English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yarına

Yarına traducir español

12,854 traducción paralela
Biraz daha kahve içersem yarına bağlanacağım direkt.
Si tomo más café, voy a estar despierta hasta mañana.
Çok isterdim ama yapamam yarına planlarım var.
Me encantaría, pero no puedo... tengo planes.
- Bence yarına dönecek.
Volvera en el siguiente turno.
Yarına kadar ziyaretçisi olmaması gerek ama birkaç dakika başka tarafa bakacağım. Teşekkürler, doktor.
Se supone que no debía tener visitas hasta mañana pero miraré hacia otro lado unos minutos.
! Yarına kadar getirmeyeceklerine söz vermişlerdi.
Prometieron que no la entregarían hasta mañana.
Aslında yarına bir proje ödevim var.
En realidad tengo este proyecto para mañana.
Yarına kadar beklememiz gerekeceğini sanmıyorum.
No creo que vayamos a tener que esperar tanto tiempo.
Yoksa yarına kadar bu adadan çıkış olmadığını unuttun mu?
¿ O has olvidado...? Que no hay manera de salir de esta isla... hasta mañana?
Yarına kadar konuştun konuştun.
Puedes pensarlo hasta mañana.
- Her şeyin yarına kadar bitmesini umuyorum.
Espero que todo esto esté hecho para mañana.
Oda yarına kadar tamamlanmış olmalı.
La habitación debe terminarse mañana.
Eğer yarına kadar itiraf etmezseniz, Elizabeth'e o sepetin içinde kellenizi gönderirim.
Si no has confesado para mañana por la mañana, le mandaré esa cesta a Isabel con tu cabeza en ella.
Beş dakika daha devam etseydi kurt avını yarına bırakırdın.
Cinco minutos más y habrías sido tú el sustituto del lobo en la cacería de mañana.
Randevumu yarına aldırdım.
Adelanté mi cita para mañana.
Yarına kadar gelmeyecekler.
No volverán hasta mañana.
Yarına masanda tam bir rapor olur. Heykel gibi durmasana orda. Kapımı aç!
Encuentra a la rata y hazla sufrir.
Karımı gece yarısına kadar kurtaramayacaksanız onu kaybetme riskine girmeyeceğim.
Salvo que puedan garantizarme que rescatarán a mi mujer antes de medianoche no me voy a arriesgar a perderla.
Hatta The Voice yarışmasına başvurmayı düşünüyorum.
De hecho decidí audicionar para The Voice.
James'İn yanlış olduğunu kanıtlamak için bir drag * yarışı yapmaya karar verdik. Kuzey Avustralya'nın bu tarafına terkedilmiş... bir İkinci Dünya Savaşından kalma bir havaalanında.
Para demostrarle que estaba equivocado, decidí hacer una carrera en uno de los numerosos aeródromos de la segunda guerra mundial que empañan esta parte del norte de Australia.
Tarihin gerçeklerini ve şeytani bir imparatorluğun saldırgan hareketlerini görmezden gelmek nükleer silah yarışına büyük bir yanlış anlaşılma demek kendinizi doğruyla yanlış, iyiyle kötü arasındaki mücadeleden kurtarmaya çalışmak demektir.
De ignorar los hechos del pasado y los impulsos agresivos de un imperio malvado, para simplemente declarar la carrera armamentística una gran malentendido, y de ese modo retirarse de la lucha entre lo correcto y lo incorrecto, entre el bien y el mal.
Yarısını alıp sonuçlarına katlanacağım.
Tomaré la mitad y viviré con las consecuencias.
Bizi bozamadınız, öyle olunca yarı fiyatına Z-Loft alalım da üzerimizden çıksın diye gizli domuzunuzu gönderdiniz.
No obtuvieron nada de nosotros y por eso enviaron a éste cerdo... para tratar de vendernos bolsas con Zoloft a mitad de precio.
O filmin ilk yarısını seyrettikten sonra konuşmak için projeksiyon odasına geldi.
Vio la primera mitad del película desde la sala de proyección.
O filmin ilk yarısını izledikten sonra Projeksiyon odasına geldi.
Vio todo el primer alto ot la película en la sala de proyección.
Yarın, Alvin'in eski dairesine taşınmasına yardım edeceğim.
Lo voy a ayudar a mudarse al viejo apartamento de Alvin.
Hem de yarın, bunu bolge bassavcısına gonderiyorum.
Y mañana, enviaré esto al fiscal de distrito.
Yarış pistimiz var doğru ama yarış arabasına ihtiyacımız var.
Bueno, tenemos una pista de carreras. Lo que necesitamos es un auto de carreras.
Tanrı aşkına bebeğim. Sanırım ise yarıyor.
Cariño, creo que funciona.
Ben de Amerika Güzeli yarışmasına girmek istiyorum.
Y yo estoy pensando en participar en Miss América.
Baş Müfettiş Zhang'ın uçuşu gece yarısına kadar buraya inmemiş.
