına ayrılırdı.
Si me hubiera dicho sobre el abuso de su padre, antes del Juicio, habría construido todo el caso respecto a ello y Leblanc lo hubiera desbaratado.
Aslında oldukça da ironik, onun baroya alındığı gün babasının hüküm giyeceği güne denk geliyor.
Bastante irónico, sin embargo, lo de ser admitido en abogacía el mismo día en que su padre sube al estrado.
Onun yalnız, babası tarafından terk edilmiş halini gördükçe o kadar çok ağladım ki.
He llorado tan a menudo de verla sola abandonada por su padre.
Tabii ki, onun gerçek babası değilim.
Por supuesto. No soy su verdadero padre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]