Öyle yap traducir español
4,774 traducción paralela
Öyle yapıyoruz!
¡ Lo hacemos!
Önemli olan öyle yapıyorsun.
Bien, la buena noticia es que así es.
Hep öyle yapıyorsun, yalan söylüyorsun.
Eso es lo que ella hace, mentir.
Hatırladım Anslo, sen de mi öyle yapıyorsun şu an?
Sí, Anslo. ¿ Es eso lo que estás haciendo ahí fuera?
- Aynen öyle yapıyorum.
- Sí, eso es lo que estoy haciendo.
- Aynen öyle yapıyorum. - Hiç adil değil.
- Sí, eso es lo que estoy haciendo.
Tamam! Öyle yap!
Bien entonces, hazte la difícil hoy.
Öyle yapmıyorum, Terry. Sen yapıyor musun?
No estoy actuando, Terry. ¿ Y tú?
Ben öyle yapıyorum.
Como yo.
- Neden? Bilmem, filmlerde hep öyle yapıyorlar!
- No sé, siempre lo hacen en las películas.
- Evet, öyle yapıyorum.
Para nada.
Bu işler öyle yapılmaz.
Eso no se hace.
Tabii ki Ashley, hep öyle yapıyoruz zaten.
Claro Ashley todo lo que hacemos es hablar de ti.
Artık öyle yapıyor.
Ahora es.
Bana bak, ne istiyorsan onu yap. Zaten hep öyle yapıyorsun.
Haced lo que queráis, de todas maneras es lo que vais a hacer.
Öyle yapıyor olabilirsin umarım yapmıyorumdur
Podrías estar haciendo eso. Espero que no.
Evet, öyle yapıyorum.
Sí, eso es lo que hago.
Öyle yapınca n'oluyor?
¿ Cómo funciona eso?
Öyle yapıyorum.
Eso hago.
- Demek öyle yapıyordu.
- ¡ Oh! ¿ Eso era lo que hacía?
Ben de öyle yapıyorum. Ailemi düzelteceğim.
Eso es lo que hago ahora. yo traer a mi familia unida.
Öyle yap.
¡ Hazlo!
Bazen öyle yapıyorum sanırım.
A veces parece que.
Evet, aynen öyle yapıyoruz.
Sí, lo hicimos.
Öyle durmuş ne yapıyorsun?
¿ Qué haces parado allí? - Siéntate.
Biz öyle kamp yapmıyoruz, "şatafatlı" kamp yapıyoruz.
Es glamping, no camping.
- Ne yapıyorsun sen öyle?
- ¿ Qué demonios haces?
Öyle ya, şaka yapıyordum!
¡ Por supuesto, solo bromeaba!
Neden birlikte oturduğunuzu bilmiyorum ama kötü şeyleri kendi muhitinde yap. Burası öyle bir muhit değil.
No sé lo que estaban haciendo... pero puedes crear problemas en tu vecindario... este no es el lugar adecuado.
Öyle mi yapıyordum?
Supongo.
Eğer öyle düşünüyorsanız ve şirketimizden yapılan teknik servisle ilgili bir anket için telefon alırsanız ismimden bahsederseniz çok büyük yardımı dokunur.
Bueno, si se siente así y recibe una llamada de mi compañía sobre una encuesta con respecto al servicio sería de mucha ayuda para mí que mencionara mi nombre.
Keşke öyle olsa. Bu katil yapışkan şeyin dokunduğu her şeye bulaşabildiğini bir düşün.
Sólo maginen una bola de moco asesino que puede poseer a cualquiera que toque.
Bay Ashbaugh'un size aşık olduğunu söylediğinizde şaka yapıyordunuz,... ama istediğiniz her şeyi yapardı öyle değil mi?
¿ Estaba bromeando sobre que el Sr. Ashbaugh estaba enamorado de usted y haría cualquier cosa que le pidiera?
Gerçekte tanıdığın insanlar için yatırım yapmıyorsun ama 867-5309 numaralı adam için yapıyorsun öyle mi?
¿ No vas a hacer dinero para la gente que conoces de verdad, pero vas a hacer dinero para el cliente 867-5309?
Orada, ne yapıyorsun öyle, sen?
¿ Qué hace por ahí?
Tatil yapıyoruz, öyle denir herhâlde.
Pasando unas vacaciones, supongo que podrían llamarse así.
Bu ne ya? Yani yapmak istediğimi bildiği için bunu kasten yapıyor, öyle mi?
¿ Entonces aceptó esto porque supo que quería hacerlo?
Bu acı verici hastalık için bilimsel bir tedavi değil ama insanın kafasını öyle güzel yapıyor ki.
No es el tratamiento indicado para esta... enfermedad, que es una molestia en el culo, pero seguro que se siente bien.
Çünkü öyle yapıyor.
Porque eso es lo que hace.
Ne yapıyor o öyle?
¿ Qué demonios está haciendo?
Ne yapıyor öyle?
¿ Qué hace ahora?
Sen de benim yapıp yapmadığımı merak ediyorsunuz öyle mi?
¿ Y le gustaría sabe si lo maté?
Ne yapıyorsun öyle?
¿ Entonces que estas haciendo?
- Ben de öyle. Test sürüşü yapıyorum.
Y yo, que la estoy probando y la tengo que devolver al taller.
- Ne yapıyor öyle?
- Él qué está haciendo?
Pekala ben biraz araştırma yapıyordum ve radyoloji onkolojis mi ne öyle bir arkadaşım var... bana kök hücreleriyle bir tedaviden bahsediyordu ve bende düşündüm ki...
Bueno... he estado investigando y tengo este amigo que es radiólogo, oncólogo lo que sea y me habló de un tratamiento experimental con células madre y siento que... depronto...
Ama bahse varım, yapman gereken işleri hala yapıyorsundur, öyle değil mi?
Más viejo también pero apuesto que aún puede hacer lo suyo si es necesario, ¿ verdad?
- Ne yapıyor öyle?
- ¿ Qué demonios hace?
- Öyle mi yapıyorsun?
- ¿ Es eso cierto?
- Ne yapıyorsun lan öyle?
¿ Qué mierda tiene?
Öyle mi yapıyorum? Çünkü müdürü okulu yönetemiyor.
- Debido a que su Director no puede... dirigir su escuela.
öyle yapma 26
öyle yapacağım 74
öyle yapalım 41
öyle yapıyorum 18
öyle yaptım 45
öyle yaptı 25
öyle yaparım 22
öyle yapın 26
yapıyorsun 36
yaptı 88
öyle yapacağım 74
öyle yapalım 41
öyle yapıyorum 18
öyle yaptım 45
öyle yaptı 25
öyle yaparım 22
öyle yapın 26
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yapıyor 33
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yaptım 350
yapıyor 33
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmış 19
yapamıyorum 389
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yaptılar 29
yapma ya 98
yapmış 19
yapamıyorum 389
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yaptılar 29
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapın 121
yapar 46
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapın 121
yapar 46