El vuelo de la inspectora Zhang llegó después de medianoche.
Ta ki geçen güne kadar, Wadlow'un uyuşturucu sattığına dair polise gelen isimsiz bir ihbarla arabasını kenara çekmişler ve arabanın içinde 3.5 gramlık ufak paketler halinde yarım kilo kokain bulmuşlar.
Hasta el otro día, porque después de que la policía recibiera una pista anónima de que Wadlow estaba vendiendo drogas, le pararon y encontraron un kilo de cocaína separado en paquetes de 3 gramos dentro de su coche.
Doğu Berlin'deydim, bu yüzden yarım gün benim geri gelmemi bekledi. Sonra 3.Dünya Savaşı'nın nasıl durdurulacağına dair kendinin deli fikirleriyle dolu bir liste verdi.
Estuve en Berlín Oriental, entonces me esperó por medio dìa..... y me dio una enorme lista de ideas locas... de cómo detener Tercera Guerra Mundial.
Lionel yarın bakacağına söz verdi.
Tomé fotos. Lionel prometió ayudar a procesarlas mañana.
Onun sessizliğini garanti altına almak için, seve seve ödeme yapmak isteyen yarım düzine Sırp ve Sicilyalı var.
Hay media docena de serbios y sicilianos dispuestos a pagar mucho por la influencia de asegurar su silencio.
Sadece söylüyorum, fırtına geliyor, ve yarın cadılar bayramı, daha sonra gelseler iyi olur.
Yo sólo digo que tenemos una tormenta acercándose... y mañana es Noche de brujas, así que... quizás ellas deberían esperar.
En son Cadılar Bayramında fırtına adayı vurduğunda, yarıdan fazla insan öldü.
La última vez que una tormenta azotó la isla en la Noche de brujas, uh,... la mitad de las personas murieron.
1915, cadılar Bayramı'nda bir fırtına vurdu, ve adadakilerin yarısı öldü.
Dijo que en la Noche de brujas de 1915, un tormenta los azotó,... y mató a la mitad de la gente.
Bağlantıma göre havaalanına yarım saat uzakta endüstriyel bir marina var.
Mi contacto dice que hay un puerto naval a una media hora del aeropuerto.
Burada yarım kalan işin olmadığına yemin eder misin?
¿ Juras que no tienes ningún asunto pendiente aquí?
Buradaki insanların yarısının rol yaptığına bahse girerim.
Apuesto que la mitad de esta gente está fingiendo. ¿ Ves a ese tipo de ahí?
Yarı fiyatına iki tabak sarmısaklı karides.
Tengo dos platos... de gambas al ajillo a mitad de precio.
İstediğim şey, mümkünse ayın 23'ünde öğle vaktinden gece yarısına kadar bu telefondan hangi numaraların arandığını söylemeniz.
Sí, lo que quiero saber es si es posible que me digan a qué números se llamó desde este teléfono desde el mediodía del 23 hasta aproximadamente la medianoche.
Çocuğun yarı hakkına sahibim.
Al niño que llevo en mí.
Bu gece bana gelip toplanmama yardım edebilirsin. Belki bende kalırsın ve yarın beni havalimanına bırakırsın.
Pero tal vez puedas venir hoy en la noche y ayudarme a empacar... y quedarte, así mañana podrías llevarme al aeropuerto.
Daha ucuz bir kumaş alıp yarı fiyatına yaptıracağım.
Copiaré el diseño y compraré tela más barata... y me lo harán a mitad de precio.
Sonra Freddy'nin ders çalışacak arkadaşı olmadığını fark ettim. Hangi dersleri aldığını ve hangi kitaplara ihtiyacı olduğunu öğrendim. Kitapları Amazon'dan yarı fiyatına aldım.
Y me di cuenta de que Freddy no tenía con quién estudiar... así que investigué qué clases tomaba y qué libros necesitaba... y los compré en Amazon, a mitad de precio.
Düşündüm de belki yarın oraya giderim ve yüzüme bağırmasına izin veririm.
Pensaba que tal vez mañana vaya para allá... y la deje gritarme a la cara.
Eğer vermezsen, ben belediye başkanıyla anlaşmanın yolunu bulacağım senin ifade vereceğin tehdidini koz olarak kullanıp onu yarışın dışına atacağım.
Si no lo haces, puedo hacer un trato con el alcalde, apoyándome en la amenaza de tu testimonio para hacer que abandone su candidatura. - Vas a ganar.
Çünkü, hiç kimse hoş, sevimli bir kadının Oval ofisin başına geçmek için yarışacağını hayal etmemişti.
Porque nunca nadie imaginó que a una mujer se le metería en su pequeña y bonita cabeza presentarse al puesto.
Mellie Grant'in senato yarışına.. ... damgamı vurmak için neden ben koşturup duruyorum diyorsun.
Eres tú quien posee las habilidades políticas para presentarse a senador, no Mellie Grant.
Yarın beni arayacağına söz verdirdim.
Le hice prometer que me llamaría mañana.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]